AMERİKA DÜNYA’NIN DÜŞMANIDIR!

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Amerika için önemli olan kendi çıkarlarıdır.
Bunun için savaş çıkarmaktan asla çekinmezler. Başka ülkelerde ölen çocuklar onların umurunda değildir.
Akan kan, ABD`ye rant olarak dönecekse, ABD`nin dünyadaki çıkarlarına hizmet edecekse, istediği kadar akabilir.
Afrika`da açlıktan ölen insanlar, Arakan`da tecavüze uğrayan Müslümanlar zerre kadar umurlarında değildir.
Irak`ta 2 milyon insanın evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalışları ABD için bir gereklilikse, vicdanları asla kanamaz.
Suriye`de milyonlarca insanın mülteci konumuna gelmesi, çocukları yaşasın diye yollara düşüp, Akdeniz`in azgın sularında can vermesi ABD`yi asla ilgilendirmez.
Güçleri yeterse, ABD`ye kaşının üstünde gözün var diyen her ülkenin ekonomisini batırmaya hazırdırlar.
Bir papaz için, 70 yıllık müttefikleri(!) Türkiye`ye akla hayale gelmedik ihanetler içinde olabilirler. Varsa yoksa, kendi istekleridir. Başka ülkelerin hukuku, anayasal düzeni onları bağlamaz. Ya istediklerini yaparsınız ya da canınıza okurlar.
Amerika ve İsrail, kendilerinin dışında dünyanın geri kalanını potansiyel tehdit olarak görür. Aslında her ikisi dünyanın geri kalanı için en büyük tehdittir. Bunu hiçbir ülkenin bilmediğini ve günü fırsatı geldiğinde kendilerinden hesap sormayacaklarını düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar.
ABD ve İsrail`de zulüm üreten siyasetçilerin yakın bir gelecekte, savaş suçlusu, insanlık suçlusu, çocuk katili olarak yargılanacakları günler çok uzakta değildir.
Türkiye`yi kaybetmesi ABD`ye hiçbir şey kazandırmayacağı gibi çok şey kaybettirecek. Türkiye, bugün ABD ile köprüleri atmak istemiyor. Türkiye`nin arzusu, artık kendi ayakları üzerinde kalabilmek. ABD`nin güdümünde kalamayacak kadar büyüyen Türkiye, masada önüne konulan kartlara razı olmak istemiyor. Kartları dağıtanlardan biri olmak istiyor. Bu en doğal hak karşısında, ABD, Türkiye`yi hizaya getirmeye, diz çöktürmeye çalışıyor. Ama bu işin geri dönüşü yok farkında değil. Tehditlerle, yaptırımlarla, Türkiye`yi eski ABD-Türkiye ilişkilerine döndürmek mümkün değil. ABD`nın yaptırımlar adına atacağı her adım, Türkiye`yi biraz daha bileyecektir.
Türkiye-ABD ilişkilerinde, Türkiye`nin lehine kaç gelişme yaşanmıştır? Belki de hiç.
Bir zamanlar Marshal Yardımı adı altında, gönderilen savaş artığı süt tozlarını ve peksimetleri saymaz isek, ne var ABD`nin Türkiye`ye verdiği. Yine savaş artığı kimi tanklar ve silahlar ise, Rusya`ya karşı ön siper olma karşılığında verilmiştir. Yani biz kendimizi koruyalım diye değil, biz Rusya`nın Avrupa`ya geçişini engelleyelim diye.
Sonuçta, AB`deki üst akıl, Amerikalıların aklı değildir.
Siyonistlerin aklı son yüzyılda ABD`deyi teslim almıştır. İsrail`in güvenliği ABD`nin güvenliğinden daha önemlidir ve atılan tüm adımlarda bunun etkisi vardır. Bir gün, ABD`de bir askeri darbe yaşanırsa, bu darbe kesinlikle, siyonizmin ABD`yi esir alma tehlikesine karşı yapılacaktır. Çünkü, uzunca bir süredir ABD`deki üst aklın da karışık olduğunu ve hepsinin aynı şeyleri düşünmediğini biliyoruz.
Son bir söz de muhalefete söylemek isterim.
Muhalefet, Türkiye`nin açmazlarla karşı karşıya kaldığı kriz dönemlerinde, durumu kurtaracak açıklamalarla yetinemez. CHP, 15 Temmuz Darbe Girişimi`nde yaptığı durumu kurtarma açıklamalarının bir benzerini de son döviz krizinde gerçekleştirdi. İki saatlik konuşmanın içine bir cümle ABD`yi eleştirerek, muhalefet görevini yerine getirmiş olmaz. Bu ülkenin batıp batmaması eğer Kılıçdaroğlu`nun umurundaysa bilsin ki, geminin içinde kendisi de olacaktır. Ve gemi batarken, köpekbalıkları, Kılıçdaroğlu`na muhalefet lideri olduğu için ayrıcalıklı davranmayacaktır.