Ahmet İyimaya: İsrail bu utancın ağır yükünü kaldıramayacaktır
Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya, İsrail'in yardım gemilerine yaptığı saldırının insanlık tarihine düşülmüş emsalsiz bir leke olduğunu sö
Yazılı bir açıklama yapan İyimaya, "Büyük dedelerini güneybatı Avrupa'daki engizisyondan kimin kurtardığını, onlara hangi devletin kendi vatanında kucak açtığını hatırlamak ve tarih hafızasının buyruklarına boyun eğmek, İsrail'in görevi değil midir?" diye sordu. Katliamın Filistin halkına, İsrail toplumuna ve insanlığa karşı işlendiğine dikkat çeken İyimaya, saldırının 'hazmedilemez ve karşılıksız bırakılamaz' olduğunu belirtti.
Türkiye'de ve dünyada meydana gelen öfkenin, hiçbir şartta şiddete dönüşmemesi çağrısında bulunan İyimaya, "Bu zulüm, insan topluluğunun bir unsuru olan ve tarihi acılarla dolu Yahudi karşıtlığına değil, haydut devletlerin terbiye edilmesine vesile olmalıdır. Barışın ve demokrasinin gücü, şiddetle kıyaslanamaz." ifadelerini kullandı.
Dünyanın daha fazla taşıyamayacağı İsrail çıbanını deşmenin İsrail halkına düşen bir insanlık görevi olduğunu vurgulayan Adalet Komisyonu Başkanı, aksi halde İsrail'in dünyadan tecrit edilmesinin kaçınılmaz hale geleceğine işaret etti.
"Derin uykusundan sıyrılmış küresel kamu vicdanının mahkumiyetlerine dayanabilecek hiçbir devlet yoktur." diyen İyimaya, zulümler, işkenceler, açlıkla terbiye etmeler ve katliamların vicdanları daha da büyüttüğünü söyledi.
Meclis Adalet Komisyonu Başkanı İyimaya, açıklamasının sonunda İsrail'e uygulanacak yaptırımları sıraladı: "Katliam kararını veren, uygulayan ve savunan iradenin insanlığa karşı suç isnadı ile uluslararası yargı önüne çıkarılması, -sübut halinde- Nazilerin muhatap oldukları cezalara çarptırılması, İsrail Devleti'nin yüklü tazminatlara muhatap kılınması, -varsa- küresel tabii hukukun kaçınılmaz görevidir. Hitler gibi zulmü seçenlere, insanlığı ve İsrail'e insanlığa saygılı devlet olmayı öğretmenin barışçıl bir yolu bulunmalıdır."
İyimaya açılmasını şu sözlerle tamamladı: "Türk Devleti, bu vahim vak'a karşısında bir bütünlük içinde, insanlığın ve milletlerarası hukukun kendisine yüklediği görev, tavır ve siyasaları elbette ki emsal teşkil edecek şekilde kullanacaktır. 31 Mayıs 2010 tarihinde ikâ edilen devlet katliamını ve insanlık suçunu belirttiğim anlayış içinde kınıyor ve yaşanabilir bir dünyayı cehenneme çevirme hakkının kimsenin haddi olmadığını vurgulamak istiyorum."