İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu’ndan Sümerbank ve Katı Atık Bertaraf Tesisi Açıklaması

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir İl Genel Meclisi’nin İl Özel İdare Müdürlüğü’ne ait Sümerbank arazisinin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesi ile ilgili kararını Vali Mustafa Toprak'ın reddedip geri göndermesine tepki gösterdi.

Kocaoğlu, “Biz iddiamızı ve Özel İdare’nin mallarının tamamının Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesi gerektiğine inanıyoruz, bunu da sonuna kadar savunacağız. Ve hukuki mücadelemizi de vereceğiz” dedi.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı İzmir’de coşkulu bir şekilde kutlamaya hazırlanan ve bu nedenle ilçe belediye başkanlarının katılımıyla Alsancak Tarihi Havagazı Fabrikası’nda basın toplantısı düzenleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, buradaki açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Vali Mustafa Toprak'ın Sümerbank arazisinin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesi kararını reddetmesi ile ilgili olarak Kocaoğlu, konuyla ilgili İzmir Valiliği’nde kurulan komisyonun kimlerden oluştuğu, toplanıp toplanmadığı ve ne zaman toplanacağı ile ilgili bir bilgilerinin dahi olmadığını belirtti.

Başkan Kocaoğlu, “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın burayı talebi sözkonusuydu. Talep sözkonusu olunca biz de zaten daha önceden de talebimiz vardı. Her şeyden önce bir önceki valimiz zamanında müracaat etmiştik. Valimiz göndermemişti meclise. Bu sefer Bakanlıktan da böyle bir talep geldiğinde biz de hem Sayın Valimize hem de İl Genel Meclisi Başkanlığı’na bu talebimizi ilettik. İl Genel Meclisi Başkanı talebimizi gündeme aldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne verilmesi noktasında karar aldı. Valiliğin reddettiği odur. Aslında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da bu işe hiç kalkmaması gerekiyordu. Bir komisyon kurulduğundan bahsediliyor. Valilikte bir komisyon kurulduğu ve bu komisyonun bir çalışma yaptığından bahsediliyor. İl Özel İdaresi’nin ve köy tüzel kişiliği mallarının ilçe belediyelerine ve Büyükşehir Belediyesi’ne devri ile ilgili. Ama bu komisyona yerel yönetimlerden ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden ve diğer ilçe belediyelerinden bir çağrı olmadı. Komisyon kimlerle kuruluyor, nasıl toplanıyor, yahut ne zaman toplanacak, toplanıyor mu toplanmıyor mu, bununla ilgili bir bilgimiz yok. Ondan dolayı bu olay yaşandı” diye konuştu

“TÜRKİYE’DE PLANLAMA DİYE BİR ŞEY SÖZKONUSU DEĞİL”
Kocaoğlu, Türkiye’de planlama diye bir şeyin sözkonusu olmadığını ve olmayacak yerlere olmayacak şeylerin planlandığını belirterek, İzmir’in bu anlayıştaki bir ranta kurban edilmemesi için mücadele ettiklerini söyledi.

Başkan Kocaoğlu, “3194 sayılı İmar Kanunu’nda devamlı merkeze alınan yetkilerle tahrip edilmektedir. Bugün Türkiye’de planlama diye bir şey sözkonusu değildir. Birçok kurum plan yapmaktadır, kendi uğraşları konusunda. Olmayacak yerler olmayacak şeyler için planlanmaktadır. Ama şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilen yetki ile her yer planlanabilir, her yere istenen inşaat yapılabilir noktasına gelinmiştir. Yasal düzenlemeler yapılmıştır. Ben bu düzenlemenin planlama ilkelerine uymayacağını, kent dönüşümünün sadece gecekonduların yıkılması veya yoğun binaların yapılması olmadığını, bulvar, spor alanları, ağaçlık alanların, parkların, spor tesislerinin, sosyal donatı alanlarının yapılması gerektiğine inanıyorum. Bu şekilde bakmamız gerekiyor. İzmir bugüne kadar korundu, ranta teslim edilmedi. Ranta karşı değilim. Bir şehir varsa, büyüyorsa burada rant da olacaktır. Ama bu rantın farklı paylaşımı ve vahşice paylaşımına karşı olduğumuzu, belediye anlayışımızın böyle olduğunu ve İzmir’in kamu alanlarının ve devlet kurumu alanlarının heba olmaması için elimizden gelen hukuki mücadeleyi bugüne kadar verdik, bundan sonra da vereceğiz” şeklinde konuştu.

“MİLLETVEKİLİ SORUMLULUĞUYLA BAĞDAŞMIYOR”
Karşıyaka Yamanlar’da kurulması planlanan ve İzmir’in çöp sorununu ortadan kaldırması beklenen yüksek teknolojiye sahip katı atık bertaraf tesisi ile ilgili isim vermeden AK Parti İzmir Milletvekili İlknur Denizli’yi eleştiren Kocaoğlu, önümüzdeki hafta alana üniversite ve meslek örgütlerinden konunun uzmanlarını da götüreceklerini ve akıl ve bilim ne diyorsa onu yapacaklarını belirtti.

