Safranbolu İlçe Kaymakamı Gökhan Azcan, Safranbolu`nun özelinde ismini verdiği Safranbolu Çavuş üzümü olduğunu belirterek, göçler olması ve köylerde nüfusun azalmasının çavuş üzümüne ilgiyi azalttığını söyledi. Kaybolmaya yüz tutan Safranbolu çavuş üzümünün yeniden canlandırılması için 3 yıldır peyderpey “Bağbozumu Şenlikleri” yaptıklarını ifade eden Gökhan Azcan, “Üzüm festivali tanıtımı aslında çok uzun yıllar önce başlamış. Çünkü Safranbolu`nun dört bir yeri bağlar. Köylerimizdeki bağlarda 12 iki çeşit üzüm var ama Safranbolu`nun özelinde ismini verdiği Safranbolu çavuş üzümü var özellikle. Fakat göçlerin olması ve köylerde nüfusun azalması nedeniyle üzüm üretimine ilgiyi azalmış, zayıflatmış. Biz her karış toprağımızı işlemek her değerimizi gün yüzüne çıkarmak durumundayız. Bu hem istihdam için önemli hem üretim için önemli. Ürettikçe gelişeceksin. Şimdi Safranbolu`nun da bu anlamda vurgulanması gereken el atılması gereken bir değeridir Safranbolu çavuş üzümü. 3 yıldır peyderpey bununla ilgili tanıtımlar ve faaliyetler yapılmakta. Geçen sene güzel bir şenliğimiz oldu ve bu sene biraz daha genişletelim dedik. İşte ulusal Off-Road yarışı ile birleştirdik onu hem tanıtım açısından daha güzel. Çevreci insanların ve sporu seven doğayı seven insanların da bir araya gelip burada buluşmasına vesile kılmak adına bu hafta sonu hem ulusal off-road yarışımız hem de bağ bozumu şenliğimiz olacak. Tüm izleyicilerimizi davet ediyorum. Ekim 15 Kasım 15`te Safran hasatının yapıldığı tarih o süreç zarfında da Safran hasat şenliklerimiz var. Bunlar da değişik etkinliklerle oluyor. Bağ bozumunda folklor gösterileri, tanıtımlar, paneller, konferansların yanı sıra hem de çiftçiyi destekleyecek moral verecek farklı etkinlikler yapılıyor” dedi. Kültürel değerlerin dünyanın bir değeri olduğunu da sözlerine ekleyen Azcan, açıklamasını şöyle sürdürdü:“UNESCO 1994`te Safranbolu`nun kumaşına bir marka vererek dünya malı olduğunu tescil etmiştir ve dünya sahiplenmiştir. Buna tabi öncelik bizim çünkü bizim değerlerimiz, bizim kimliğimiz, bizim parmak izimiz, bizim genetik kodlarımız buradaki bu eserleri öncelikli olarak korumak kollamak bizim görevimiz. Bu değerleri yarına aynı hassasiyetle duyarlılıkla taşımak bizim görevimiz. Bu kültürel farklılık aslında alışverişi daha kolay kılmak için sunulmuştur. Derinlere indiğiniz zaman kültürel değerlerde öze indiğinizde yani bu kadim toprakları biraz eşelediğinizde görüyorsunuz ki insanlık ortak değerlerde buluşuyor. İşte kültür turizminin sosyal barışa dünya barışına insanların birbirini tanımasına sevmesine huzura tabi çok ciddi bir katkısı var. O yüzden kültür turizmine ağırlık vermemiz lazım. İnsanların birbirini tanımasına empati yapmasına vesile kılmamız lazım. Kültürel farklılık hayatı algılamada ki farklı formüllerden oluşuyor. Benim eksikliğimi belki sen tamamlayacaksın, seninkini belki ben tamamlayacağım. Farklılık bir savaşla değil, kavga nedeni ile değil bir alışveriş nedenidir. Derinlere indiğinizde ortak faydanın daha güçlü olduğunu göreceksiniz ve bu sosyal barışa da dünya barışına da ciddi katkıda bulunacak. Biz diyoruz ki gelin tanış olalım sevelim sevinelim dünya kimseye kalmaz.”
