45 Saat Sonra Enkazdan Kurtarılan Mert Aydın Yaşadıklarını Anlattı

Kartal’da 21 kişinin hayatını kaybettiği Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesine ilişkin 3 sanık ‘taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 15’er yıla kadar hapis istemiyle hakim karşısına çıktı. Sanıklar savunmalarında suçlamaları kabul etmedi. Mağdurlardan Mert Aydın ise, olay gününü anlatarak, “Bir anda bina çökmeye başladı. Ayağımın altındaki betonun kaydığını hissettim. Ben enkaz altından 45 saat sonra kurtarıldım. Birçok ameliyat geçirdim” diyerek sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.

Kartal’da 6 Şubat 2019 tarihinde 21 kişinin hayatını kaybettiği 17 kişinin yaralandığı Yeşilyurt binasının çökmesine ilişkin binanın projesini oluşturan Suzan Çayır, inşaatın teknik uygulama sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu ve inşaat teknikeri Arzu Baran’ın “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 15’er yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına başlandı.

Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Uğur Mısırlıoğlu cezaevinden getirilirken, tutuksuz sanık Arzu Baran da salonda hazır bulundu. Yaklaşık 2 ay önce tahliye edilen ve hakkında yeniden tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılan Suzan Çayır ise duruşmaya gelmedi. Duruşmaya aralarında 45 saat sonra enkazdan çıkarılan 16 yaşındaki Mert Aydın’ın da bulunduğu 15 mağdur ile taraf avukatları da katıldı.

Sanıklardan Arzu Baran savunmasında, 1991 yılında sanık Suzan Çayır’ın sahibi olduğu mimarlık şirketinde yapı ressamı olarak stajyerlik yaptığını söyleyerek, “1992-1993 yılları arasında yapı ressamı olarak çalıştım. Ben orada mimarlık projesi çiziyordum. Bu bina 1992 de yapılmış ana benim bilgim dahilinde değil. İşe başladığım zaman sanık Suzan Çayır bana sürveyanlık yapabileceğimi söyledi.

Birlikte sürveyanlık derneğine gittik kayıt yaptırdık. Sonra da Büyükşehir belediyesine kayıt yaptırdık. Sanık Suzan Çayır bana, sürveyan olarak imza atabileceğimi, bunun karşılığında bana belli bir ücret vereceğini söyledi” dedi.

“İmza bana ait değildir”

“Sorumluluklarım ve yapmam gerekenlerle ilgili bilgi verilmedi” diyen sanık Baran, “Bu konuyla ilgili herhangi bir eğitim de almadım. Bunlarla ilgili sanık Suzan’ın söylediklerini yerine getirdim. 1992-1993 yolladı arasında ben ve diğer Uğur dışında çalışan olduğunu hatırlamıyorum. Sürveyanlık belgesi aldıktan sonra 3 ya da 4 projeye imza attığımı hatırlıyorum. Hatırlamadığım bir projeye benim yerime imza atıldığını gördüm. Hatta bir projede benim yerime imza atıldığını gördüm ve Kartal Belediyesine gidip imza attığım belgelerin dökümünü istedim ve 10dan fazla projede imzam olduğunu gördüm. Suça konu Yeşilyurt isimli binaya ait projedeki yapı ruhsatındaki imza bana ait değildir” dedi.

Mahkeme başkanının sanığa, ‘İmzayı kim atmış olabilir senin yerine?’ diye sorması üzerine sanık, “O tarihte ofis çalışanlarından formları kim dolduruyorsa imzayı o atmış olabilir” diye cevap verdi.

“Bütün sorumluluğun üzerime yıkılmasını kabul etmiyorum”

Sanık Baran savunmasının devamında, “O zaman ben 17 yaşındaydım. Bu konuda tecrübe ve bilgi yoktur. İmza bana ait değil ama ait olsa bile bütün sorumluluğun üzerime yıkılmasını kabul etmiyorum. 9 buçuk ay çalıştığım halde 36 gün sigortalı gösterildim. Sürveyanlık görev ve sorumluluklarının ne olduğunu ifadem alındıktan sonda araştırıp öğrendim. İddianamede sanki ben teknik sorumluymuşum gibi bütün sorumluluk benim üzerime yıkıldı. Bu olayda benim herhangi bir sorumluluğum kusurum bulunmamaktadır. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.

