İT TAŞLARKEN İŞ YAPMAK

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Keyfi tutuklamalar, katliamlar, cinayetler, devlet eliyle gasplar sürüyor ve özgür dünya sadece seyrediyor.

Bir PKK sempatizanı, hatta PKK üyesi, tutuklandığında ortalığı ayağa kaldıran kimi medya organları, İsrail'de tutuklanan Ebru Özkan'ın haberlerini ya hiç vermedi, ya da 12. Sayfalarında şehir haberlerinin arasına tek sütun olarak sıkıştırdı.

Türkiye 16 yıldır “it taşlıyor”. Bu söz, eski Başbakan Binali Yıldırım'a ait. Binali Yıldırım bir tv programında, “İt taşlamaktan iş yapmaya fırsat bulamadık” diyerek, şöyle devam etmişti: “Daha çok daha büyük projelerimiz vardı. Ancak, Türkiye'nin önüne öyle engeller çıkardılar, içerde öyle provokasyonlar yaptılar ki, zamanımızın çoğu it taşlamakla geçti.”
Buyrun son üç yılı ele alın. Türkiye nelerle boğuşmak zorunda kaldı.

15 Temmuz 2016'daki işgal girişimi ülkenin tüm enerjisini, hainlerin yakalanmasına, yurt dışındaki hainlerin getirilmesine yöneldi.

Yüzlerce general, amiral, albay ya tutuklandı ya ihraç edildi. Onlarca emniyet müdürünün Fetöcü olduğu ortaya çıktı ve hepsi tasfiye edildi.

Üstelik bütün bunlar yapılırken, PKK ve PYD terörü ile tarihindeki en kararlı mücadele yapılmaya başlandı.

Türkiye, sınırlarını güven altına almak için, Suriye'de başarılı operasyonlar gerçekleştirdi.

15 Temmuz Darbe Girişimi'nin başarısız olmasının ardından, FETÖ ile işbirliğindeki uluslararası egemen güçler “B” planına geçti ve Türkiye ekonomisini hedef almaya başladı.
Türkiye, bütün bu keşmekeşlerin arasına bir referandum ve üç seçim sığdırmak zorunda kaldı.

2019 Mart'ında ise mahalli seçimler yapılacak.

Bir tek terör eyleminin bile olmadığı aylarda, ABD, durup dururken, vatandaşlarına “Türkiye'ye gitmeyin güvenli değil” çağrısında bulundu.

Türkiye'nin en çok ihtiyacı olduğu dönemde, Almanya, Hollanda ve ABD Malatya'da konuşlanmış olan Patriot Füze Bataryaları'nı geri çekti.

ABD, her türlü ısrara rağmen, Türkiye'ye Patriot satmayı reddetti. Türkiye, Rusya ile S-400 anlaşması yapınca da kıyameti kopardılar.

NATO, PKK ile mücadelede, 15 Temmuz İşgal Girişimi'nde, Suriye'den gelen tehditler karşısında, Türkiye'ye destek olmak bir yana, destek anlamına gelecek, bir cümlelik açıklama bile yapmadı.

Dört milyon Suriyeli mülteci, katledilme korkusuyla Türkiye'ye sığındı.

Dünya, Türkiye'yi yalnız bıraktı.

Avrupa, hala 3 milyar euroluk sözünü yerine getirmedi.

İşte Türkiye, son 16 yılda bunlarla uğraştı.

Ak Parti'ye açılan kapatma davasını, 27 Nisan e-bildirisi'ni, Ak Parti'ye cumhurbaşkanı seçtirmemek için, her türlü garabete imza atılmasını da eklemek gerekiyor.

Türkiye bunlarla uğraşırken, İsrail, Gazze'de çocukları katletmeyi sürdürüyordu.

Türkiye bunlarla uğraşırken, Arakan'da kadınlar hala tecavüze uğruyordu.

Kenya'da, Uganda'da, Mozambik'te salgın hastalıklar kol geziyordu.

Türkiye bunlarla uğraşırken, Kıbrıs'ı Rumlaştırma çabaları artıyordu.

İki adım atan Türkiye, üçüncü adımı atamadan, eğilip yerden taş almak, arkasına dönmek, taşı ite fırlatmak zorunda kalıyordu. İt havlamaktan vazgeçmezse ikinci bir taş alıp atmak zorunlu hale geliyordu. Böylece ileriye atılacak on adım, itler yüzünden atılamıyordu.

Türkiye'nin yeni sistemi, “Başkanlık Sistemi” umarım itlerin sayısını azaltırken, ileriye atılacak adımların hızlanmasına vesile olur.

Bürokratik oligarşi azalır, iş bitirici kadrolar yönetimi rahatlatır.

Türkiye için çok yeni olan bu sistem değişikliği hayırlara vesile olsun inşallah.