Asghar Farhadi, Antalya'da Yaşadığı Anıyı Filminde Kullanacak

İranlı yönetmen ve senarist Asghar Farhadi: 'Bir film için hikaye düşünürken zor durumları ele alıyorum. Çünkü bu bana ilişkilerle ilgili ve aile katmanları arasındaki ilişki hakkında konuşma fırsatı sunuyor' 'Farklı kültürlerin birbirinden çok farklı olduğu düşüncesine sahibiz. Ancak bu doğru değil. Bence nefret ve aşk gibi duygular her yerde aynı. Fakat bu duyguları gösterme şekli her kültürde farklı' 'Diziler, bize düşünmemeyi sadece hikayeyi takip etmeyi öğretir. Son dönemde çok fazla dizi izleniyor ve bütün dizilerde her 5 dakikada bir durum değişiyor. Bu nedenle insanların düşünmeye pek vakti olmuyor'

Oscar ve Altın Küre ödüllü yönetmen-senarist Asghar Farhadi, Antalya'da duyma engelli bir genç ile yaşadığı anıyı gelecekteki bir filminde kullanacağını belirterek, "Onunla ilgili ne kadar yanlış bir yargıda bulunduğumun farkına vardım. Kolay olanı yapmıştım. Beni dinleyemezdi ancak daha sonra bana o kadar çok yardım etti ki. Belki 10 yıl sonraki bir filmimde bu anıyı kullanacağım." dedi.

İranlı yönetmen, 2018 yapımı "Herkes Biliyor" adlı son filminin 55. Uluslararası Antalya Film Festivali kapsamında Antalya Kültür Merkezi'ndeki Aspendos Salonu'ndaki gösterimine katıldı.

Başrollerini Penelope Cruz ile Javier Bardem'in paylaştığı ve kızı kaçırılan bir ailenin yaşadıklarını ele aldığı filmin konusunun 15 yıl önce ailesiyle beraber gittikleri İspanya tatilinde ortaya çıktığını söyleyen Farhadi, "Kızım o yıllarda 4-5 yaşlarındaydı. Duvarlarda kaçırılmış bir kız çocuğunun fotoğrafı vardı ve kızım neden bu fotoğrafların bütün duvarda olduğunu sordu. Tercümanımız kaçırılma konusu olduğunu ve ailesinin çocuğu aradığını söyledi. Kızım bu olaydan korktu ve tatilimiz bu nedenle değişikliğe uğradı. O günden sonra bu olayı hep düşündüm. Bir aileyi tanımak için bu hikayenin iyi olacağını düşündüm. Bir film için hikaye düşünürken zor durumları ele alıyorum. Çünkü bu bana ilişkilerle ilgili ve aile katmanları arasındaki ilişki hakkında konuşma fırsatı sunuyor." diye konuştu.

Farhadi, filmin İspanya'da ve İspanyolca dilinde çekildiğine de işaret ederek, 5-6 yıl boyunca sık sık oraya giderek, İspanyol kültürünü öğrenmeye çalıştığını kaydetti.

İspanyol kültürünün İran kültürüne benzediğini dile getiren başarılı yönetmen, "Farklı kültürlerin birbirinden çok farklı olduğu düşüncesine sahibiz. Ancak bu doğru değil. Bence nefret ve aşk gibi duygular her yerde aynı. Fakat bu duyguları gösterme şekli her kültürde farklı." düşüncesini dile getirdi.

