İngiltere, İşgal Sonrası Irak’Ta Petrol Sanayinin Özelleştirilmesini Planlamış
Irak’ın işgalinde petrol şirketlerinin parmağı olduğunu gösteren resmi belgeleri yayınlayan İngiliz The Independent gazetesi, ele geçirdiği belgeleri yayınlamaya bugün de devam etti.
Irak’ın işgalinde petrol şirketlerinin parmağı olduğunu gösteren resmi belgeleri yayınlayan İngiliz The Independent gazetesi, ele geçirdiği belgeleri yayınlamaya bugün de devam etti. Gazetenin bugün yayınladığı yeni belgelere göre İngiliz hükümeti, Irak petrolünü İngiltere’nin uzun vadeli enerji güvenliği için hayati öneme sahip olarak görüyor. Daha önce ortaya çıkmamış bu belgelere göre İngiliz hükümeti ayrıca Irak’taki petrol sanayinin özelleştirilmesine Irak için yapılan işgal sonrası planlarda en ana unsur olarak bakıyor.
Independent’in yayınladığı belgelere göre İngiltere yönetimi, perde arkasından büyük petrol şirketlerinin bölgedeki rekabeti kaybetmeme garantisi vermiş. Bu garantiler, Mayıs 2003’te dönemin ABD Başkanı George W. Bush “Görev tamamlandı” açıklamasını yaptıktan sadece birkaç gün sonra Whitehall’da gerçekleştirilen üst düzey toplantılarda konuşulmuş.
İngiltere eski Başbakanı Tony Blair’in ve bakanlarının, kamuoyunda “meselenin petrol olmadığını, petrolün sadece Iraklıları ilgilendirdiği” şeklinde açıklamalar yapmalarına rağmen, üst düzey toplantılarda Irak’ın petrolünün nasıl sömürüleceğinin konuşulmasının gün gelip siyasi olarak geri tepeceği konusunda yetkililerin hükümeti uyardığı da anlaşılıyor.
12 Mayıs 2003’te yapılan bir toplantıda “Irak petrol endüstrisinin gelecekteki şekli petrol pazarını ve OPEC’in çalışmasını etkileyecek. Bu iki alan da bizim için yüksek menfaat derecesinde önemli” deniliyor.
Yeni belgelere göre işgalin hemen ardından düzenlenen bir başka toplantıya Dışişleri ve Ticaret Bakanlıkları’ndan önemli departmanlardan yetkililer katılıyor ve bu toplantıda “atılması gereken adımlar” konuşuluyor. Yetkililer, petrol endüstrisini “ana hedef” olarak belirlerken, bu sektörde “İngiliz sanayisi için spesifik beklentiler olduğu ve bu beklentileri almak için garanti verildiği” dile getiriliyor. Toplantıda ayrıca İngiliz petrol endüstrisinden üst düzey bir yetkilinin araştırma için Irak’a gitmesi ve Irak’taki Petrol Danışma Kurulu’na katılması gerektiği vurgulanıyor.
Toplantıdan iki hafta sonra da İngiliz yetkililer, Irak’ın arızalı petrol endüstrisi için “arzu edilen” sonucun, “yabancı yatırıma açık ve yeni petrol sahalarının aranması için uygun düzenlemeler içeren bir petrol endüstrisi” olduğunu dile getiriyor. Belgede son olarak Irak’ın güvenilir bir petrol ihracatçısı yapabilmek için “yabancı yatırımcıların müdahalesinin tek çözüm göründüğü” aktarılıyor.
Greg Muttitt tarafından ele geçirilen söz konusu yaklaşık bin belge, kendisinin Fuel On Fire isimli kitabında da yayınlanacak. Muttitt, petrolün İngiltere’nin Irak’a müdahalesinde merkez konumunda olduğunu gösterdiğini belirtiyor. belgelerin dün yayınlanmasının ardından gazeteye konuşan bir Tory milletvekili de bunun kendisi için sürpriz olmadığını söyleyerek şunları ekledi: “Mayıs 2002’de Savunma Bakanlığı’ndan bir subay bana ‘gelecek yıl 19 Mart’ta kara operasyonlarının başlamasını planladıklarını’ söyledi. silahlı kuvvetlerin savaşın ne zaman başlayacağını bildiklerinden şüphe yok.”
