Psikolog Soğancı Açıklaması 'Duygusal Açlık Obeziteyi Tetikliyor'

Uzman Klinik Psikolog Dila Soğancı, duygusal açlığın obeziteyi tetiklediğini söyledi.

Psikolog Soğancı Açıklaması 'Duygusal Açlık Obeziteyi Tetikliyor'
Uzmanlar, yenilen yemeklerin farkına varılamamasını ve kişilerin kendilerini sürekli bir şeyler yerken bulmalarının duygusal açlığa bağlı olabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Günümüzde yeme davranışlarında ve kilo vermek için yapılan girişimlerde duygusal yeme (emosyonel yeme) davranışının önemi artıyor. Stres, kaygı, üzüntü, öfke durumlarında aşırı yemek yeme davranışında görülen artış duygusal yeme olarak adlandırılıyor. Kişi çoğu zaman fiziksel açlıktan ziyade duygusal açlığından dolayı yeme davranışında bulunabildiği uzmanlar tarafından belirtiliyor. Medicana Samsun Hastanesinden Uzman Klinik Psikolog Dila Soğancı yeme davranışının psikolojik boyutu konusunda önemli bilgiler verdi.

“Duygusal açlık obeziteyi tetikliyor”

Dünya’da en büyük sağlık sorunlarının başında aşırı kilo hatta ileri seviyesi olan obezitenin geldiğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Dila Soğancı, “Aşırı kilonun ya da obezitenin en büyük nedenlerinin başında duygusal açlığın neden olduğu yeme bozukluğu davranışları olduğu görülmektedir. Kişinin ruhunda farkında olduğu ya da olmadığı eksiklikler doldurulmadıkça fiziksel açlığın giderilmesi imkânsızlaşıyor. Duygusal yeme davranışı sergileyen kişi, yaşadığı olumsuz duygudan kaynaklı yemek yeme davranışıyla hazza ulaşıyor ve sonrasında pişmanlık ve suçluluk hissediyor. Bu histen kurtulmak için kişi bu sefer yeniden yemek yeme davranışını sergiliyor. Bu şekilde, olumsuz duygu ve yemek yeme arasında beyinde bir bağlantı kuruluyor ve kişi her olumsuz duygu yaşadığında beyin yemek ye, olumsuz duygun azalsın mesajı veriyor. Kaygı, sıkıntı, yalnızlık, üzüntü, öfke, yorgunluk ya da umutsuzluk gibi duyguların sonucunda görülen yeme davranışlarının sebebi fizyolojik açlık değil, duygusal bir boşluğun yerini doldurma davranışı olarak karşımıza çıkıyor. Duygusal yeme davranışının temeline bakıldığında, kişinin başa çıkma stratejilerinin yanlışlığını gösterir. Ne yediğimiz, ne zaman yediğimiz ve ne sıklıkla yediğimiz psikolojik ihtiyaçlarımızla ilişkilidir. Duygusal açlık belirtileri, fiziksel açlık belirtileriyle aynı değildir. Duygusal açlıkta kişinin karnında kazınma, kan şekerinde düşme hissi yaşamaz, ne kadar yerse yesin doygunluğa ulaşamazlar, daha çok kalorili besinler tercih ederler, açlık hissettikleri zaman bu hissi bekletemezler o an yemek yerler, aperatif yiyecekler açlıklarını geçirmez” dedi.

Yapılması gerekenler hakkında da açıklamalarda bulunan Soğancı, “Yapılan bir araştırmaya göre, yeme davranışlarında görülen bozukluğun sebebi olarak sosyokültürel baskıların öneminin olduğunu belirtmektedir. Sosyokültürel baskıdan en çok etkilenen cinsiyet olan kadın, genellikle fiziksel görünümüne odaklanılması aşırı zayıflığın ideal görünüm olarak sunulması, toplumsal başarıda fiziksel görünümün önemli olduğuna yapılan vurgu, birçok yanlış yönlendirme sonucunda kişiler kilo verme girişiminde bulunuyor. Bu gibi toplumsal yargılar kişilerde, yetersizlik hissi, kendi bedeninden rahatsızlık duyma, düşük benlik saygısı, kaygı, depresyon gibi durumlar ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda da kişi duygusal yeme bozukluklarının görülme sıklığı artıyor. Diyete başlamış veya düzensiz yeme davranışını değiştirmeyi düşünen kişilerin kendilerini aldatmak yerine dürüst olmaları gerekmektedir. Direnç gösterebilmeyi ve olumsuz duygulara karşı yemek yemeye yönelmemeleri öğrenmeleri gerekiyor. Bunları yapabilmenin ilk adımı olarak düşünce yapısını değiştirmektir. Kendini telkin ederek, bir kereden bir şey olmaz, bugün bunu yemeyi hak ettim gibi çabalarımızı engelleyici düşünce yapılarına karşı ikna edici yanıtlar bularak duygusal yeme davranışını kontrol altına alabilirsiniz. Yemek saatinin gelmesini bekleyebilirim gibi kontrollü düşünce, kişiyi hem motive eder hem de bedenini ve duygularını kontrol ettiğini fark ederek başka şeylerle uğraşmaya yönelebiliyor. Yaşamımızda pek çok durum yemek yeme düşüncesini tetikleyebiliyor. Bununla başa çıkabilmek için verimli psikoteröpatik teknikler bulunmaktadır. Eğer kilo vermek istiyor ve diyete uyum sağlayamıyorsanız özdenetim tekniğiyle ve ruhunuz acıktığında ona verdiğiniz motive edici, gerçekçi cevaplarla hedeflerinize ulaşmak mümkündür" diye konuştu.

Kaynak: İHA