AVRUPA’NIN İSLAM DÜŞMANLIĞI KARNESİ

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

2017 yılı için Avrupa`nın İslamafobia raporu yayınlandı. Raporu yayınlayan SETA (Siyaset ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı).

Rapor Avrupa`nın İslam`a ve Müslümanlara bakış açısını sergilerken, Avrupa`da yükselen İslam ve Müslüman düşmanlığı ile ilgili korkunç gerçekleri de göz önüne seriyor. Ne mi bu gerçekler?

Sadece Almanya`da 2017 yılında Müslümanlara dönük 908 saldırı olmuş. Polonya'da 664, Hollanda'da 364, Avusturya'da 256, Fransa'da 121, Danimarka'da 56 ve Belçika'da 36 kez Müslümanları hedef alan saldırılar gerçekleşmiş.

Bütün Avrupa`da 2017 yılı içerisinde Müslümanların yüzde 20`si fiziki ya da sözlü tacize uğramış.

Rapor oldukça uzun ve etkileyici. Müslüman kadınların başörtülerinden camilere saldırılara kadar tek tek Avrupa`nın bütün istatistikleri yayınlanmış. Merak edenler SETA`nın bu raporunun tamamına SETA`nın internek sitesinden ulaşabilirler.

2017`de İslam düşmanlığında tahmin edeceğiniz gibi Almanya başı çekiyor. Bir yıl içinde Almanya`da ırkçılar 100 camiye taşlı sopalı, Molotof kokteylli saldırı gerçekleştirmiş.

Peki neden Avrupa`da İslamafobia giderek yaygınlaşıyor. Raporda, buna ilişkin, Avrupalı liderlerin söylemle şu şekilde eleştiriliyor:

“Bazı üst düzey siyasetçilerin Müslümanları tasvir ederken kullandıkları İslamofobik dil Müslümanları canavarlaştıran ırkçı bir dili normalleştirmektedir. Bu durum kamusal söylemde genel olarak kabul edilebilir, makul ve ifade edilebilir olanın eşiğini aşağıya çekmektedir”.

SETA`nın raporunda verdiği istatistiki bilgiler, İslam ülkelerinde Hristiyan ve Yahudilere yapılan saldırılarla karşılaştırıldığında, Batı`nın tek yanlı bir İslam düşmanlığını benimsediği açıkça görülüyor. Türkiye de dahil birçok İslam ülkesi`nde, Hristiyanlara ait kiliseler ve ibadet merkezleri bulunuyor. Ancak 2017 yılı içinde İslam ülkelerinde hiçbir kiliseye, (Terör örgütlerinin eylemleri hariç) sivil toplum ya da resmi güçler tarafından saldırı yapıldığına dair bir bilgi bulamadım.

Özellikle İkinci Dünya Savaşı`ndan sonra, Batı, Afrika ve Ortadoğu ülkelerine, sıra sıra, misyoner orduları gönderdi. Planlı bir şekilde, bu bölgeleri Hıristiyanlaştırmaya çalıştılar. Avrupa`daki İslami faaliyetlerde, sadece oralarda bulunan Müslümanların dini icaplarını yerine getirmeye ve kendi din bütünlüklerini korumaya yöneliktir. Yani hiçbir Müslüman ülke ya da gurubun Almanya`ya, Hollanda`yı Müslümanlaştırmak gibi bir çabası yoktur.

Ya öyle olduğunu düşünün!

ABD`nin, İngiltere`nin, Fransa`nın, 1940`larda yaptığı gibi, gemiler dolusu misyoner gibi, Türkiye ve diğer Müslüman ülkeler, din adamlarını gönderip, Hıristiyan toplumları Müslümanlaştırma çabasına girselerdi!

Artık açıkça görülüyor ki, dünyada Siyonistlerle Evangelistlerin ortak projesinin adı; onların diliyle “İslamafobi” bizim lisanımızla, “Îslam düşmanlığı” dır. Bu ortak paydada, İslam ülkelerine sinsice akınlar tezgahlıyorlar. Bu akınlar kimi İslam ülkesine askeri darbe, kimine ekonomik kölelik, kimine açlık-sefalet, kimine demokrasi vaadiyle işgal, kimine de “15 Temmuz” şeklinde geliyor.

Türkiye 15 Temmuz`da ülkesine, liderine ve özgürlüğüne sahip çıkarak, Siyonist-haçlı-hain ittifakını bertaraf etti. Ancak ne Mısır, ne Libya, ne Tunus, ne Irak, ne de Suriye bu kadar şanslı olabildi.

Yapılacak tek şey, İslam Dünyası`nın Türkiye ve Erdoğan liderliğinde bir araya gelerek, öncelikle yerli savunma sistemlerini oluşturabilmeleridir. Düşmanın verdiği silahla düşmana karşı savaşılamayacağını herkesin bilmesi gerekir.