12 Eylül Mağduru Ülkücülerden Tunç Soyer Tepkisi

12 Eylül döneminde askeri savcı olan Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer’in CHP ve İyi Parti’nin İzmir adayı olması büyük tepki çekti. Konuya ilişkin açılamada bulunan 12 Eylül Mağduru Ülkücüler Komisyon Başkanı Remzi Çayır, ’’Kenan Evren’in hukukun başına getirdiği ve ülkücülerin celladı olarak bilinen Nurettin Soyer’in oğlunun CHP’den aday gösterilmesi hepimizi üzmüştür’’ dedi.

12 Eylül Mağduru Ülkücülerden Tunç Soyer Tepkisi
12 Eylül döneminde askeri savcı olan Nurettin Soyer’in oğlu olması nedeniyle, CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer’e gelen tepkiler giderek büyüyor. 12 Eylül Darbe girişiminin suç ortaklarından biri olarak kabul edilen Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer’in böyle bir konumda aday gösterilmesinin ardından, ülkücü kesimden gelen tepkiler devam ediyor. Babasından dolayı Tunç Soyer’i suçlamadıklarını fakat kendisinin toplumdan özür dilemesi gerektiğine inandıklarını kaydeden 12 Eylül Mağduru Ülkücüler Komisyon Başkanı Remzi Çayır, 12 Eylül Darbesini yapan Kenan Evren’in yaptığı bütün zulümlerin ve hukuk adına yaptıklarının temelinde Nurettin Soyer’in imzası olduğunu kaydederek, ’’12 Eylül Darbesini her ne kadar Kenan Evren yapmışsa da sıkı yönetim mahkemelerinde baş savcı olmasından ötürü ve hukuku teslim almış bir insan olup hukuku çiğneyerek, hukuka darbe yaparak o dönemde ülkücü ve devrimci birçok insan Nurettin Soyer’in mağdurudur. Nurettin Soyer o dönemin celladıdır. O dönemde idam edilen Mustafa Pehlivanoğlu’nun idam kararının altında Nurettin Soyer’in imzası vardır. Fikri Arıkan’ın, devrimci Erdal Eren’in, Necdet Adalı’nın idam kararının altında Nurettin Soyer’in imzası vardır. Dolayısıyla Nurettin Soyer işkenceyle, zulümle ve darbenin mimarlarından biri olarak anılır’’ ifadelerini kullandı.

’’Kenan Evren’in hukukun başına getirdiği ve ülkücülerin celladı olarak bilinen Nurettin Soyer’in oğlunun CHP’den aday gösterilmesi hepimizi üzmüştür’’

Darbe ve işkencenin bir insanlık suçu olduğunun altını çizen Çayır, şöyle devam etti:

’’İşkence ve darbeyle ünlenmiş bir insanın elbette evladı bunu kınayabilir, siyasete dönebilir. CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayının mutlak ülkücülerden ve devrimcilerden özür dilemesi gerekiyor. Aksi takdirde o dönemi onaylamış, o dönemde yapılmış zulümleri içselleştirmiş olur. Toplumun her kesiminden oy talebinde bulunan bu şahıs, ülkücülere, devrimcilere ve bütün insanlığa karşı suç işlemiş birinin oğlu olabilir. Bundan sorumlu değildir ama babasının yaptığından ötürü mazlum durumuna düşmüş arkadaşlarımızdan özür dilemesi gerekir. Dilemezse bu tepkinin büyüyerek devam edeceğini ve İzmir’de demokrasiye inanmış, insan haklarına inanmış, işkencesiz bir topluma inanmış insanların bu tür taleplere dönmeyeceklerini ve onu orada gömeceklerini düşünüyorum. Özür dilerse, tarihe bu şekilde geçmiş, bir yanlışı dile getirmiş olur ve biz de ona göre tavır takınırız. Kim ki geçmişinde bir kirlilik varsa bununla ilgili yargılanamaz lakin bununla ilgili özür dileme borcunun olduğunu unutmamalıdır’’

’’CHP’nin bir körlük yaşadığını düşünüyorum’’

Çayır, ’’Tunç Soyer’in kasıtlı olarak aday çıkarıldığını düşünüyor musunuz? sorusuna, ’’Kasıtlı olarak bu aday çıkarılmışsa CHP zaten intihar etmiş demektir. Bundan sonra da CHP’nin demokrasiden, insan haklarından, işkencesiz bir toplumdan bahsetmemesi gerekir. Biz o dönemi yaşamış, işkenceler görmüş insanlar olarak Kenan Evren kadar suçlu bir insandan bahsediyoruz. Bu zalimin zulmünü içselleştirerek kendisini bir yerde aday gösteren bir insana oy verilemez. Özür dilerse durum değişir. Özür dilemezse devrimcilerin, ülkücülerin, demokrasiye inanmış, insan haklarını öne çıkarmış insanların bu tür yaklaşımlara pirim vermeyeceklerini düşünüyorum. Aksi takdirde biz demokrasiyi büyütemeyiz ve demokrat bir toplum oluşturamayız. Partilerin aday çıkarırken bunlara dikkat etmesi gerekir. CHP’nin bir körlük yaşadığını düşünüyorum’’ yanıtını verdi.

’’Babasının yaptığı işkenceyi kınadığını açık bir şekilde topluma belirtmesi gerekir’’

Çayır, Soyer’in özür dilemesinin tepkileri dindirmesinde ne kadar etkili olacağı konusunda ise, ’’En azından zulme zulüm derse, babam işkence yaptı bunu tasvip etmiyorum derse daha farklı bakılabilir. İzmir denilince aklımıza rengarenk bir toplum geliyor. Farklılıkların yaşatıldığı zenginleştirildiği bir toplum akla geliyor. İzmir demokrasisiyle öne çıkar. Burada insan hakkının gaspı var. İnsanların zulüm gördüğü bir süreç var. Bu sürecin istemeyerek bir parçası olmuş bir kişiden bahsediyoruz. Bununla ilgili bir açıklama yapması, babasının yaptığı işkenceyi kınadığını açık bir şekilde topluma belirtmesi gerekir. Etmezse kaybeder’’ açıklamasında bulundu.
Kaynak: İHA