“HAK TÜRKİYE AK ERDOĞAN”

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Önce “Hak Türkiye” derken neyi kastettiğimi açıklamam gerekiyor.

“Hak Türkiye” birinci planda, “Allah`ım Türkiye`ye yardım et” anlamına geliyor.

“Hak Türkiye”, Hakk`ın adaletine teslim olmuş bir Türkiye`yi tanımlıyor.

“Hak Türkiye”, Allah`ın rahmeti ve bereketi üzerinden eksik olmayan bir ülke özlemini anlatıyor.

Peki “Ak Erdoğan?”

Yeniden Partisi`ne dönen, dönebilen, her türlü dalavere, darbe, tuzak girişimine rağmen, iftira, kumpas, komploya rağmen, halkının gözünde değeri hiç düşmemiş, tertemiz, ak bir “lider” i ifade ediyor.
“Ak Erdoğan”, aynı zamanda bir aidiyeti, Ak Partili Erdoğan`ı sembolize ediyor.

Kendi kurduğu partisine, “sevdam” dediği yuvasına dönüşünü temsil ediyor.

Farkında mısınız bilmiyorum ama Türkiye`yi son 14 yıldır, “Milletin hizmetkarıyız” diyen bir zihniyet yönetiyor. İşte bu zihniyetin mimarı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, milletin onayını aldıktan sonra, Ak Parti`ye döndü. Ülkeyi iyi yöneten ve milletin iltifatına mazhar olan bir siyasetçinin partili ya da partisiz olması ilk bakışta önemli değil gibi görünse de aslında çok önemli.

Türkiye`nin, Atatürk`ten sonra gördüğü, en sevilen, en başarılı bulunan, en “diklenmeden dik durabilen” siyasetçisi, yönetim anlayışına yeni bir soluk getirdi. Kendine ve milletine güvenerek, “Ey millet! Sizin seçtiğiniz Cumhurbaşkanı`nın, aynı zamanda partisinin genel başkanı (ya da partili) olmasına onay veriyor musunuz?” diye sordu. Millet de, “Evet” dedi. Çünkü millet, kendi seçtiği Cumhurbaşkanının, başbakanla ikilem yaşamasını istemedi. Kendi partisinden de olsa, iki başlı bir yönetimin sakıncalarını anladı ve “Türkiye tek elden yönetilsin” dedi.

16 Nisan`da “Evet” dediğimiz anayasa değişikliği Allah buyruğu değil elbet. Bir gün yeni değişiklikler gerekirse ve bu millet bu değişikliğin gerekli olduğuna inanırsa yine değişir. Ancak, mevcut değişikliğin, Türkiye`ye neler kazandıracağını görmek için biraz beklemek gerekecek. Koalisyonlara, siyasi kaoslara, istikrarsızlıklara kapıları kapatan Türkiye`nin fazla değil birkaç yıl içinde ne gibi büyük adımlar atacağını göreceksiniz.

Asıl önemlisi, Erdoğan sonrası.

Türkiye`nin başına her zaman Erdoğan gibi güçlü karaktere sahip, güçlü ve başarıya ulaşma konusunda kararlı, karizmatik bir lider gelemeyebilir. İşte yeni anayasa o lideri bile güçlü kılacaktır. Belki becerisi kısıtlı olan bir yöneticiyi bile Türkiye`yi yönetebilir kılacaktır. Partili ve yetkilerini kullanabilen bir Cumhurbaşkanı, kim olursa olsun (Hain olmadıktan sonra ki bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bu millet bir haini asla cumhurbaşkanı yapmayacaktır) Türkiye`yi hep bir adım daha ileriye taşıyacaktır.

Yeni sistemin ilk uygulaması olarak, Cumhurbaşkanımız, yuvaya döndü ve Ak Parti kimliğine yeniden kavuştu. Hayırlı olsun. 21 Mayıs`taki kongrede de yeniden Ak Parti Genel Başkanı olacak. Bir yandan Türkiye`yi yönetirken, bu yeni kimlikle Türkiye`yi yöneten kadroları da yönetme hakkını yasal olarak elde etmiş bulunacak.

Türkiye bir çağ değiştiriyor.

Bu sistem değişikliği, Türkiye`nin tarihinde, makus talihin yenildiği bir dönüm noktası olarak anlatılacak. Ve bu değişikliği yapanlar, katkıda bulunanlar, birer “kahraman” olarak anılacak. İnanmayan bunu bir kenara yazsın. Bu sistemin Türkiye`nin bekasında ne kadar önemli olduğunu, Erdoğan bir gün siyasetten çekildiğinde herkes çok daha iyi anlayacak.