"Ofisin tek yetkilisi Suzan Çayır’dı"

İnşaatın teknik uygulama sorumlusu tutuklu sanık Uğur Mısırlıoğlu savunmasında, “Öncelikle böyle üzücü bir olaydan dolayı burada olmaktan üzüntü duyuyorum. Ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. 4 buçuk aydır tutuklu bulunmamın sebebi, müteahhit Hasan Yeşilyurt’un ölmüş olması ve sorumlu tutulamayacağından dolayıdır. Bana verilen her türlü talimat ve görevi mesleğe yeni başladığım için elimden geldiğince yaptım. Özetle ofisin tek yetkilisi Suzan Çayır’dı. Yeşilyurt apartmanın yapımı boyunca gerekli denetim ve yükümlülüklerimizi yerine getirdik” diyerek suçlamaları kabul etmediğini söyledi.



“Ayağımın altındaki betonun kaydığını hissettim”

Sanık savunmalarının ardından mağdur beyanlarına geçildi. 16 yaşındaki mağdur Mert Aydın, “Ben dershaneye gidiyordum o gün hasta olduğum için gidemedim. 15.30’da uyandım. Kendimi halsiz hissettiğim için ilaç içecektim. Mutfağa geçip yemek yedim. 15.50 sıralarında bir anda bina çökmeye başladı.

Ayağımın altındaki betonun kaydığını hissettim. Ben enkaz altından 45 saat sonra kurtarıldım. Birçok ameliyat geçirdim. Ameliyat yaralarımın iyileşmesini bekliyorum. Halen tedavim devam ediyor” diyerek sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.



Duruşmaya mağdur beyanlarıyla devam ediliyor.

İddianameden

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Kartal’da 6 Şubat 2019 tarihinde Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesi sonucu 21 kişinin hayatını kaybettiği, 17 kişinin yaralandığı anlatıldı.

Binanın bodrum katında kolon kesilmesiyle ilgili herhangi bir bulguya rastlanmadığının belirtildiği iddianamede, doğalgaz tesisatında oluşan ve patlamaya neden olabilecek herhangi bir bulguya rastlanılmadığı vurgulandı. Bodrum katta kapı açılması ve taşıyıcı duvarın kesilmesi iddiası üzerine yapılan incelemede, projede bodrum kat girişi olarak belirlenen kapının başka bir yerden açılmasının binanın dayanımıyla ilgisinin olmadığı, kapı açmak için kesildiği iddia edilen duvarın binanın taşıyıcı sistemiyle ilgili olmadığının tespit edildiği belirtildi.

İddianamede, çöken binanın inşaatında kullanılan betonun gerekli basınç dayanımında olmadığı, beton kalitesinin TSE standartlarında belirtilen kriterlere uygun olmadığı anlatıldı. Proje statik hesapları yapılırken dikkate alınan beton sınıfının uygulamada gerçekleştirilememesi nedeniyle proje güvenlik düzeyinin öngörülenin altına düşmesinin binanın yıkılmasında ana etken olduğu kaydedildi.

Çöken binanın inşaatında kullanılan betonun yıkanmamış ve elenmemiş deniz kumundan yapıldığı, beton imalatında kullanılan kumun içerisinde büyük ebatlı çok miktarda midye kabuklarının bulunduğu vurgulandı.

Binanın inşaatının projeye aykırı olarak yapıldığının belirtildiği iddianamede, onaylı projedeki bina ölçülerine uyulmadığı ve binanın eninin 1.10 metre, boyunun 2.55 metre daha büyütüldüğü, binanın her katının 41 metrekare büyütüldüğü, bu durumun kolon ve kiriş açıklıklarının artmasına ve taşıyıcı sisteme daha büyük bir yük gelmesine sebep olduğu anlatıldı. Projede ’bodrum, zemin ve 5 normal kat’ olmak üzere toplam 7 kat olarak hesaplanan bina taşıyıcı sistemine 2 katın kaçak olarak yapıldığı ve toplam 9 katın yükünün taşıtıldığı belirtildi.

Binanın teknik uygulama sorumlusu mimar Uğur Mısırlıoğlu ve proje mimarı Suzan Çayır’ın asli, binanın yapımı sırasında sürveyan olarak görev yapan Arzu Baran’ın tali kusurlu olduğu belirtilirken, binanın statik hesabını yapan, inşası aşamasında sorumluluğu olmayan Osman Mısırlıoğlu’nun kusurlu olmadığı kaydedildi. İddianamede, binanın projesini oluşturan Suzan Çayır, inşaatın teknik uygulama sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu ve inşaat teknikeri Arzu Keleş Baran’ın “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 2’şer yıldan 15’er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Kaynak: İHA