'Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye Yaptırımı Müzakereleri Dondurmaktan Öteye Geçemez'

Avrupa Birliği Eski Bakanı ve İstanbul Aydın Üniversitesi Batı Araştırmaları Merkezi Başkanı Egemen Bağış, Avrupa Birliği’nin (AB) Doğu Akdeniz’deki sondaj krizinden sonra gündeme gelen ‘yaptırım’ iddialarını değerlendirdi. Bağış AB’nin Türkiye’ye güçlü bir yaptırımda bulunamayacağını belirtti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) ekonomik münhasır bölgesinde yer alan doğalgaz sahalarında sondaj çalışmalarına başlayan Türk gemileri bölgede arama-tarama faaliyetlerinde bulunan ülkelerin tepkisini çekmişti.

En yüksek sesli tepki Yunanistan’dan gelirken, Avrupa Birliği de (AB) Türkiye ile yürütülen Gümrük Birliği görüşmelerinin askıya alınabileceğini duyurmuştu.

Avrupa Birliği Eski Bakanı ve İstanbul Aydın Üniversitesi Batı Araştırmaları Merkezi Başkanı Egemen Bağış, Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri, AB’nin yaptırım tehdidini ve Türkiye’nin yaptırımlar karşısındaki direncini değerlendirdi.

“AB’nin Türkiye’ye yaptırımı diplomatik bir hata olur”

BREXIT süreciyle AB dengelerinin sorgulandığını ifade eden Egemen Bağış, “İki Dünya Savaşından çıkan Avrupa Ülkelerinin huzur ortamını ortak ticaret ile aşacağını öngörüp kurulan AB, geçirdiği aşamalar ve reformlarla günümüzde ortak para kullanan ve kıt’anın çoğuna yayılan siyasi bir güç de olmuştur. Bunun neticesinde üyelerinin yaşadığı siyasi, diplomatik ve güvenlik sorunlarında bazı yaptırımlarda bulunmaya teşebbüs edebiliyor. Lakin hala bir dönüşüm sürecinde olan ve BREXIT sonrası bazı üyelerince varlığı bile sorgulanan AB’nin Türkiye kadar güçlü bir ülkeye yaptırımlarda bulunmaya çabalaması diplomatik bir hata olur. İlişkilerimize olumlu bir hava yansıtmayacağı aşikâr olan bu kararı alsalar da almasalar da Türkiye Cumhuriyeti dik duruşundan ve milli çıkarlarından vazgeçmeyecektir” şeklinde konuştu.

“KKTC’nin egemenlik haklarını yok sayan anlayış kabul edilemez”

AB’nin KKTC’nin varlığını ve egemenliğini tanımamasını ‘kabul edilemez’ olarak değerlendiren Bağış, “Bu hususta şunu da kamuoyumuz bilmeli ki 18 Haziran’da Avrupa Birliği Genel İşler Konseyi’nin (GİK) Rum yönetiminin etkisinde kalarak aldığı kararlarını Dışişleri Bakanlığımız reddettiğini net bir biçimde beyan etmiştir. Avrupa Birliği Doğu Akdeniz’de en uzun sahil şeridine sahip olan Türkiye’yi ve tam ortasında bulunan Kıbrıs Adasının kuzey şeridine hâkim KKTC’yi yok sayarak egemenlik haklarına müdahale edemez. Maalesef AB gibi bir projeyi üye adayı bir ülkeye müzakereler sürerken kendinden iteleyen haksız kararlarla kendi meşruiyetini sorgulatır hale gelmektedir. Türkiye diplomatik süreçlerle elde ettiği Gümrük Birliği hakkından tabii ki de kolayca vazgeçmez ama böyle bir karar da her yıl ihracatını ve siyasi etki alanını genişleten ülkemiz için de dünyanın sonu olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

“En fazla müzakereler askıya alınır”

