Mahalli İdareler Ve Revizyon İhtiyacı Sempozyumu

Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Üyesi Hayri Baraçlı: 'Yerel yönetimde bir çok projeye imza atarken, mutlu insan, temiz çevre, üretken toplum ve güzel gelecek kavramlarının da yerel yönetim stratejilerinin içine konması gerekir. Onun için yerel yönetim modellerinde teknolojiyi ön planda tutarken, akıllı şehircilik kavramı içinde de vatandaşın veriye ve bilgiye hızla ulaşabildiği bir yerel yönetimi ortaya koymamız gerekiyor' Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürü Turan Konak: 'Bugün artık nüfusumuzun önemli bir kısmı belediye sınırları içinde yaşamaktadır. Bu bakımdan şehir yönetiminin ve belediyecilik anlayışının yeniden gözden geçirilmesi, yeni yönetim yaklaşımları getirilmesi artık bir ihtiyaç olarak karşımızda bulunmaktadır'

Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Üyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Hayri Baraçlı, yerel yönetimde bir çok projeye imza atarken, mutlu insan, temiz çevre, üretken toplum ve güzel gelecek kavramlarının da yerel yönetim stratejilerinin içine konması gerektiğini belirterek, "Onun için yerel yönetim modellerinde teknolojiyi ön planda tutarken, akıllı şehircilik kavramı içinde de vatandaşın veriye ve bilgiye hızla ulaşabildiği bir yerel yönetimi ortaya koymamız gerekiyor." dedi.

İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Cemil Birsel Salonunda Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi (TÜRKAD) tarafından "Mahalli İdareler ve Revizyon İhtiyacı Sempozyumu" düzenlendi.

Sempozyumun açılışında konuşan Hayri Baraçlı, kentlerin kendine özgü özelliklerini koruyarak hem sermayeyi hem iş gücünü hem de ziyaretçileri aynı zamanda ulusal ve uluslararası alandaki değişimi ortaya çıkarabilmek adına yerel yönetimlerin önemli bir noktada olduğunu söyledi.

Bu önemli noktayı göz önünde bulundurarak "21. yüzyılda acaba bilgi toplumlarında yerel yönetim anlayışı nasıl olmalıdır?" kavramının ötesinde şehri harekete geçirebilmek, vatandaşları da farklı düşüncelerle beraber şehrin geleceğine imza attırabilecek pozisyona da getirebilmek gerektiğini ifade eden Baraçlı, sözlerine şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde yeni bir yönetim anlayışı var. Yeni yönetim anlayışında yalın, yeniliklere hızla adapte olan, insan kaynağının gelişimine imkan sağlayan, dijital dönüşümü gerçekleştiren, karar alma süreçlerini hızlandıran, küresel rekabet gücünü yükselten, ortak aklı kurumsallaştıran, yetki ve sorumlulukları net olan bir yapı ortaya koyulduğundan dolayı, yerel yönetimlerin de bu mantık üzerine tüm faaliyetlerini yapılandırması gerekiyor.

Bu noktada yerel yönetimlerin sorumluluğu da katbekat artmakta. Onun için çözüm odaklı, verimli ve etkin bir yerel yönetim anlayışını belediye başkanından, belediye meclis üyelerine ve bürokrasisine kadar her noktada ortaya koyabilecek bir yönetimle de bunların gerçekleştirilmesi gerekir."

Baraçlı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ndeki "yalın" kavramını yerel yönetimlerin çok iyi anlaması gerektiğini ifade ederek, "Hem işin sadeleştirilmesi hem işlerin kolaylaştırılması, yerinde hizmet anlayışının sağlanabilmesi adına önemli bir çalışmaya hep beraber imza atmamız gerekir. 'Hizmet gelsin' diye vatandaş beklerken, artık akıllı şehircilik anlayışları, sürdürülebilir yerel yönetim, üretken toplum modelleri var. Bizlerin de bu noktada vatandaşın açığa çıkmamış ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir şekilde yerel yönetim politikalarını yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor." diye konuştu.

Yerel yönetimde bir çok projeye imza atarken, mutlu insan, temiz çevre, üretken toplum ve güzel gelecek kavramlarının da yerel yönetim stratejilerinin içine konması gerektiğini vurgulayan Baraçlı, "Onun için yerel yönetim modellerinde teknolojiyi ön planda tutarken, akıllı şehircilik kavramı içinde de vatandaşın veriye ve bilgiye hızla ulaşabildiği bir yerel yönetimi ortaya koymamız gerekiyor." dedi.

Akıllı şehircilik, sürdürülebilir şehir, üretken şehir kavramları içinde yeşil şehir, güvenli şehir, yaşanabilir şehir gibi kavramların da ön planda tutulması gerektiğini ifade eden Baraçlı, ana hedeflerden de şaşılmaması gerektiğini kaydetti.

Yerel yönetimde planlama, projelendirme, yapım ve işletme döngüsünün çok iyi gerçekleştirilmesi gerektiğini belirten Baraçlı, "Bu döngüyü gerçekleştiremediğimizde kaynak israfları ortaya çıkıyor. Bunlardan biri insan kaynağı, bir tanesi para kaynağı, bir tanesi de zaman kaynağı. İnsan, para ve zaman kaynağını etkin bir şekilde yönetebilecek, planlama, projelendirme, yapım ve işletme mantığında bir yerel yönetim anlayışını da ortaya koymamız gerekir." değerlendirmesini yaptı.