TOPLANTILARA KATILANLAR ŞİMDİ NEREDE?
Dün yayınlanan belgelerde toplantılara dönemin Ticaret Bakanı Barones Symons’un de katıldığı ve kendisinin BP ve Shell gibi İngiliz şirketlerine lobi yapmak için güvence verdiği ortaya çıkmıştı. Symons, işgalden 5 ay önce de BP temsilcilerine Blair’in ABD’ye verdiği desteğe karşın İngiliz şirketlerine Irak’ın petrolünden ve gazından pay verilmesi gerektiğini aktarmıştı. Symons, Irak’ın işgalinin ardından ülkedeki yeniden inşa çalışmalarından büyük kâr elde eden MerchantBridge adlı yatırım bankasına danışman oldu. Symons ayrıca DLA Piper ile Birleştirilmiş Petrol ve Gaz Müteahhitleri kurumlarına da danışmanlık yapıyor.
Toplantılara katılan bir diğer isim ise BP’nin eski başkan yardımcısı Richard Paniguian idi. Paniguian, 6 Kasım 2002’de Dışişleri Bakanlığı’nda İngiliz petrol şirketlerinin Irak’taki geleceğinin konuşulduğu bir toplantıda BP heyetine başkanlık etmişti. BP, savaştan önce de Irak’ta “hiçbir stratejik çıkarı olmadığını” açıklamıştı. Ancak şirket toplantılarda ise Irak petrolünün kendileri için hayati öneme sahip olduğunu sürekli gündeme getiren taraf olmuştu. Paniguian, 2008’de BP’den ayrıldı.
Anlaşma yapanlar arasında yer alan dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair, 2007’de görevinden ayrıldı. JPMorgan ve Kuveyt kraliyet ailesi için danışmanlık yapmaya başladı. Ayrıca Irak’ın kuzeyindeki Kürt bölgesindeki en büyük yatırımcılardan olan Güney Kore’nin UI Energy Şirketi için danışmanlık yaptı. Şu an Ortadoğu Barış Elçisi olarak çalışıyor.
Toplantılara katılanlardan olan Sir Michael Arthur, o sırada Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey ekonomi danışmanlığı görevini yapıyordu. 6 Kasım 2002’deki toplantıda BP temsilcilerini ağırlayan hükümet yetkilisi Arthur’du. Ardından İngiltere’nin Yeni Delhi Yüksek Komisyoncusu oldu ve 2007’de ise İngiltere’nin Berlin Büyükelçisi olarak atandı. Geçen yıl da emekli oldu.
Independent’in yayınladığı belgelere göre İngiltere yönetimi, perde arkasından büyük petrol şirketlerinin bölgedeki rekabeti kaybetmeme garantisi vermiş. Bu garantiler, Mayıs 2003’te dönemin ABD Başkanı George W. Bush “Görev tamamlandı” açıklamasını yaptıktan sadece birkaç gün sonra Whitehall’da gerçekleştirilen üst düzey toplantılarda konuşulmuş.
İngiltere eski Başbakanı Tony Blair’in ve bakanlarının, kamuoyunda “meselenin petrol olmadığını, petrolün sadece Iraklıları ilgilendirdiği” şeklinde açıklamalar yapmalarına rağmen, üst düzey toplantılarda Irak’ın petrolünün nasıl sömürüleceğinin konuşulmasının gün gelip siyasi olarak geri tepeceği konusunda yetkililerin hükümeti uyardığı da anlaşılıyor.
12 Mayıs 2003’te yapılan bir toplantıda “Irak petrol endüstrisinin gelecekteki şekli petrol pazarını ve OPEC’in çalışmasını etkileyecek. Bu iki alan da bizim için yüksek menfaat derecesinde önemli” deniliyor.
Yeni belgelere göre işgalin hemen ardından düzenlenen bir başka toplantıya Dışişleri ve Ticaret Bakanlıkları’ndan önemli departmanlardan yetkililer katılıyor ve bu toplantıda “atılması gereken adımlar” konuşuluyor. Yetkililer, petrol endüstrisini “ana hedef” olarak belirlerken, bu sektörde “İngiliz sanayisi için spesifik beklentiler olduğu ve bu beklentileri almak için garanti verildiği” dile getiriliyor. Toplantıda ayrıca İngiliz petrol endüstrisinden üst düzey bir yetkilinin araştırma için Irak’a gitmesi ve Irak’taki Petrol Danışma Kurulu’na katılması gerektiği vurgulanıyor.
