Taş Şehrin Yönetildiği Binada Geleceğin Mimarları Yetişiyor

Taş işçiliği ve hoşgörünün kenti Mardin'de 17. yüzyılda inşa edilen, yıkıldıktan sonra aynı taşlardan 19. yüzyılda yeniden yaptırılan, bir süre Hükümet Konağı olarak hizmet veren ve 8 yıl önce Mimarlık Fakültesine dönüştürülen tarihi binada her yıl onlarca öğrenci eğitim görüyor UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Üyesi Murat Çağlayan: 'Her mimarlık öğrencisine burada okumak nasip olmaz. Özellikle koruma ve restorasyon derslerinde bire bir yerinde görüş oluyor. İçinde yaşadığı için örneklere birinci elden ulaşıyor' Öğrencilerden Muhammed Talip Özelden: 'Tarihi bir binada yaşamak biz tasarımcılar için çok önemli. Her bir taş bizi farklı hikayelere götürüyor. Çok şanslı olduğumu düşünüyorum'

HALİL İBRAHİM SİNCAR - Taş işçiliği ve hoşgörünün kenti Mardin'de, bir dönem kentin yönetildiği tarihi binada geleceğin mimarları yetişiyor.

Camileri, medreseleri, kiliseleri, taşın oya gibi işlendiği evleri ve tescilli yapılarıyla açık hava müzesini andıran Mardin'de kentte görevlendirilen Yakup Paşa tarafından 17. yüzyılda inşa edilen, yıkıldıktan sonra aynı taşlardan 19. yüzyılda yeniden yaptırılan tarihi bina 1996 yılına kadar özgün işlevi olan Hükümet Konağı olarak hizmet verdi. Valiliğin 2002 yılında Yenişehir Mahallesi’ne taşınması ile metruk durumda kalan, 2007 yılında Mardin Artuklu Üniversitesinin kurulmasıyla Mimarlık Fakültesi olarak kullanılmak üzere üniversiteye tahsis edilen yapı, Türkiye Tekstil ve Sanayi İşverenleri Sendikası sponsorluğunda 2010 yılında restore edildi.

Geleneksel malzeme ve yapım tekniklerinin modern restorasyon teknikleri ile harmanlandığı, birinci katı kütüphane, bilgisayar odası gibi ortak kullanım alanı olarak, orta katı akademisyenlere ait ofisler, derslikler ve seminer odaları, son katı ise ara duvarları boşluklu biçimde atölyeler olarak tasarlanan tarihi yapıda artık her yıl onlarca mimar adayı eğitim görüyor.

- Saray olarak kullanılan yapıda eğitim hizmeti

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu (UTMK) Yönetim Kurulu Üyesi ve Somut Kültürel Miras Komitesi Başkanı, Dr. Öğr. Üyesi Murat Çağlayan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Artukluların o dönem Mardin Kalesi'nde bir saray yaptırdığını, buraya atanan Yakup Paşa tarafından halkın kaleye çıkmakta zorlandığı gerekçesiyle yeni bir saray yaptırmaya karar verdiğini söyledi. Yeni sarayın 17. yüzyılda bugün Mimarlık Fakültesi olarak kullanılan alana inşa edildiğini dile getiren Çağlayan, 19. yüzyılın son çeyreğine kadar bu yapının saray olarak işlevini sürdürdüğünü belirtti.

Çağlayan, daha sonra yapının yıkılarak aynı taşlarla yeniden inşa edildiğini anlatarak söz konusu binanın 2002 yılına kadar Hükümet Konağı olarak işlevini sürdürdüğünü aktardı.

2002 yılında Valiliğin taşınması ile metruk durumda kalan binanın Mardin Artuklu Üniversitesinin kurulmasıyla, Mimarlık Fakültesi olarak kullanılması için üniversiteye tahsis edildiğini dile getiren Çağlayan, "Binanın değişik yerlerinde devşirme taşlar, farklı kitabeler görebilirsiniz. Burası sürekli tarihi alan olarak kalmış ve dönüşüme uğramış. Sözlü tarihe de bakarsanız ileri yaştaki kişiler buraya yıllardır saray derler." dedi.

Çağlayan tarihi binada 8 yıldır eğitimin verildiğini kaydederek, 25 öğrenci ile başladıkları eğitimde her yıl sayısının katlanarak arttığını aktardı.

