ISIRACAK KÖPEK DİŞİNİ GÖSTERMEZ!

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Almanya'nın derdi ne biliyor musunuz?

Recep Tayyip Erdoğan'a haddini bildirmek!

Bunu açık açık itiraf ediyorlar.

Peki niye Erdoğan'a had bildirmek istiyor bu Nazi kalıntıları? Dertleri ne?

Diyorlar ki; “Erdoğan gittikten sonra yine Türkiye ile ilişkiler normal seyrine döner.”

Normal seyrine dönmek, Avrupa'nın kapısında en az bir çeyrek yüzyıl daha beklemeye gönüllü olmak.

Avrupa'nın çöplüğü olmayı sürdürmek. Avrupa lehine tek taraflı ticari ilişkileri sürdürmek.

Önce Hollanda, şimdi de Almanya siyatçisi, Türkiye üzerinden efelik gösterisi yapıyor.

Türkiye'ye ve Erdoğan'a had bildirerek, kaybettikleri prestiji geri kazanacaklarını sanıyorlar.

Aklı başında AB ülkeleri işin nereye varacağını çok iyi hesap ettiğinden, Almanya'nın, “Türkiye ile müzakereleri durduralım” çağrısını “saplantılı” buluyor ve karşı çıkıyor.

Zira, Türkiye 2017'nin ilk çeyreğinde 5.1 büyüme gerçekleştirmiş bir ülke. Üstelik 15 Temmuz gibi sonuçları çok ağır bir labirentten geçmiş olmasına rağmen. AB ülkelerinin aynı dönemdeki ortalama büyüme hızı sadece 2.1.

Avrupa'nın hiçbir ülkesi, kendi özel sektörünü Türkiye'den çekme gücüne sahip değil.

Zira başta Almanya olmak üzere, AB'nin dev şirketleri, Türkiye'yi bir üretim üssü haline getirmiş durumda. Asya ve Ortadoğu'ya Türkiye üzerinden açılıyor bu dev şirketler ve asla bu konumlarını siyasetçilerin kişisel hırsları yüzünden kaybetmek istemezler.

Ekonominin realizmine karşın, siyasetçilerin konjonktürel ve gelir-geçer yaklaşımları Türkiye gibi dev bir ülke için yeterli yaptırım gücüne sahip olamaz. Türkiye'nin batıdan uzaklaşması ise hiçbir AB ülkesinin işine gelmez. Rusya-İran ve Çin'le yakınlaşan Türkiye, kendine yeni pazarlar bulmakla kalmayacak, AB'den gerçekleştiremediği teknoloji transferini de sağlayacaktır. Son örnek, Rusya'dan alınacak S-400 füzelerinin bir süre sonra Türkiye'de ortak üretilecek olmasıdır. Sadece otomotiv sektörünü düşünün. Yüz yıldır kendi otomobilini üretemeyen Türkiye, yılda kaç adet AB üretimi otomobil satın alıyor? Avrupa bundan niye vazgeçsin?

Yani, Türkiye istemedikten sonra Avrupa, Türkiye'yi kapının önüne koyamaz.

Merkel'in ve Almanya'nın salyalar akıtarak saldırmasına, kestirmeden üç ata sözü yeter de artar bile: 1) İt ürür kervan yürür 2) Havlayan köpek ısırmaz 3) Isıracak köpek dişini göstermez.

FETÖ ABD'Yİ ESİR Mİ ALDI?

Bir başka önemli konu Rıza Zarrab davası ve Cumhurbaşkanı'nın deyimiyle gelen kötü kokular.

ABD'den Türkiye'ye gelen ve gelecek bütün kötü kokuların iki kaynağı var: Birincisi, “FETÖ”, ikincisi, “PKK”

ABD, Pensilvanya'dan kendi ülkesine yayılan kokuyu esans gibi algılayabilir, bir diyeceğimiz yok. Ama bilmeli ki o koku Türkiye'ye ulaştığında bir lağım havasındadır.

FETÖ, ABD yargısı eliyle, Türkiye'de yarım bırakmak zorunda kaldığı 17-25 Aralık darbe girişimini sürdürmeyi amaçlıyor. Kim bilir, ABD yargısı belki de ABD derin devletinden aldığı icazetle bu rezalete ortak oluyor. İki yıl sonra Zafer Çağlayan'ın dosyaya dahil edilmesi, 15 Temmuz'un yarım kalan hesabını görmeyi amaçlıyor belli ki! Erdoğan'a ve Türkiye'ye aba altından sopa mı göstermeye çalışıyorlar?

O devir çoktan geçti.

Türkiye'nin Rusya ve İran ile yakınlaşmasının önü alınmaya çalışılıyor.

Bütün mesele bu.

Ama Türkiye artık o Türkiye değil. Erdoğan de asker şapkası gördüğünde selam duran Cumhurbaşkanlarına hiç benzemiyor. ABD ikinci Dünya Savaşı'nın ardından Türkiye'yi TSK ve MİT eliyle doğrudan Pentagon'dan yönettiği günleri özlüyor olabilir. Ancak köprünün altından çok sular aktı. Neye mal olursa olsun, Türkiye artık o günlere dönmeyecek, dönemez de! ABD ve İsrail, bir yandan Barzani, öte yandan PKK eliyle Ortadoğu'da yeni “hin” likler peşinde. Ama bu kez masada Türkiye de var. Üstelik elini ve çevresini güçlendirmiş olarak.