- "Belediyecilik anlayışı yeniden gözden geçirilmeli"

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürü Turan Konak da yerel yönetimlerin, mahalli, müşterek nitelikteki ihtiyaçları karşılamak amacıyla imar, çevre, ulaşım, alt yapı ve sosyal hizmetler gibi bir çok alanda faaliyet gösterdiğini söyledi.

Konak, 2018 yılı nüfus verilerine göre belediye sınırlarında 77 milyon kişinin yaşadığını aktararak, bu nüfusun toplam nüfusa oranının, yaklaşık yüzde 94 olduğunu belirtti.

30'u büyükşehir olmak üzere toplam bin 399 belediyenin Türkiye nüfusunun yüzde 94'üne 550 bine yakın personelle hizmet götürdüğünü anlatan Konak, şöyle konuştu:

"Cumhuriyetin ilk yıllarıyla bugünkü nüfus yoğunluğunu kıyasladığımızda bugün artık nüfusumuzun önemli bir kısmı, belediye sınırları içinde yaşamaktadır. Bu bakımdan şehir yönetiminin ve belediyecilik anlayışının yeniden gözden geçirilmesi, yeni yönetim yaklaşımları getirilmesi artık bir ihtiyaç olarak karşımızda bulunmaktadır. Yönetim, en geniş tanımıyla toplumsal ve ekonomik bir teşkilatlanmadır. Bir coğrafyada yaşayan toplumun ihtiyaçları, o coğrafyanın şartları ve özellikle ekonomik gelişmeler, hem devletlerin hem de yerel yönetimlerin yapılanmasında temel belirleyici unsurlardan birisidir. Bu kapsamda yerel hizmetlerin yürütülmesi ve yapılanması içinde bulunulan toplumsal ve ekonomik şartlardan bağımsız düşünülemez."

Geçmiş dönemlere göre teknolojinin çok hızlı geliştiği, değişim, dönüşüm hızının hayal edilemeyecek seviyelere ulaşması, göç gibi kitlesel insan hareketliliklerinin yaşandığı bugünlerde insanların kamu hizmeti üreten kurumlardan beklentilerinin her geçen gün değiştiğini ve arttığını ifade eden Konak, bu kapsamda yerel yönetimlerin değişen şartlara adapte olmak ve hizmet sunum yöntemlerini geliştirmek durumunda olduğunu kaydetti.

- "Yerel yönetimlerin yeniden ele alınması bir ihtiyaçtı"

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak da İÜ'nün sahip olduğu potansiyel ve güç itibariyle, kabiliyetini ve potansiyelini toplumla paylaşma kararlığı içinde olduğunu söyledi.

Bu vesileyle üniversitede belli bir rutin içinde önemli toplantıların yapıldığını, tüm paydaşlarla toplumun ihtiyaç duyduğu veya güncel konularda çıktıları yüksek bilgi üretimi içinde olduklarını belirten Ak, "İçinde bulunduğumuz günler dolayısıyla yerel yönetimlerin yeniden ele alınması bir ihtiyaçtı. Mahalli idarelerin yeniden konuşulması, ihtiyaçlarının, kabiliyet ve kapasitelerinin belirlenmesi öncelikli bir konuydu." dedi.

Yerel yönetimlerin bir bilinmezin içinde olduğunu hiç bir zaman düşünmediğini dile getiren Ak, çünkü Türkiye'de mahalli idareler geleneğinin çok eskilerden itibaren var olan bir konu olduğunu çünkü Türk milletinin hem kendi hisleri hem de İslam inancının yüklediği faziletler dolayısıyla kamu hizmetinin sürdürülmesinde, hizmeti ve kişilerin huzurunu, memnuniyetini öne çıkaran bir kültüre sahip olduğunu ifade etti.

TÜRKAD Başkanı Avukat Dr. Mehmet Sarı da yerel yönetimlere ilişkin Türkiye'de önemli bir yerel yönetim tecrübesinin bulunduğunu, özellikle 1980-1990'lı yıllarda meydana gelen yoğun göçün, ister istemez yapılaşma ve yapı stoku itibariyle ürettiği problemler ile bu problemlerin yerel yönetimlerin sorunu olarak baş göstermesi olduğunu söyledi.

İstanbul'daki yapıların resmi rakamlara göre yüzde 65'inin kaçak yapılaşma ve imar planı olmaksızın yapılmış yapı stokları olduğunu anlatan Sarı, sözlerine şöyle devam etti:

"Mevcut barınma alanlarının ihtiyaca cevap vermemesinden dolayı büyükşehirlerin çeperlerinde önce gecekondu tipi yapılaşmalar baş göstrmiştir. Tapulu ve maliklerince yönetilen alanların harita bürolarınca fiili parselasyon esasına göre yer göstermeyle satılması kentleşme sürecinin ilk kuralsızlaştığı görünümü olmuştur. Kamu idaresinin özellikle belediyelerin imar planları ve imar uygulamaları ile planları yapılaşma arazilerini üretmedeki yetersizliği ve deneyimsizliği kontrolsüz yapı topluluklarının çoğalmasına sebep olmuştur."

Sarı, kontrolsüz yapıların ürettiği problemin, sadece yapı stokundan mütevellit bir yapılaşma problemi olmadığını, doğal olarak sosyal problemlere dönüşmesinin de işin bir başka önemli handikapını oluşturduğunu ifade etti.
Kaynak: AA