Metabolik Sendrom Kentli Kadınlarda Daha Sık Görülüyor

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Gökhan Yazıcıoğlu, Metabolik sendrom görülme sıklığının kadınlarda erkeklere göre yüzde 40 daha fazla görüldüğünü kaydetti. Yazıcıoğlu, “Genetik yatkınlık söz konusu olsa da, modern şehir yaşamının getirdiği hareketsiz yaşam ve yüksek kalorili beslenme metabolik sendromu tetikliyor. İnsülin direnciyle başlayan; bel bölgesinde yağlanma, şeker hastalığı, kan yağlarında bozukluk, hipertansiyon ve koroner kalp hastalığı ile devam eden hastalıklar sağlığı tehdit ediyor. Yaşam tarzında yapılan değişiklikler ve düzenli beslenme alışkanlığı kazanmak hastalığı önlemede etkili rol oynuyor” dedi.

Metabolik Sendrom Kentli Kadınlarda Daha Sık Görülüyor
Memorial Antalya Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Gökhan Yazıcıoğlu, metabolik sendromdan korunma yolları hakkında bilgi verdi.

“Kadınlarda daha sık görülüyor”

Yazıcıoğlu, “Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre 30 yaş ve üzerindeki 9.2 milyon kişide metabolik sendrom mevcuttur ve koroner kalp hastalığı geçirenlerin yüzde 53’ü aynı zamanda metabolik sendrom hastasıdır. Ülkemizde metabolik sendrom görülme sıklığı erkeklerde yüzde 28, kadınlarda ise yüzde 40 gibi oldukça yüksek değerlerdedir. Metabolik sendromlu kişilerde kalp damar hastalıkları çok sık görülür ve ölüm riski artar. Kan şeker düzeyi diyabet sınırında değilse bile ileride bu hastalığın gelişme riski çok fazladır. Gerekli toplum sağlığı önlemleri alınmadığı takdirde metabolik sendromun, yakın gelecekte ölüm nedenleri içinde birinci sıraya oturacağı tahmin edilmektedir. Genetik eğilimi olan kişiler metabolik sendrom gelişimine daha fazla yatkındır. Eğer kişinin ailesinde kilo fazlalığı, tansiyon yüksekliği, kan yağlarında dengesizlik gibi sorunlar var ve buna çevresel faktörler de eklenmişse metabolik sendrom gelişimi kaçınılmazdır. Metabolik sendromda beslenme tedavisinin amacı; insülin direncini düzeltmek ve insülin direncine bağlı bozuklukları önlemektir. Total yağ kalorinin yüzde 25-35 oranında tutulmalı, bunun da büyük kısmı zeytinyağı, fındık yağı ve kanola yağı olmalıdır. Soya, ayçiçeği ve mısırözü yağı daha az oranda tüketilmelidir. Omega-3 yağ asitlerinden zengin beslenmeli, yani deniz ürünleri, fındık, ceviz, badem, keten tohumu yağı tercihen tüketilmelidir” dedi.



“Karbonhidrata mutlaka yer verin”

Karbonhidrat tüketiminin toplam kalorinin yüzde 45 ile 55’i olması gerektiğini kaydeden Uz. Dr. Gökhan Yazıcıoğlu, “daha çok tam tahıllar, meyve ve sebzeler, kuru baklagiller, tahıllı ve yulaf içeren kahvaltılıklar tercih edilmelidir. Kalorinin kalan kısmı proteinden alınmalıdır ve tercihen derisiz tavuk veya hindi, yağsız et ve yağsız veya düşük yağlı süt ürünleri daha sağlıklı seçeneklerdir. Düzenli egzersiz; insülin direncini düzelterek glukoz, lipid ve kan basıncı kontrolünü sağlar ve kalp-damar fonksiyonlarını düzeltir. Metabolik sendromda uygulanması gereken egzersiz modelleri yaşa, cinsiyete, vücut ağırlığına ve hastalıklara göre olmalıdır. Metabolik sendromlu bireylerde ağırlıklı olarak aerobik egzersizler tercih edilir. Aerobik egzersiz örnekleri arasında; hızlı tempolu yürüyüş, düşük tempolu koşu, bisiklete binme, ip atlama, merdiven inip çıkma, yüzme sayılabilir. Egzersizin süresi günde en az 20 dakika, en fazla bir saat olmalıdır.”

“Şeker hastalığı gelişme riski yarı yarıya düşüyor”

Uz. Dr. Yazıcıoğlu şöyle devam etti:

“Metabolik sendrom tedavisi için öncelikle endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır. Metabolik sedromun hem tedavisinde hem de önlenmesinde en etkili yaklaşım yaşam biçimi değişikliğidir. Yaşam tarzı değişikliği ise sağlıklı beslenme ve spor yapmayı kapsar. Yoğun yaşam biçimi değişikliği yapılır ve sürekli uygulanırsa, şeker hastalığı gelişme riski yüzde 50 azaltılmış olur. Metabolik sendroma karşı ise her gün düzenli olarak ortalama 1 saat egzersiz yapın. Kilonuzu koruyun. Düzenli olarak tansiyon, kolesterol ve kan şekerinizi ölçtürün. Sigarayı bırakın. Alkolü sınırlandırın.”
Kaynak: İHA