Kolon Kanserinde Erken Teşhis Önemli

Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Serkan Uysal, kolon kanseri hastalığında erken teşhisin önemli olduğunu söyledi.

Kolon kanseri, kanser türleri arasında erkeklerde en yaygın üçüncü, kadınlarda ikinci sıklıkla görülen, ölüme sebep olan türler arasında da üçüncü kanser türü olarak dikkat çekiyor. Uzmanlar, belirti vermeyen ve yavaş ilerleyen kolon kanserinin, özellikle 50 yaş ve üzerindeki kişileri tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Medicana Samsun Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Serkan Uysal; kolon kanseri ve tedavi yöntemleri hakkında önemli bilgiler verdi.

Hastalık hakkında bilgiler veren Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Serkan Uysal, “Vücutta, ince bağırsağın bitim yerinden makata kadar olan kısım kolon (kalın bağırsak) olarak adlandırılır. Kolon kanserinin oluşmasında beslenme alışkanlığı ve genetik faktörlerin etkin rolü vardır. Kolon kanseri sıklıkla 50’li yaşların üzerinde ortalama 65-70 yaş arasında görülür. Ailesinde erken yaşta kolon kanseri olmayanların, 40 yaş altında bu hastalığa yakalanma olasılığı düşük olmakla beraber 40-50’li yaşlardan itibaren bu olasılık giderek artar. Kolonda, bağırsak iç kısmında bulunan ve polip denilen et parçalarının varlığı riski artırır. Kişiye daha önceden kolon kanseri teşhisi konmuş ve tedavi görmüş olsa da, risk devam etmektedir. Yumurtalık, rahim ve meme kanserli hastalar da kolon kanseri açısından risk altındadır. Sigara kolon kanserine yakalanma riskini artırır. Beslenme alışkanlıkları kolon kanseri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Posadan fakir olan, kırmızı etten zengin ancak meyve ve sebzeden fakir yemek yeme alışkanlıkları riski artırır. Düşük selenyum düzeyi, iltihabi bağırsak hastalıkları, bazı virüs türleri, endüstrileşmiş ülkeler gibi çevresel faktörler (fast food, işlenmiş besinler), ağır alkol tüketimi kolon kanserine yakalanma ihtimalini artırır. B6 vitamini alınımı kanser riskini azaltır. Fiziksel olarak aktif insanların kansere yakalanma riski düşüktür. Kalıtımla geçen kolon kanserinde ise ailesel genetik tanımlamada bağırsak kanseri teşhisi varsa, bu geçmişe sahip kişide de mutasyona uğramış bir gen nedeniyle bağırsak kanserinin ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir. Bu koşullar bilimsel anlamda şöyle tanımlanabilir; ailenin aynı kanadından (anne, dayı, büyükanne) en az iki akrabada bağırsak kanseri varsa, yakın akrabalardan biri 50 yaşından önce bağırsak kanserine yakalanmışsa ya da ailenin aynı kanadında bağırsak kanseri ya da rahim kanseri mevcutsa bunlar genetik yatkınlığı artırır. 40’lı yaşlardan itibaren erken teşhis için gerekli tetkikler yaptırılmalıdır” dedi.



Erken teşhis için yapılması gerekenler

Hastalığın erken evrede teşhis edilmesi için yapılması gerekenlerden de bahseden Dr. Uysal, şunları söyledi:

“Bu amaçla kolerektal kanser taraması yapılır. Kolerektal kanser taraması içinde dışkıda gizli kan bakılması, ilaçlı barsak filmi denilen kolon grafisi, kolonoskopi, sanal kolonoskopi denilen bilgisayarlı tomografi ile inceleme, dışkıda DNA testleri yapılabilir. Bu yöntemler içinde genellikle en uygunu hem direkt tanı koyması hem de gerektiğinde işlem sırasında görülebilecek kanser habercisi poliblerin çıkarılarak tedavisinin sağlanabildiği kolonoskopidir. 50 yaş ve üzerinde toplumda herkese tarama yapılması, eğer kolon kanseri riskinde artış oluşturacak başka bir sebep varsa riske göre daha erken yaşlarda bu taramaların yapılması uygundur. Kolonoskopide alınan poliplerin üzerinde, kanser erken evrede yakalandığında ameliyat gerekmeyebilir, bu hastalar yakın takibe alınır. Kanser ileri evredeyse durumuna göre ya doğrudan ameliyat yapılır, yada önce kemoterapi denilen ilaç tedavisi ile tümör yükünün azaltılması sonrasında ameliyat yapılabilir. Ameliyat açık veya laparoskopik denilen kapalı işlemle yapılabilir. Bazen çok ileri evrelerde, bağırsak tıkanması ve karın şişkinliği ile acilen ameliyat yapılan hastalarda bağırsağın ucu karına alınabilir. Daha sonra doktor kararına göre, ilaç ya da ışın tedavisi de tedaviye eklenebilir.”
Kaynak: İHA