Yunanistan ve Rum tarafının önermesiyle ‘yaptırım’ tehditleri savuran AB’nin Türkiye’ye karşı atabileceği adımları yorumlayan Egemen Bağış, “Türkiye’ye yapabilecekleri en büyük yaptırımlar müzakereleri askıya almak, üyelik sürecini dondurmak ya da AB projeleri finansmanlarını dondurmak gibi tezahür edebilir. Zaten bugün gelinen noktada AB’nin müzakereleri canlandırma gibi bir çabası yoktur. Fasıllarla ilgili bir açma ya da kapama yapmayacaklarını ilan etmiş bulunmaktadırlar. Daha ötesi bir yaptırım kendisi hala süper güç olmayı başaramayan AB’nin yapabileceği şeyler değil. Hele ki askeri yaptırımlar kendine ait güçlü bir ordusu olmayan bu birliğin harcı hiç değil. Kamuoyumuzu endişeye düşürecek bir algı oluşmamalı. Hele ki ülkemiz gibi kendi silah sanayi ve teknolojisi geliştiren, NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip bir Türkiye bu gerilimin muhatabıyken kamuoyunu yanıltacak yorumlara itibar etmemek gerekir” sözlerini kullandı.

“Zaman Türkiye’yi haklı çıkaracak”

Türkiye’nin kendi çıkarları doğrultusunda karar alma kudretinde olduğunun altını çizen Bağış, “Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti ne bir çadır devletidir ne de Avrupa’nın göbeğinde kurulan jeopolitik yükümlülükleri olmayan kendi yağıyla kavrulan küçük bir devlettir. 80 milyon nüfusu olan, gayrisafi milli hasılası itibariyle dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında, NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip bir ülkeyiz. Cumhurbaşkanımız önderliğinde ulusal çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa onu yapabilecek kudrete sahibiz. Jeopolitik önemi olan, birçok coğrafyanın kesişim kümesinde olan ve Ortadoğu’da, Karadeniz’de, Balkanlar’da, Doğu Akdeniz’de, Orta Asya’da ve İslam ülkelerinde önemli bir uluslararası aktör olan Türkiye milli çıkarlarını tabi ki gözetecektir. Hele ki bekası mevzu-bahisse hiçbir tehdit ya da yaptırıma boyun eğecek bir ülke değildir. S-400 meselesi ile ilintili olarak F-35 uçaklarının teslim edilmemesi tehdidi bizi geri adım attıramaz. Başkan Trump bile Cumhurbaşkanımız ile teması sonrası yaptığı basın toplantısında haklılığımızın altını çizdi. Kaldı ki tasarım ve üretiminde yer aldığımız bu uçakları bize teslim etmemeleri diplomatik olarak başarısız bir Batı’nın haksız ve hukuksuz adımlara başvuracak çaresizlikte olduğunun ve Türkiye’nin tüm bu süreçlerde yürüttüğü diplomasi ile ne kadar devlet adabına ve soğukkanlılığa sahip olduğunu gösterir. Bu süreçler uluslararası itibarımızın ve gücümüzün dünya nezdinde ilerleyen dönemlerde daha da artmasına katkı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’siz AB ‘güdük’ kalır”

Türkiye’yi kendisine rakip gören bir Avrupa Birliği’nin gelecekte zayıflayacağını söyleyen Egemen Bağış, “Genç bir nüfusu olan, eğitim düzeyi her gün artan, büyüyen ekonomisi ve tüm dünyada diplomatik ilişkilerini artıran Türkiye’yi kendisine ortak değil rakip gören AB kendi geleceğini de güdük bırakacaktır. 50 küsur yılda gelişen ilişkiler kolay kolay kopmayacaktır. Karşılıklı hakkaniyet çerçevesinde ilişkilerimiz yürürse hem AB hem de bizim için her şey daha hakkaniyetli olacaktır. Ama iç siyaset uğruna popülist kararlarla Türkiye’yi ötelerlerse biz S-400 örneğinde olduğu gibi alternatif kanalları değerlendirip uygulayacak güçlü bir ülkeyiz” şeklinde açıklamalarını sonlandırdı.
Kaynak: İHA