- "Her mimarlık öğrencisine burada okumak nasip olmaz"

Binaya yeniden işlev kazandırırken zemin katı kütüphane, bilgisayar atölyesi gibi ortak kullanım alanlarına ayırdıklarını ifade eden Çağlayan, öğrenci sayısındaki artışla bazı seminer odalarını da atölyelere dönüştürdüklerini söyledi. Çağlayan, yapının mimari önemine ilişkin şöyle konuştu:

"Mümkün olduğu kadar en az duvarla tümel bir mekan oluşturulmaya çalışıldı çünkü mimarlıkta atölye alanları geniş olmalı. Öğrenciler bu yapının kendilerine önemli katkı sağladığını belirtiyorlar. Mezun olan öğrencilerimiz de bu yapının kıymetini çok iyi anlıyor. Her mimarlık öğrencisine burada okumak nasip olmaz. Özellikle koruma ve restorasyon derslerinde bire bir yerinde görüş oluyor. İçinde yaşadığı için örneklere birinci elden ulaşıyor. Bu nedenle bölgemizde okuyan öğrencilerimiz kısmen daha şanslı."

MAÜ Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Zeynep Ataş, tarihi binada yüksek lisans da dahil yaklaşık 250 öğrencinin eğitim gördüğünü, 20'ye yakın akademisyenin görev yaptığını dile getirdi.

Tarihi yapının öğrenciler ve bulunduğu çevreye katkısına değinen Ataş, "Burada eğitim ve öğretimin bir parçası olmak önemli. Yapının son katında sınıflar açık. Bir dersten bir diğerine etkileşim sağlanıyor. Birbirinden öğrenilen bir atölye ortamı sağlıyor. Bina 250 öğrenci için biraz küçük. Bu nedenle koridorlara da taştık. Bu da aslında mimarlık eğitiminin yaratıcı bir yönü. Bir şekilde limitler, kısıtlamalar başka olanakların önünü açıyor." şeklinde konuştu.

Ataş, mimarlık fakültelerinin bulundukları şehirden beslenen fakülteler olduğuna işaret ederek Mardin'in bu noktada önemli bir potansiyeli olduğunu vurguladı. Mardin'in sadece tarihsel değil, organik kent dokusu ile de önemli katkı sağladığına dikkati çeken Ataş, kentin bu manada sürpriz mekanlara sahip olduğunu aktardı. Ataş, "Kentin organik dokusu bize mimarlık eğitimi noktasında yeterince fırsatlar veriyor. Elimizden geldiğince her derste bundan faydalanmaya özen gösteriyoruz." dedi.

- "Her bir taş bizi farklı hikayelere götürüyor"

Kocaeli'den gelen Mimarlık Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Muhammed Talip Özeldem, ilk tercihi olan MAÜ Mimarlık Fakültesinde okumaktan mutluluk duyduğunu söyledi.

Bölgede önemli bir üniversitede eğitim görmenin önemli olduğunu dile getiren Özeldem, "Tarihi bir binada yaşamak biz tasarımcılar için çok önemli. Birçok hizmetlerde bulunmuş. İçerisindeki her bir taş bizi farklı hikayelere götürüyor. Bize güzel bir ortam sağlıyor. Buraya geldiğim için çok memnunum. Çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Bir daha sınava girseydim yine burayı tercih ederdim." diye konuştu.

3. sınıf öğrencisi Şanlıurfalı Beritan Çiftçi, fakülteleri araştırırken Mardin'i gördüğünü ve çok etkilendiğini anlattı.

"Mimarlıkta çok ihtiyaç duyduğumuz, yaratıcılığa çağıran bir durum. Binanın sadece kendisini değil konumu da çok önemli. Binanın tarihi yapıların tam merkezinde olması eğitimimize çok büyük bir avantaj sağladı." diyen Çiftçi, ders arasında tarihi yapıları görmenin kendileri için önemli olduğunu, kendilerini şanslı hissettiklerini vurguladı.

Diyarbakırlı 2. sınıf öğrencisi Sümeyra Mencioğlu da tarihi bir şehirde, tarihi bir okulda okuduklarına dikkati çekerek bunun bakış açılarını olumlu etkilediğini, önemli avantajlar sağladığını kaydetti.

Kaynak: AA