Uluslararası yetkililer Yüksek Mahkemeler Zirvesi devam ediyor

Röportaj soru ve cevapları

( İSTANBUL )- Jeffrey Apperson ve Nihal Jayawickrama İstanbul Bildirgesi’nde bulunan maddeleri değerlendirdi İSTANBUL
Yargı Sistemi Toplantı Uluslararası Hükümet Bağımsızlık 


- Yargıtay Başkanlığı ev sahipliğinde gerçekleşen Uluslararası Yüksek Mahkemeler Zirvesi’nde konuşan Devlet Mahkemeleri Ulusal Merkezi Başkan Yardımcısı Jeffrey Apperson ve Yargıda Dürüstlük Ağı Koordinatörü olan Nihal Jayawickrama, İstanbul Bildirgesi ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Apperson bildirgenin evrenselliği üzerinde dururken, Jayawickrama ise şeffaflığın tanımının ilk kez yapılmasının önemli olduğundan bahsetti. . Zirvede İstanbul Bildirgesi ile ilgili gazetecilere değerlendirmelerde bulunan Jeffrey Apperson, “Ben Amerika Birleşik Devletleri’nde Federal Yargı mensubu olarak 35 yıl çalıştım. Aynı zamanda Eyalet Yargısı içerisinde de 8 senedir çalışıyorum. Burada bahsetmiş olduğunuz ilkelerin özellikle de 13 ve 14’ncü ilkeler olmak üzere yani hakimlerin görevden alınması, haklarında disiplin tedbirlerinin uygulanması veya atanması ile ilgili olarak her bir ülkenin bu ilkelerden öğreneceği şeyler olduğuna inanıyorum ve bu ilkelerin bizim için kılavuz ilkeler, yönlendirici ilkeler olduğuna inanıyorum. Benim görüşüme göre özellikle de hakimlerin seçilmesi sürecinin mümkün olduğunca siyasi süreçlerden uzak tutulması gerekiyor. Özellikle de atanması ile ilgili olarak her ülkenin öğreneceği şeyler olduğunu düşünüyorum. Bizler de Amerika Birleşik Devletleri olarak bunları evet evimize götürebiliriz bu ilkeleri dedim çünkü biz ABD olarak diğer ülkelere model anayasası olan bir ülkeyiz. Özellikle de Latin Amerika ülkelerine model oluyor. Ancak buradaki ilkeler gerçekten evrensel ilkeler ve her bir ülkenin her zaman kendisine bir hedef olarak belirlemesi gereken belirli gerçekleri temsil eden ilkeler. Amerika Birleşik Devletleri her zaman açık fikirli bir ülke olmuştur ve bizim tabi ki dünya üzerindeki bütün ülkelerden her zaman öğreneceğimiz başarılı uygulamalar olacaktır. Dolayısıyla umuyorum ki bundan sonra her ülke yargısını siyasi süreçten ayrı tutacaktır ki, böylece halka eşit fırsatlar sağlayacak şekilde tarafsız bir şekilde adalete erişim imkanı verebilelim” dedi.
Türk yargı sistemi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Apperson, “Türkiye’nin elektronik kayıt sistemi ile ilgili olarak bildiğim kadarıyla çok iyi bir sistemi var mahkeme yönetimi ile ilgili olarak 2009’dan bu yana zaten çalışıyor. Ben de zaten Amerika Birleşik Devletleri’nde bu konuyla ilgili reform sürecinde çalışmalarda bulundum daha şeffaflaştırılmasına yönelik olarak. 10-15 sene süren bir süreç oldu. Türkiye’de tabi ki belirli hedefler belirlendi reform gerçekleştirilmek üzere. Bu tür reformlara geçişler biraz zaman alır. Umuyoruz ki siyasetçiler bundan sonra bu hedeflerin yerine getirilmesinde öncü rol alırlar, çalışmalara devam ederler. Bu reformlar hükümetler için değil insanlar için. Benim adanmışlığım burada yapılan çalışmaların adanmışlığı aslında bu yapılan reformlar halk için, insanlar için yapılan reformlar. Dolayısıyla aslında insanların adalete erişimini aynı zamanda eşitliğini ülke liderlerinin ne kadar çok önemsediğinin bir göstergesi” şeklinde konuştu.
BM tarafından desteklenen Yargıda Dürüstlük Ağı Koordinatörü olan Nihal Jayawickrama da toplantı ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak, “Şimdiye kadar şeffaflığın tanımı hiç yapılmamıştı. Başka uluslararası belgelerde bağımsızlıkla ilgili tanımlamalar görüyorsunuz, yolsuzlukla mücadele ile ilgili tanımlamalar görüyorsunuz ancak Türkiye Cumhuriyeti Yargıtayı bu projeyi gerçekleştirip bununla ilgili çalışmalar yapana kadar şeffaflık ile ilgili detaylı yapılan bir çalışma yoktu. Dolayısıyla böylelikle şeffaflığın tanımı yapılmış oldu ve birçok insan aslında bunu görünce çok heyecanlandı çünkü şeffaflığın ne kadar geniş kapsamlı bir mefhum olduğunu anladılar. İstanbul Bildirgesi’nde 15 tane ilke var ve adaletin idaresi çok büyük ölçüde gelişecek eğer bu ilkeler uygulanabilirse. Dünyanın her yerinde bunun uygulanabilmesini ve uluslararası bir belge haline gelmesini umut ediyoruz” şeklinde konuştu.

11 Ekim 2018 Perşembe günü yayınlandı