2071 VİZYONU VE ERDOĞAN

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Türkiye ilk kez, Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile “vizyon” lar dönemine girdi.

2023 Vizyonu Cumhuriyet`in ilanı olan 1923 yılının 100. Yıl dönümüydü. Aynı zamanda diz çöktürülmüş Osmanlı`ya dayatılan işgal planı Lozan`ın da bir asrı geride bırakışının tarihiydi. Türkiye bir yandan, Cumhuriyet`in 100. Yılında, geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkeler liginden gelişmiş ülkeler safına çıkmayı, diğer yandan, Lozan`ın kaybettirdiklerini yeniden kazanmayı hedefliyor.

2053 vizyonu, İstanbul`un fethinin 600. Yıl dönümüne denk geliyor.

2053, Fatih Sultan Mehmet`in, İstanbul`u alırken, Edirne`de döktürdüğü “Balyemez” toplarının da yeni versiyonlarıyla sahneye çıkacağı bir “Vizyon” dur. Bizans surlarını köpük gibi delen Balyemez topları döneminin en güçlü silahlarıdır. Türkiye, 2053`de yüzde yüz yerli savunma sistemini kurarak, dünya lideri olduğunu iddia eden ülkelerin caydırıcı sistemlerine sahip olacaktır. 2053`teki hedeflerden biri de, eğer hala ayakta kalırsa, Birleşmiş Milletler`de Müslüman bir ülke olarak, veto hakkına sahip bulunmaktır. Böylece, Cumhurbaşkanımız`ın “Dünya 5`ten büyüktür” sözü, anlamını bulacak, 1.8 milyar Müslüman, Türkiye kanalıyla, adaletsiz bir dünya yönetimine “dur” diyecektir.

2071 Vizyonu nedir?

2071`de dünya nerde, Türkiye nerde olacaktır?

2071, Sultan Alparslan`ın, Romen Diyojen`i yenerek, Anadolu kapılarını Türklüğe ve İslamlığa açışının 1000. Yılıdır. Gerçek anlamda Türklüğün ve Müslümanlığın “milenyumu” dur.

Peki bu üç vizyon, nasıl ve kimlerin omuzlarında yükselecek?

Şu an Türk siyasetinde etkin olan aktörler, büyük bir ihtimalle 2023`ten sonra sahnede olmayacak.

Şu an sahnede olan, yazar-çizer-aydın-düşünür-sanatçılar da 2053`te salonda olsalar da sahneyi başkalarına bırakmış bulunacaklar.

2073`te ise biz ve çocuklarımız değil, torunlarımız ve onların çocukları bu ülkenin başında olacak. Öyleyse, Cumhurbaşkanımızın 2071 vizyonunu dillendirmesinin amacı nedir? 2053 Türkiye`sini kendine niye dert ediyor?

Yüzyıl insan ömründe uzun bir zaman dilimi olsa da, ülkelerin tarihinde o kadar da abartılacak bir süre değil. İşte Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana nerdeyse yüz yıl geçmiş. Şimdi ne cumhuriyeti kuranların ne de o dönemleri görüp yaşayanların hiçbiri hayatta değil. Onların torunları olarak ülkeyi bizler yönetiyoruz. Yüzyıl sonra da bu ülkede birileri yaşayacak ve birileri de bu toprakları yönetecek. Ama nasıl ve ne şartlarda? Önemli olan bu. İşte Cumhurbaşkanımız Erdoğan, bunu kendine dert edinmiş. Çocuklarımızın ve torunlarımızın, dünyada yönetilen bir ülkenin değil, dünyayı yöneten bir ülkenin vatandaşları olmasını önemsiyor. Bunu sadece kendi ülkesinin, kendi insanlarının refahı ve huzuru için değil, başta Müslüman ülkeler olmak üzere, dünyadaki tüm mazlumlar adına istiyor. “Vicdan ve merhamet” kavramlarının, hüküm süreceği bir dünya arzuluyor ve o dünyanın oluşması adına, herkesin bir tuğla taşımasını istiyor.

Özellikle 2071 vizyonu, Cumhurbaşkanımız için sadece Türkiye değil, bir dünya vizyonudur. Erdoğan, 2071`de “dünyanın beşten büyük olduğu” tezinin kabul görmesini istiyor. “Gücü gücü yetene” bir dünya düzeninden, adil, hakça bir paylaşım düzenine geçilmesini umut ediyor. Müslümanların ötekileştirilmesine izin vermeyecek, siyasal ve ekonomik güce erişmiş bir Türkiye hayal ediyor. Büyük düşünüyor. Büyük düşünmek zorunda olduğunun farkında. Dünyayı gelecekte de bir Hıristiyan Kulübü`nün yönetecek olmasına gönlü el vermiyor. İşte biz 2071 Vizyonunu düşünen bir devlet adamına destek veriyoruz. “Benden sonra tufan” demeyen, bu ülkenin çocuklarının, torunlarının geleceğini kendine dert edinen bir siyasetçiye destek veriyoruz. Sadece bir sonraki seçimleri düşünen, oturduğu koltuğu korumanın peşinde siyasetçiler Türkiye`ye “vizyon” çizemez.