Denizli’nin konuyu bilmeden eleştiri yaptığını kaydeden Kocaoğlu, “Bir milletvekilimiz de iktidarın gücünü kullanarak, bunu yaptırmayacağız’ dedi.

Bir değerli basın mensubu da ‘Orada yaptırmayacaksanız, nerede yaptırmayı düşünüyorsunuz?’ diye sordu. ‘O benim işim değil’ dedi.

Bu bir milletvekili sorumluluğuna, İzmir’den çıkan bir milletvekili sorumluluğuyla bağdaşmıyor. Biz de uzun süredir göstermediğimiz tepkiyi, bu ‘yaptırmayacağım’ söyleminden sonra cevap olarak kendisine verdik” dedi.

“TÜRKİYE’YE ÖRNEK BİR MODEL TESİS OLACAK”
Alanın uygun olduğunu, konuyla ilgili bir üniversitenin verdiği raporun da tesisle ilgili olmadığını vurgulayan Aziz Kocaoğlu, ileri teknolojiye sahip olacak olan tesisin Türkiye’ye örnek olacağını belirtti.

Kocaoğlu, şu bilgileri verdi:
“Ama ben tüm meslek odalarıyla birlikte, konunun uzmanlarıyla birlikte sahaya geçtiğimiz 15 gün önce gittik, alanı gördük. Alanın son derece uygun olduğunu herkes kabul etti. Ve çeşitli etütlerden sonra bu kesinleşecek. Bir süreç yaşıyoruz. Yaptırmayacağım, yapacağım vs. teknolojisi belli, Karşıyaka Belediye Başkanımızın aldığı bir rapor var sonra. Raporda bizim teknolojimiz tartışılmıyor, yapacağımız iş tartışılmıyor. Buraya yapıyorsunuz ama teknolojiniz nedir, ne gerekçeyle yapıyorsunuz diye bir soru yazılı ve sözlü yöneltilmedi. Biz yasal çerçevede süreci götürüyoruz. Geçtiğimiz günlerde bu hafta içerisinde yine konunun bilim insanlarıyla, üniversitelerimizden konunun uzmanlarıyla hem bertaraf tesisinin teknolojisini tartıştık -ben de vardım- hem de yerle ilgili konuştuk. Artık oraya öğretim üyelerimizi götüreceğiz. Akıl ve bilim ne diyorsa onu yapacağız. Bizim dayatmayla, 9,5 yıldır kenti yönetmediğimiz bir realite. Onun için herkesin soğukkanlı, samimi, yapıcı, pozitif olarak İzmir’in tek kalan çevre sorununa yani katı atık bertaraf tesisini, -ki bunlar artık bir sanayi ürünü olarak değerlendiriliyor tüm dünyada- bu sanayi ürününü, bu hammaddeyi enerjiye dönüştürmek, geri dönüşümü için Büyükşehir Belediyesi bir şey yapmak istiyor. Bunu başarırsak, zaten oraya bin tonluk bir ünite yapılacak. O bin tonluk ünite yapıldıktan sonra kentin gereksinimlerine göre, zaten oradaki çalışma da kimseyi rahatsız etmeyeceğine göre, bir model oluşacağına göre, yer sorunu da olmadan vatandaşlarımızla birlikte karar verip İzmir’in evsel atığını bir sanayi ürünü olarak değerlendirip enerji kazanmaya ve bu sorundan bir çevre probleminden de kentimizi kurtarmak istiyoruz. Burada Türkiye’de öncülük yapmak istiyoruz. Bu tesisler çok büyük rakamlara ulaşıyor. O rakamları biz karşılayabileceğimizi ve onun finans kaynaklarımızı bulabileceğimizi biliyoruz. O noktaya geldik. Ekonomik olarak da çok şükür güçlüyüz. Şu anda kimsenin de olmadığı gibi kıyımızda para yok, ama bir itibarımız var Büyükşehir Belediyesi olarak. Kaynakları buluyoruz ve kaynakları doğru yönetip büyük projeleri yapabiliyoruz. Onun için biz bunu yapmak, İzmir’i çevre konusunda sadece Türkiye’nin değil dünyanın en saygın, başarılı illerinden bir tanesi haline getirmek istiyoruz. Tüm siyasilere, belediye başkanlarımıza ve herkese bize bu fırsatı verip bize ne yapacağımızı görme olanağını sağlamasını diliyoruz. Başka bir dileğimiz, uğraşımız yoktur.”
Aziz Kocaoğlu, katı atık bertaraf tesisiyle ilgili izledikleri süreci de şöyle anlattı:
“Bakın bir yöntem izliyoruz. Biz uzunca bir süredir hem teknik düzeyde yol ve yöntem konusunda evsel atıkların bertarafı ve enerjiye dönüştürülüp geri kazanılması konusunda bir çalışma yapıyoruz teknik arkadaşlarımızla beraber. Bir taraftan da yol arama çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kuracağımız teknolojide hiçbir ne koku, ne atık hiçbir şey bulunmayacak. Tamamen kapalı sistemde yapılacak. Bunu çalıştık. Birçok yerde de anlattık. Bulduğumuz yerleri, birçok yeri buluyoruz, bulduktan sonra ilgili kurumların İzmir il ve bölge müdürlükleriyle alana gidiyoruz. Yazılı müracaat yapmadan önce genel eğilimlerini alıyoruz, ondan sonra yazılı müracaat yapıyoruz. Görüşlerini topluyoruz ve süreci başlatıyoruz. Bunun için o süreçte iken, işte orada olmasın, burada olmasın gibi yerel yönetimlerin bir müracaatı oluyor ya da tepkisi oluyor. Onları da normal karşılıyorum.”

