Şeker Hastaları Kilodan Da İnsülin İğnesinden De Kurtuluyor

Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tuna Bilecik, diyabet ameliyatıyla hastaların hem kilo verdiğini hem de insülin iğnesinden kurtulduğunu söyledi.

Şeker Hastaları Kilodan Da İnsülin İğnesinden De Kurtuluyor
Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tuna Bilecik yaptığı açıklamada, toplumun yaklaşık yüzde 10’unun diyabetli (Şeker hastası) ve bu hastaların yüzde 90’ını tip 2 diyabetinin oluşturduğuna dikkat çekerek, "Tip 2 diyabet daha çok erişkinlerde görülen ve vücudun ürettiği insülini dokuların verimli kullanamaması sonucu kan şekeri yüksekliğiyle seyreden kronik bir hastalıktır. Bu hastaların yaklaşık yüzde 40’ı aynı zamanda obezite sorunu yaşamaktadır. Kan şekeri yüksekliğinin kontrol altına alınamaması sonucu özellikle küçük damarlarda hasar oluşmaya başlar. Bu durum ilerleyicidir ve sonuçta organ hasarıyla sonuçlanır. Kalp krizleri, felç, böbrek yetersizliği, görme kayıpları, cinsel fonksiyon bozuklukları, diyabetik ayak gibi birçok hastalığın en sık nedeni" dedi.

Şeker hastalığının cerrahi tedavisinde amaçlarının ince bağırsakların son kısmına sindirilmemiş gıdaların ulaşmasını sağlamak olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Bilecik, "İnce bağırsağın son kısmından salgılanan bir takım hormonlar hem pankreastan insülin üretimini arttırır hem de insülinin tüm vücuttaki etkinliği artar. Tüm bu olaylar sonucu kandaki glikoz seviyesi düşer ve kan şekeri kontrol altına alınmış olur. Öncelikle tip 2 diyabet hastasında pankreasın insülin salgılama kapasitesinin olup olmadığına bakıyoruz. Eğer pankreasın insülin salgılama kapasitesi tükenmişse bu ameliyatı yapmanın anlamı yok" diye konuştu.



"Yüzde 90 tamamen düzeliyor"

Ayrıca hastanın öyküsünde diyabetin süresinin de önemli bir faktör olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Bilecik, şöyle devam etti:

"Diyabet süresinin 10 yılı çok geçmemesini tercih ediyoruz. Kısacası hastayı organ hasarı gelişmeden ve pankreasın insülin salgılama kapasitesi tükenmeden ameliyat etmek istiyoruz. Şeker ameliyatının laparoskopik (kapalı) yöntemle beş adet küçük kesiden yapılır. İlk olarak midenin bir bölümünün çıkarıldığını, daha sonra ince bağırsağın son 2,5 metrelik bölümü mideyle birleştirilir. Yenilen gıdanın üçte birinin normal yoldan, üçte ikisinin de oluşturulan yeni bağlantı yolundan geçer. Böylece alınan gıdanın çoğunun mideden direkt ince bağırsağın son 2,5 metrelik bölümünden geçtiğinden dolayı, buradan salgılanan hormonlar pankreas bezinden insülin üretimini arttırır. Bu sayede insülinin dokulardaki etkinliğinin de arttığı ve böylece şeker hastalığının yüzde 90 ihtimalle tamamen düzeldiği bilinmektedir. Ameliyat sonrası hastalarımız genellikle 3 gün hastanede kalıyorlar. Ameliyatlar kapalı yöntemle yapıldığı için hastalar ameliyattan sonra erken dönemde işlerinin başına dönebiliyorlar. Çok fazla ağrıları olmuyor. Ameliyat sonrası hastalara çok sıkı olmamakla birlikte belirli bir diyet programı öneriyoruz."

Şeker hastalığı ameliyatının, göz, böbrek, kalp ve damar hastalıkları gibi bir çok hastalığa çözüm olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Bilecik, diyabet hastalığıyla birlikte oluşan aşırı kilo problemlerinin de ortadan kalktığını, günümüz şartlarında şeker hastalığının uzun süreli kalıcı tedavisinin sadece cerrahiyle başarılabildiğinin anlaşıldığını ifade etti.

Kaynak: İHA