MERKEL BİZİ NİYE ÖPTÜ?

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Almanya Başbakanı, Şansölye Angela Merkel, kritik bir dönemde Türkiye`ye geldi.

İki açıdan kritik dönem.

Birincisi, Türkiye-Almanya ilişkileri, ikincisi AB-ABD ilişkileri.
Birkaç gün önce de biliyorsunuz, İngiltere Başbakanı Ankara`daydı. “Düğün değil, bayram değil, İngiltere ve Almanya bizi niye öpüyor?” diyenlerdenseniz, doğru bir soru soruyorsunuz.

NATO müttefiki olmalarına rağmen, 15 Temmuz ihanetinde, PKK ile mücadelede, Suriye`de Türkiye`yi yalnız bırakan, İngiltere ve Almanya, ne oldu da birdenbire bizi hatırlayıverdi?

Merkel, Başbakan Binali Yıldırım`ın davetlisi olarak Ankara`daydı. Davet bahane, konuşacağı, görüşeceği çok şey var Merkel`in. Trump`ın, Avrupa ile restleşmesinden sonra, Türkiye`nin Ab açısından önemi epeyce arttı. Kimileri, Türkiye`nin Trump`a karşı politikalarda, özellikle tepkisel reflekslerde zayıf kaldığını söylüyor. Oysa, Türkiye, ABD ve Trump konusunda haklı olarak aceleci davranmak istemiyor. Ya da dereyi görmeden paçaları sıvamaktan imtina ediyor. Avrupa ile ayrı düşen Amerika, Rusya ve Türkiye ile yakınlaşmayı zorunlu görüyor. Ancak, Türkiye ve Rusya karşıtı lobileri aşmakta şimdilik zorlanıyor.

Dönelim yeniden Şansölye Merkel`e.

Merkel, 15 Temmuz gecesi bombalanan TBMM`yi dolaşırken, gördüğü manzara karşısında şoke oldu. Mimikleri, “15 Temmuz`un Türkiye için fecaatini anlamamıştım” der gibiydi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinin ardından Merkel kameraların karşısına geçti. Türkiye`ye ve Erdoğan`a ayar verir tarzdaki konuşmaları, hem ekran başındaki milyonları hem Cumhurbaşkanı Erdoğan`ı rahatsız etti. Merkel`in kullandığı, “islamic Teror” kavramı bardağı taşıran damla oldu ve Erdoğan, konukseverlik sınırlarında, “İslami Terör” kavramının kabul edilemeyeceğini söyledi. “İslam terör değil barış dinidir. İslam`ın terörle yan yana alınması Müslümanları rahatsız ediyor. Ben de bunu kabul edemem. Lütfen, islamla terörü yan yana kullanmayın” dedi.

Almanya-Türkiye ilişkileri bu ziyaretin ardından iyileşme yoluna girer mi bilinmez. Ama Almanya`nın, dost ve müttefik olarak tanımladığı Türkiye`yi daha fazla refüze etmemesi gerekir. Türkiye`den kaçan teröristlere, halk düşmanlarına kucak açarak, Almanya-Türkiye dostluğu pekiştirilemez.

Şimdi bakalım; Sabıkası olmayan, sokakta bir tavuğa bile “kış” dememiş bir Türk vatandaşı, sorunsuz Almanya vizesi alıp, elini kolunu sallayarak gidebiliyor mu? Elbette hayır. Buna karşılık, PKK, FETÖ, DHKP-C, militanları, halk düşmanları, Almanya`ya rahatça girebiliyor. Türkiye`den kaçmayı başarabilen FETÖ`cülerin birinci adresi nedense hep Almanya oluyor. PKK Almanya`da istediği gibi eylem yapabiliyor, haraç toplayabiliyor.Türkiye`de ihanetten yargılanan Can Dündar, Cumhurbaşkanlığı sarayında ağırlanıyor, cebine Alman pasaportu konuluyor. Ve Türkiye haklı olarak, “Neden?” diye soruyor. İşte Şansölye`nin en başta bu “Neden? sorusunu anlaması gerek. Empati yapması gerek.

Hem Almanya, hem İngiltere Başbakanları, “Türkiye ile teröre karşı ortak mücadeleden, istihbarat alışverişinden, müttefik ve dost olmaktan” söz ediyorlar. Ancak ülkelerine gittiklerinde, verilen sözler kağıt üzerinde kalıyor. Lobilere ve lobilerin etkisi altında kalan bürokrat ve siyasetçilerine teslim oluyorlar.

Sonuç olarak, Türkiye batıdan kopmamak için direniyor. Batı, Türkiye`yi kendinden soğutmak ve farklı işbirliği arayışlarına yöneltmek için adeta tahrik ediyor. Yunanistan da bu kervana katıldı. Cumhurbaşkanı`na suikast girişimi suçu işleyen üniformalı teröristleri iade etmemek ne anlama geliyor, diye sormak gerek. Yunanistan`ı diğer Avrupa ülkelerinin cesaretlendirdiği de ayrı bir konu.

Nihayetinde Türkiye, Avrupa`nın gözden çıkaramayacağı kadar büyük ve önemli bir ülke. Referandum sonrasında, siyasal ve ekonomik istikrarın sağlanmasıyla bu önem daha da artacak.