Cizreli asker Menderes’in son günlerini anlattı

Cizreli Halil Yavuz’ın görüntüsü
Gard İdam Cezası Helal Ölüm Cezası Göreme 

-Halil Yavuzun elinde taşıdığı resim
-Mahkeme gününe ait resim
-Halil Yavuz’un konuşması

( ŞIRNAK )- Halil Yavuz: “Öleceğini bilmesine rağmen duruşundan taviz vermedi” ŞIRNAK

- İmralı Adası’nda idam edilen eski Başbakan Adnan Menderes’in son anlarına tanıklık eden ve o dönemde asker olan Cizreli Halil Yavuz, “Menderes öleceğini bilmesine rağmen duruşundan hiçbir şekilde taviz vermedi” dedi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), 27 Mayıs 1960’ta ülke yönetimini ele geçirmesiyle birlikte iktidardan indirilerek, Yassı Ada’da hapsedilen eski Başbakan Adnan Menderes, Yüksek Divan’da Anayasayı ihlal ve çeşitli suçlardan dolayı yapılan yargılama sonunda ölüm cezasına çarptırıldı. 17 Eylül 1961’de İmralı Adası’nda idam edilen Menderes’in son günlerine tanıklık ede ve o dönemde asker olan Cizreli Halil Yavuz (78), o günleri anlattı. Menderes’i, mahkemeye getirip götüren askerlerden biri olduğunu anlatan Yavuz, “Menderes ölüme giderken kendisini mahkemeye getirip götüren merasim bölüğündeki bütün askerlerle tek tek helalleşip öyle gitti. Menderes idam cezası için İmralı Adası’na gidecek vapura binmeden önce bizimle helalleşirken, duygusal anlar yaşadı. Tabi biz de aynı şekilde duygulandık çünkü çok büyük bir insandı kendisi. Adnan Menderes'e idam cezası verildiğinde bile kimseye kötü laf söylemedi, tam tersine bizden bile helallik istedi. O çok iyi bir adamdı ancak idam ettiler. Mahkeme günü 68 tane bakan vardı, yanında Celal Bayar vardı ve diğer arkadaşları bulunuyordu. Bizimle birlikte iki subay vardı onlarla birlikte Menderes'i mahkemeye getirip götürüyorduk. İdam cezası verildiğinde Adnan Menderes çok üzüldü ve onunla birlikte biz de çok üzüldük. Bizim partiden değildi ancak ona rağmen üzüldük, o Demokrat Parti’dendi biz ise Halk Partisi’ndendik” dedi.
“Duruşundan taviz vermedi” Mahkemenin Adnan Menderes’i idam cezasına çarptırdığı zaman Tarık adındaki bir albayın kendisine, “Seni doktor kontrolüne götürüp, öyle gideceğiz” dediğini ifade eden Yavuz, şunları anlattı: “Albayın bu sözleri karşısında Menderes öleceğini bilmesine rağmen duruşundan hiçbir şekilde taviz vermedi ve bir Başbakan gibi albayla konuştu.
Menderes daha sonra albaya dönüp, ‘Madem idam edileceğim bana benimle birlikte mahkemeye gelip giden merasim bölüğündeki askerleri çağır gelsin. O subay ve askerleri buraya çağırın onlarla helalleşeceğim ondan sonra beni nereye götürürseniz götürün’ dedi.
Sonra albay bizi çağırdı, Adnan Menderes'te ordaydı. Bizimle tek tek helalleştikten dönüp, ‘Hakkınızı helal edin benimle çok yoruldunuz ve çok eziyet gördünüz onun için sizden helallik almadan buradan ayrılmak istemiyorum’ dedi.
Adnan Menderes'i aylarca Yassı Ada’dan mahkemeye götürüp getirdik. Onu mahkemeye götürüp getirirken kendisi ile hiç konuşmadık. Kendisi çok düşünceliydi ve sürekli rüzgardan dolayı savrulan saçları elleri ile düzeltip yürüyordu. Menderes'i İmralı Adası’na götürecek vapura bindirdik ve bize el salladıktan bir daha kendisini göremedik. Ertesi gün de idam edildiğini duyduk.”
17 Eylül 2018 Pazartesi günü yayınlandı