Seta Vakfının '2013'te Türkiye' Raporu
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfınca (SETA) yayımlanan "2013'te Türkiye" raporunda, seçim dönemine girilen Türkiye'de hükümetin siyasal mühendislik operasyonlarına maruz kaldığı ortamda, kapsamlı demokratikleşme paketiyle çözüm sürecine ivme kazandırmasının zor olduğu bildirildi.
Çözüm sürecinden Gezi olaylarına, Suriye'deki iç savaştan Mısır'daki darbeye, iç ve dış politika, hukuk ve insan hakları, eğitim ve ekonomi alanlarındaki gelişmelerin analiz edildiği raporda, çözüm sürecinin AK Parti hükümeti tarafından 2002'den beri atılan adımların sonucu değerlendirilebileceği kaydedildi.
Askeri ve bürokratik vesayetin geriletilmesinin AK Parti'nin daha cesur adım atabilmesinin önünü açtığı vurgulanan raporda, "Çözüm süreci, hem yeni süreci işaret etti hem önceki girişimin mirası üzerine oturdu hem de toplumsal-siyasal alanda Kürt meselesinin çözümü önündeki algı ve kabullerin yıkılmasını sağladı. Bu noktada, siyasal iradenin Kürt meselesini daha önce içerisine hapsedildiği Kemalist-ulusalcı paradigmayla güvenlikçi perspektiften çıkarıp demokrasi ve diyalog eksenine taşıması, toplumsal algıda da benzer bir dönüşüm meydana getirdi" ifadesine yer verildi.
Çözüm süreci konusundaki provokasyonlara işaret edilen raporda, "Bu da her yeni girişimi bir öncekine oranla daha cesur ve kapsamlı, muhtemel provokasyonlara karşı da daha dayanıklı olmasına yol açtı. Bu çerçevede, 2013'te sürdürülen çözüm sürecine karşı geliştirilen provokasyon denemeleriyle devletin içine yerleşmiş güvenlikçi yapının tahrik ve propagandasına rağmen, toplumda bugüne kadar anlamlı reaksiyonun gelişmemesi, kazanılan bağışıklıkla toplumsal algıda yaşanan dönüşümün eseridir" değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda, şunlar belirtildi:
"Hükümetin seçim atmosferine girdiği, siyasal mühendislik operasyonlarına maruz kaldığı ortamda, kapsamlı demokratikleşme paketiyle çözüm sürecine ivme kazandırması zor gözükmektedir. Buna karşın, Kürt siyaseti ise son demokratikleşme paketiyle siyasetin alanının bu kadar genişlediği dönemde eski tarz siyasette ısrar etmemeli, geri çekilmeyi devam ettirmelidir. Bu, sadece sürece ivme kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda muhtemel yol kazalarının da önünü almış olur.
Kürt meselesinin barışçıl çözümü, yeni Türkiye'nin inşasının en önemli dönemecini teşkil ediyor. Hem Kürt siyaseti hem de hükümetin bu bilinç ve perspektifle hareket etmesi, bu dönemecin kazasız geçilmesini, daha sağlıklı toplum-devlet ilişkilerinin üzerine bina edilecek yeni Türkiye'nin önündeki en büyük engellerden birinin kalkmasını sağlayacaktır."
Kaynak: AA
Askeri ve bürokratik vesayetin geriletilmesinin AK Parti'nin daha cesur adım atabilmesinin önünü açtığı vurgulanan raporda, "Çözüm süreci, hem yeni süreci işaret etti hem önceki girişimin mirası üzerine oturdu hem de toplumsal-siyasal alanda Kürt meselesinin çözümü önündeki algı ve kabullerin yıkılmasını sağladı. Bu noktada, siyasal iradenin Kürt meselesini daha önce içerisine hapsedildiği Kemalist-ulusalcı paradigmayla güvenlikçi perspektiften çıkarıp demokrasi ve diyalog eksenine taşıması, toplumsal algıda da benzer bir dönüşüm meydana getirdi" ifadesine yer verildi.
Çözüm süreci konusundaki provokasyonlara işaret edilen raporda, "Bu da her yeni girişimi bir öncekine oranla daha cesur ve kapsamlı, muhtemel provokasyonlara karşı da daha dayanıklı olmasına yol açtı. Bu çerçevede, 2013'te sürdürülen çözüm sürecine karşı geliştirilen provokasyon denemeleriyle devletin içine yerleşmiş güvenlikçi yapının tahrik ve propagandasına rağmen, toplumda bugüne kadar anlamlı reaksiyonun gelişmemesi, kazanılan bağışıklıkla toplumsal algıda yaşanan dönüşümün eseridir" değerlendirmesinde bulunuldu.
Raporda, şunlar belirtildi:
"Hükümetin seçim atmosferine girdiği, siyasal mühendislik operasyonlarına maruz kaldığı ortamda, kapsamlı demokratikleşme paketiyle çözüm sürecine ivme kazandırması zor gözükmektedir. Buna karşın, Kürt siyaseti ise son demokratikleşme paketiyle siyasetin alanının bu kadar genişlediği dönemde eski tarz siyasette ısrar etmemeli, geri çekilmeyi devam ettirmelidir. Bu, sadece sürece ivme kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda muhtemel yol kazalarının da önünü almış olur.
Kürt meselesinin barışçıl çözümü, yeni Türkiye'nin inşasının en önemli dönemecini teşkil ediyor. Hem Kürt siyaseti hem de hükümetin bu bilinç ve perspektifle hareket etmesi, bu dönemecin kazasız geçilmesini, daha sağlıklı toplum-devlet ilişkilerinin üzerine bina edilecek yeni Türkiye'nin önündeki en büyük engellerden birinin kalkmasını sağlayacaktır."