Toplantıdan iki hafta sonra da İngiliz yetkililer, Irak’ın arızalı petrol endüstrisi için “arzu edilen” sonucun, “yabancı yatırıma açık ve yeni petrol sahalarının aranması için uygun düzenlemeler içeren bir petrol endüstrisi” olduğunu dile getiriyor. Belgede son olarak Irak’ın güvenilir bir petrol ihracatçısı yapabilmek için “yabancı yatırımcıların müdahalesinin tek çözüm göründüğü” aktarılıyor.
Greg Muttitt tarafından ele geçirilen söz konusu yaklaşık bin belge, kendisinin Fuel On Fire isimli kitabında da yayınlanacak. Muttitt, petrolün İngiltere’nin Irak’a müdahalesinde merkez konumunda olduğunu gösterdiğini belirtiyor. belgelerin dün yayınlanmasının ardından gazeteye konuşan bir Tory milletvekili de bunun kendisi için sürpriz olmadığını söyleyerek şunları ekledi: “Mayıs 2002’de Savunma Bakanlığı’ndan bir subay bana ‘gelecek yıl 19 Mart’ta kara operasyonlarının başlamasını planladıklarını’ söyledi. silahlı kuvvetlerin savaşın ne zaman başlayacağını bildiklerinden şüphe yok.”
TOPLANTILARA KATILANLAR ŞİMDİ NEREDE?
Dün yayınlanan belgelerde toplantılara dönemin Ticaret Bakanı Barones Symons’un de katıldığı ve kendisinin BP ve Shell gibi İngiliz şirketlerine lobi yapmak için güvence verdiği ortaya çıkmıştı. Symons, işgalden 5 ay önce de BP temsilcilerine Blair’in ABD’ye verdiği desteğe karşın İngiliz şirketlerine Irak’ın petrolünden ve gazından pay verilmesi gerektiğini aktarmıştı. Symons, Irak’ın işgalinin ardından ülkedeki yeniden inşa çalışmalarından büyük kâr elde eden MerchantBridge adlı yatırım bankasına danışman oldu. Symons ayrıca DLA Piper ile Birleştirilmiş Petrol ve Gaz Müteahhitleri kurumlarına da danışmanlık yapıyor.
Toplantılara katılan bir diğer isim ise BP’nin eski başkan yardımcısı Richard Paniguian idi. Paniguian, 6 Kasım 2002’de Dışişleri Bakanlığı’nda İngiliz petrol şirketlerinin Irak’taki geleceğinin konuşulduğu bir toplantıda BP heyetine başkanlık etmişti. BP, savaştan önce de Irak’ta “hiçbir stratejik çıkarı olmadığını” açıklamıştı. Ancak şirket toplantılarda ise Irak petrolünün kendileri için hayati öneme sahip olduğunu sürekli gündeme getiren taraf olmuştu. Paniguian, 2008’de BP’den ayrıldı.
Anlaşma yapanlar arasında yer alan dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair, 2007’de görevinden ayrıldı. JPMorgan ve Kuveyt kraliyet ailesi için danışmanlık yapmaya başladı. Ayrıca Irak’ın kuzeyindeki Kürt bölgesindeki en büyük yatırımcılardan olan Güney Kore’nin UI Energy Şirketi için danışmanlık yaptı. Şu an Ortadoğu Barış Elçisi olarak çalışıyor.
Toplantılara katılanlardan olan Sir Michael Arthur, o sırada Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey ekonomi danışmanlığı görevini yapıyordu. 6 Kasım 2002’deki toplantıda BP temsilcilerini ağırlayan hükümet yetkilisi Arthur’du. Ardından İngiltere’nin Yeni Delhi Yüksek Komisyoncusu oldu ve 2007’de ise İngiltere’nin Berlin Büyükelçisi olarak atandı. Geçen yıl da emekli oldu.