ABD-AVRUPA KAVGASI

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Suriye ilk kez PYD`ye karşı açık tavır koydu. PYD/PKK`nın ABD askerleri ile birlikte Suriyeli sivilleri katlettiğini açıkladı. Oysa daha birkaç ay önce Türk Ordusu Münbiç`e girmesin diye rejim güçlerini Münbiç`e davet eden de PYD değil miydi? Suriye de PYD`nin bu çağrısına yeşil ışık yakmıştı.

Şimdi ne oldu da Suriye, altı yıldır sivilleri öldüren PYD`yi hedefine aldı.

Açıkçası Suriye`nin PYD`ye karşı böyle bir tavır alması ve bunu sürdürmesi, Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi adına önemli bir adım sayılabilir. Rusya`nın ve Suriye Rejim yönetiminin PYD`ye karşı öteden bu yana, görmezden gelme, gizli gizli baş okşama politikaları Türkiye`yi rahatsız ediyordu. Rusya bir yandan PYD`nin Moskova`ya ofis açmasına izin verirken, öte yandan Türkiye ile işbirliğini sürdürüyordu. Suriye ile ilgili farklı zamanlarda yapılan zirve toplantılarına, Rusya`nın da desteğiyle PYD`nin katılma pozisyonları hep, Türk tarafının son dakika restleriyle engellendi. Rusya, Türkiye ve PYD arasında tercih yapma durumunda kaldığında elbette ki Türkiye`nin gönlünü aldı. Almak zorundaydı da. Suriye`de kullanışlı üç-beş çapulcudan oluşan PYD/PKK`ya karşı, Türkiye`yi incitmek şu zor zamanlarda Rusya`nın işine gelmezdi.

Türkiye bölgede tek başına büyük bir mücadele veriyor.

Rusya ve İran`ın “gel-git” li destekleri Türkiye için çok anlam ifade etmiyor. Türkiye aslında Avrupa ile entefrasyon ABD ile de onurlu bir iş birliği istiyor. Ancak hem Avrupa`nın hem de ABD`nin bölgedeki çıkarları ve yapay İslamafobik yaklaşımları ilişkinin level atlamasına engel oluyor. Amerika sadece Türkiye`ye değil, İngiltere dahil tüm AB ülkelerine de ayar çekme alışkanlığını sürdürererek, “Patron Benim” demeye devam ediyor. Ancak, ABD`nin, özellikle de Trump sonrası ABD`nin bu tezleri kabul görmüyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “Avrupa Kıtası`nda yükselen ABD egemenliğine karşı güçlü bir Fransa ve Avrupa`nın mücadelesini vermeliyiz” diyor. Bu isyanı, Kıta Avrupası`nın en güçlü devleti Fransa Cumhurbaşkanı`nın dillendirmesi son derece anlamlıdır. Aynı zamanda Türkiye-AB ilişkileri açısından da bir çelişkidir.

Son dönemde Fransa`nın başına gelenleri düşünürsek, Macron`un bu çıkışının ardında onlarca soru işareti bulabiliriz. Charli Hebdo saldırısından başlayarak, son beş yılda başı beladan kurtulmayan Fransa`nın, en son Sarı Yelek isyanında yabancı parmağı olduğu iddialarını da yok sayamayız. Şunu söylemek mümkün; Nüfusunun yüzde 18`i Müslüman olan ve Orta Doğu politikalarında ABD`den farklı düşünün Fransa, ABD tarafından provoke ediliyor. Türkiye`yi tam üye olarak saflarına katacak bir Avrupa`nın ABD baskısına karşı elinin güçleneceğini herkes bilir. Orta Doğu`da AB`nin desteğiyle temel sorunlarından kurtulacak bir Türkiye, bölgenin istikrarı ve demokratikleşmesi adına daha etkin hale gelir. Ab ile sıcak ilişkiler sözkonusu olduğunda Türkiye Rusya ve AB ile İslam Dünyası ve AB arasında sorun çözücü güçlü bir denge unsuruna dönüşür. Ki, bu da Avrupa`nın çok işine gelir.
Sonuç olarak, Trump Avrupa ve Orta Doğu`da giderek itibar kaybedecek. Özellikle, şu an ABD ve İsrail`le yatıp kalkan kimi Arap ülkelerinin aklı başına geldiğinde, uzun vadede kaybeden Amerika olacak.

Bu arada Akdeniz`deki enerji kavgası giderek büyüyecek gibi görünüyor.

Bu konuda Türkiye`yi yalnızlaştırmaya çalışıyorlar.

Bu uzun ve başka bir yazının konusu.

Hayırlı Ramazanlar.