“BİZ EVİMİZİN TAPUSUNA DA MI GÜVENEMEYECEĞİZ?”
Başkan Aziz Kocaoğlu, Laka köyünde bulunan mera arazisine şantiye yapmak istedikleri için karşılaştıkları sorunlar hakkında da değerlendirme yaptı. Alanın kendilerine ait tapulu arazi olmasına karşın Hazine’ye devredilmesine ve ardından Karayolları Bölge Müdürlüğü’ne şantiye yapmaları için verilmesine tepki gösteren Kocaoğlu, bu konuda da hukuk mücadelesi vereceklerini söyledi.

Kocaoğlu, süreç hakkında şu bilgileri verdi:
“Ben siyasi kimliklerine bir şey demiyorum. Onu toplum değerlendirecektir. Laka köyünün orada bizim yaklaşık 100 dönüm arazimiz var, tapulu ve biz buraya şantiye yapmak üzere yeri düzenlemeye başlamıştık. Sonra burası meradır diye dava vardı. Dava sonucunda biz yeri Hazine’ye terk etmek zorunda kaldık. Aslında bizim tapulu arazimiz burası. Sonra Karayolları Bölge Müdürlüğü buraya şantiye binası yapmak üzere talepte bulunmuş. Eğer oranın mera vasfı kalkacaksa bizim tapumuzun geçerli olması gerekiyor. Eğer bu ülke bir hukuk devleti ise, bizim de bir tapumuz varsa, bir şahıs ise ya da Büyükşehir bir tapusu varsa, eğer burada mera vasfından çıkabiliyorsa biz de şantiye yapmak istiyorduk. Burası Karayolları’nın şantiyesi yapılabilecekse bölge müdürlüğünün isteğiyle, tapu sahibine verilmesi hukukun temel ilkelerinden birisidir. O zaman biz evimizin tapusuna da mı güvenemeyeceğiz?
Tarlamızın, arsamızın, binamızın tapusuna da mı güvenemeyeceğiz? İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tapulu arazisi, mera vasfından Hazine’ye geçti, tamam. Boynumuz kıldan ince. Karayolları’na buranın tahsisi sözkonusu. Orada da hukuk mücadelesi vereceğiz. Biz kamu alanlarının, kamu mallarının belli koşullarda olanlarının satılmasına karşı değiliz. Hükümetin, belediyelerin, kurumların paraya ihtiyacı vardır ve kullanmayacağı malları satabilir. Ama bunlar plan çerçevesinde olmalı. Resmi tesis alanlarının, 1/25 binlikte eğer bir gün burada resmi tesisler kalkarsa burasını ki, Karayolları, DSİ, TEDAŞ, Zeytincilik Araştırma Enstitüsü, Tarım Müdürlüğü’nden bahsediyorum. Bu alanın bu bölgede bir yeşil aks olmasını önermiştik. Bu alanları bu bölge müdürlükleri istedikleri kadar kullanacaklar, yarın kullanmadıkları anda, bir yere taşındıkları anda burası yeşil aks olacak. Yeşil aksa da ihtiyacımız var diye düşünmüştük. Büyükşehirlerimizde kentleşmemizde meydanlar, bulvarlar yok. İstanbul’da, Ankara’da da, İzmir’de de yok. Onun için kentler meydan ve bulvarlarıyla büyüyor, anılıyor ve iz bırakıyor. Onun için biz meydanların, bulvarların, yeşil alanların, kent ormanlarının, koruların yapılmasından yanayız. Burada da bunun için itirazımızı yaptık. Yargı süreci devam ediyor. Benim görüşüm bu tür malların satılmaması, kamuya bırakılması noktasındadır.”

“KRUVAZİYER PLANINDAKİ 40 BİN METREKARELİK AVM KÜÇÜK MÜDÜR?”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bir gazetecinin “Özelleştirme İdaresi kruvaziyer plan ile ilgili yeni bir taslak plan hazırladı. 96 bin metrekarelik AVM alanı 40 bin metrekareye düşürülüyor. Fakat turizm alanı da 29 bin metrekareden 40 bin metrekareye çıkarılıyor. Görüş için plan Konak ve Büyükşehir Belediyesi’ne gönderilmiş. Ne yapacaksınız?” sorusuna da, “40 bin metrekare AVM küçük müdür? Yine trafik sorunu yaşatmayacak mıdır? Bu sorunun yanıtını arayacaksınız” yanıtını verdi.
Kaynak: İHA