Asghar Farhadi, tiyatro kökenli olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Umarım bir gün yeniden tiyatroya dönerim ve kendi ülkemde ya da başka bir ülkede kendi oyunumu yönetirim. Çünkü tiyatronun daha saf olduğunu düşünüyorum ve bu nedenle seviyorum. Bu film, tiyatro gibi yazılmış bir yapım değil. Ancak sadece sahne için yazmam gerek. Tiyatro izleyicisinin de sinema seyircisinden daha dikkatli olduğunu düşünüyorum. Tiyatro izleyicisi bir oyunu izlerken tüm detaylara dikkat eder ve her biri üzerinde düşünür. Nedenini bilmiyorum. Ayrıca hikayenin tüm katmanlarını anlamaya çalışırlar. Ancak sinemada, filmi izlerler. Belki çok fazla televizyon dizileri izledikleri için böyle. Diziler, bize düşünmemeyi sadece hikayeyi takip etmeyi öğretir. Son dönemde çok fazla dizi izleniyor ve bütün dizilerde her 5 dakikada bir durum değişiyor. Bu nedenle insanların düşünmeye pek vakti olmuyor. Film izlediklerinde ise 100 dakikadan fazla sürüyor ve izleyici bunun çok uzun olduğunu düşünüyor. Oysa 20 yıl önce böyle değildi."

Büyükbabasının çok iyi bir hikaye anlatıcısı olduğuna dikkati çeken yönetmen Farhadi, "Yazarken, hikayeyi oluştururken ne anlatacağımı söylemiyorum. Sadece içinde bulunulan durumu anlatıyorum. Günümüzde anlatacak yeni bir şeyler olduğuna pek inanmıyorum. İzlediğinizde sizi çok şaşırtan bir şeye en son ne zaman denk geldiniz? Fakat bu kötü bir şey değil. Sinema ve kitaplar tanımlama yapmaya çalışıyor. Bu da nasıl düşüneceğinize ilişkin bir özgürlük sunuyor. Eskiden insanlar bütün bilgiyi veriyordu. Sizin de bunun üzerinde düşünmeniz gerekmiyordu. Çokça bilgi edinip, aklınızda onları götürüyordunuz." değerlendirmesinde bulundu.

- Antalya Havalimanı anısı ilham kaynağı oldu

Hikayelerinin kendi tecrübelerinden ortaya çıktığına vurgu yapan sanatçı, iki gün önce Antalya'ya geldiğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Havaalanında bagajımı kaybettim. Bir ofisi göstererek oraya kayıt yaptırmam gerektiğini söylediler. Oraya gittiğimde bir genç oturmuş, mesajlarını okuyup, internette, sosyal medyada geziniyordu. Sorunumu anlatırken bir yandan beni dinleyip bir yandan da telefonuyla oynamaya devam ettiğini düşündüm. Hiçbir şey yapmadı ve bana bakmadı bile. Sinirlendim. Masaya elimle vurdum. Yine aynıydı. Yanına gittim ve yüzüne doğru el salladım. O an fark ettim ki konuşamıyordu Kulaklarında bir problem vardı ve duymuyordu. O an çok şaşırdım. Onunla ilgili ne kadar yanlış bir yargıda bulunduğumun farkına vardım. Kolay olanı yapmıştım. Beni dinleyemezdi ancak daha sonra bana o kadar çok yardım etti ki. Belki 10 yıl sonraki bir filmimde bu anıyı kullanacağım."

Farhadi, genç yönetmen adaylarına tavsiyelerde bulunarak, etrafta çok fazla materyal olduğunu ve sadece görmek gerektiğini vurguladı.

Başarıdan hoşnut olmayı kendisi için büyük bir tuzak olarak gördüğünün altını çizen Farhadi, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bir Ayrılık filmi çok başarılı oldu. Fransa'da bir milyondan fazla gişe yaptı ve yüzden fazla ödül aldı. Kendi ülkemde de çok iyi bir gişe yaptı. Gerçekten büyük başarıydı. Fakat bu çok tehlikeli bir durum. Kendime dedim ki bu benim hayatım için çok önemli bir an. Ancak bunu geçmem gerek. Eğer orada kalıp, bu başarıdan zevk almayı seçseydim, kaybederdim. Ondan sonra Fransa'ya yerleştim ve yeni film için çalışmaya başladım. Çevremdekiler film yapmamam gerektiğini ve kendime iki yıl zaman ayırmamı söyledi. Ancak ben bunu kabul etmedim ve yeni projeme başladım."
Kaynak: AA