İklim Değişikliği İle Mücadelede Nükleerin Rolü

Türkiye, Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu ROSATOM tarafından İçel’de inşası süren Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile nükleer enerji dünyasına adım atmaya hazırlanırken, dünyada da ’iklim değişikliğiyle mücadelenin yolu nükleer enerjiden geçiyor’ görüşü kabul görmeye başladı.

Geçtiğimiz günlerde küresel iklim değişikliğiyle başa çıkmak için nükleer enerjinin ideal çözüm olduğunu söyleyen Microsoft’un kurucusu ünlü işadamı Bill Gates’in açıklamalarına, Türk bilim çevreleri de destek verdi. Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülen Güllü, “Nükleer enerji günümüzde iklim değişikliğinin önüne geçilebilmesi açısından önemli bir avantaj sağlayabiliyor” dedi.



"İklim hedeflerinin karşılanması olanaksız hale gelebilir"

İklim değişikliğinin, dünyanın geleceğini tehdit eden en önemli çevre sorunlarının başında geldiğini söyleyen Güllü, nükleer enerjinin, enerji üretimi sırasında sera gazı emisyonuna neden olmayan düşük karbonlu bir enerji üretim kaynağı olduğunu belirtti.

Güllü, “Nükleer santraller, enerji üretimi sırasında neredeyse hiç sera gazı emisyonuna ya da diğer hava kirleticilerine neden olmaz” ifadelerini kullandı.

"Düşük karbonlu kaynak şart"

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında 2016 yılında 175 ülke tarafından imzalanan Paris Anlaşması’nın düşük karbonlu enerji kaynaklarının kullanımını teşvik ettiğine dikkat çeken Güllü, “Bu anlaşma, küresel ortalama sıcaklıklardaki artışı sanayi öncesi seviyelere göre 2 derecenin oldukça altına düşürmeyi hedefliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, dünyadaki elektriğin yaklaşık yüzde 70’i şu anda yanan fosil yakıtlardan sağlanıyor. Ancak 2050 yılına kadar iklim hedeflerine ulaşmak için elektriğin yüzde 80’inin düşük karbonlu kaynaklardan karşılanması lazım. Bu da ancak nükleer enerji gibi temiz, düşük karbonlu teknolojilerin kayda değer şekilde artırılması ile sağlanabilir” diye konuştu.



"Gittikçe daha çok ülke faydalarını kabul ediyor"

Günümüzde nükleer enerjiyle, dünya elektriğinin neredeyse yüzde 11’inin üretildiğini ve bu oranın dünyadaki düşük karbonlu elektriğin üçte birine karşılık geldiğini ifade eden Güllü, şöyle devam etti:

"Küresel elektrik talebinin 2050 yılına kadar neredeyse 2 katına çıkması bekleniyor. Bu yüzden nükleer enerjinin ve diğer düşük karbonlu kaynakların dünyanın enerji üretimindeki payının önemli oranda artması sağlanmalı. Aksi halde iklim hedeflerinin karşılanması olanaksız hale gelebilir. Pek çok ülke, nükleer atık bertaraf ve güvenlik önlemlerindeki teknolojik gelişimlere bağlı olarak nükleer enerjiyi mevcut enerji üretim programları içine alıyor. Bu durum, nükleer enerjinin iklim değişikliğinin azaltılması gibi çevresel ve sosyo-ekonomik faydalarının dünya ülkelerince kabul edildiğini gösteriyor."

Ünlü iş adamı Bill Gates de geçtiğimiz günlerde ’Gates Notes’ adlı blogunda şunları dile getirmişti: "Sera gazı emisyonları 2018’de yükseldi. Benim için bu kötü iklim değişikliği senaryolarını önlemenin tek yolu temiz enerjide atılımlara imza atmak. Güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının maliyetlerinin düşmesinden mutluyum. Onları uygun olan her yerde konuşlandırmalıyız. Ancak güneş ve rüzgar aralıklı enerji kaynaklarıdır. Güneşin parlamadığı ya da rüzgarın esmediği zamanlar için yeterli enerjiyi depolamamıza izin verecek süper ucuz pillere yakın zamanda sahip olma ihtimalimiz yok. Nükleer, iklim değişikliği ile başa çıkmak için ideal bir çözüm. Çünkü günde 24 saat kesintisiz enerji üreten, karbon içermeyen, ölçeklenebilir tek enerji kaynağı."

Rusya Devlet Nükleer Enerji Kurumu ROSATOM tarafından inşa edilecek Akkuyu NGS, bin 200 megavatlık 4 üniteden oluşacak. Akkuyu NGS 4 bin 800 megavatlık tam kapasitesiyle devreye girdiğinde, yaklaşık 35 milyar kilovatsaat elektrik üretimiyle İstanbul’un enerji ihtiyacını tek başına karşılayabilecek.
Kaynak: İHA