'Sanat Bir Kıskançlık Aracı Değildir'

Sanatçı Ardeshir Mojarad Takestani: 'Doğu ülkeleri olarak belirli bir güç uygulamasıyla geleneksel sanatlara daha fazla önem vermemiz, onları korumamız lazım. Çünkü Avrupa bu sanatları yok etmeye çalışıyor' 'Hem Türkiye'nin hem İran'ın kendi aralarındaki 'ben' kavramını ortadan kaldırması lazım. 'Biz' olmalıyız. İnatla hiçbir iş ilerlemez. Sanat alanında da durum böyledir' 'Hindistan, Mısır, Suriye, Lübnan, Türkiye ve İran'da şahane ustalar var fakat kimse bunları bilmiyor'

AİŞE HÜMEYRA BULOVALI - İran minyatür sanatının önemli ustalarından Ardeshir Mojarad Takestani, İran ve Türkiye arasındaki sanat alanındaki ilişkiye işaret ederek, "Hem Türkiye'nin hem İran'ın kendi aralarındaki 'ben' kavramını ortadan kaldırması lazım. 'Biz' olmalıyız. İnatla hiçbir iş ilerlemez. Sanat alanında da durum böyledir. Sanat bir kıskançlık aracı değildir. Aşktır, dostluktur." dedi.

Yaklaşık 50 yıldır minyatür sanatıyla uğraşan 69 yaşındaki sanatçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ve İran başta olmak üzere Japonya'dan Mısır'a kadar olan bölgenin aynı sanat çizgisi üzerinde olduğunu söyledi.

Takestani, tarih boyunca doğu ülkelerinde yaşanan savaşlar, ayrılıklar ve kültürel kırgınlıklar sebebiyle farklı bakış açılarının, inanışların ortaya çıktığını dile getirerek, bu durumun bu ülkelerdeki sanat çizgisini de etkilediğini aktardı.

Geleneksel doğu sanatlarının ayakta durması için çalışmalar yaptığını kaydeden sanatçı, "Şu anda görüyoruz ki Türkiye'de de aynı çaba var. Bu konuda yapılan etkinlikleri gördükçe çok mutlu oluyorum ve hiç şüphem yok ki bu çalışmalar başarılı sonuçlar verecektir." diye konuştu.

Ardeshir Mojarad Takestani, geleneksel sanatların korunmasının önemine vurgu yaparak, şu bilgileri verdi:

"Doğu ülkeleri olarak belirli bir güç uygulamasıyla geleneksel sanatlara daha fazla önem vermemiz, onları korumamız lazım. Çünkü Avrupa bu sanatları yok etmeye çalışıyor. Eğitim ve öğretim için geleneksel sanatlar alanındaki başarılı ustaları ülkemize davet etmeliyiz. Onlardan doğru teknikleri öğrenmeliyiz. Ancak doğru teknikler kullanılarak güzel öğrenciler yetiştirilebilir. Tabii kısa bir dönem içerisinde hiçbir sanat dalı ileri seviyeye ulaşmaz. Her şeyin bir zamanı vardır. Geleceğe yönelik bir yatırım yapmak için bu hususları uygulamalısınız."

- "Sanat bir kıskançlık aracı değildir; aşktır, dostluktur"

İran'da sanat alanındaki çalışmaların zorlu ekonomik ve siyasi şartlar altında devam ettiğinin altını çizen sanatçı, "Biz ülkemizde geleneksel sanatların ayakta kalması için elimizden geleni yapıyoruz. Batıdaki sanat anlayışına da hiçbir zaman karşı değiliz. Çünkü biri batı, diğeri doğunun sanat çizgisidir. Onların da şahane çalışmaları var. Bizim de kendimize göre başarılı çalışmalarımız var." ifadelerini kullandı.

Sanatçı Takestani, Türkiye ile İran'ın sanatsal ve kültürel olarak birçok ortak değere sahip olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Türkiye de bizimle aynı ailenin içerisinde. Yani bizim sanatımıza gelebilecek en ufak bir hasar sizi de etkileyecektir. Ya da sizin geleneksel sanatlarınıza gelen bir hasar bizleri etkileyecek. Kültürel açıdan aradaki bağ ne kadar güçlü olursa her koşulda her iki ülkenin sanatını zirveye taşıyabiliriz. Bu açıdan her şeyden önce her iki tarafın tevazuya ihtiyacı var. Hem Türkiye'nin hem İran'ın kendi aralarındaki 'ben' kavramını ortadan kaldırması lazım. 'Biz' olmalıyız. İnatla hiçbir iş ilerlemez. Sanat alanında da durum böyledir. Sanat bir kıskançlık aracı değildir. Aşktır, dostluktur."

Takestani, doğu ülkelerindeki usta sanatçıların değerinin yeterince bilinmediğine dikkati çekerek, "Hindistan, Mısır, Suriye, Lübnan, Türkiye ve İran'da şahane ustalar var fakat kimse bunları bilmiyor. Mevlana da Şems-i Tebriz-i de bu sanatçılardan ikisi. Bu sanatçılar aslında doğunun ayrılmaz bir felsefesidir." değerlendirmesinde bulundu.

Doğu ülkelerinin her anlamda sınırlardan öte birbirlerine yakın olmaları gerektiğine işaret eden sanatçı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Maalesef aramızdaki ilişkileri siyasi olarak görüyoruz. Bizim sorunumuz bu. Bir sanatçıyı bir yere davet ettiğimiz zaman, 'Acaba bunu niye davet ettiler? Arkasında siyasi bir amaç var mı?' diye bakıyoruz. Bunu yapmamak lazım. Kültürel açıdan ancak böyle gelişebiliriz. Mesela Firdevsi, Sadi-i Şirazi gibi üstatlar, bütün dünyanın sanatçılarıdır. Sadece bize ait olan değerler değiller. Bu değerler bütün dünyaya ait."

- Ardeshir Mojarad Takestani

İranlı sanatçı Ardeshir Mojarad Takestani 1949'da dünyaya geldi.

Ağabeyinin nezareti altında acemi bir öğrenci olarak 1964-1968 yılları arasında minyatürün kaidelerini öğrenen sanatçı, öğrenim gördüğü Tahran Erkek Teknik ve Meslek Sanat Okulu'nda resim, tasarım, heykel ve grafik dizayn eğitimi aldı.

Sanatçı, ilgi duyduğu minyatür sanatına büyük üstatlardan ders alarak devam etti. Sanat okulu ve üniversitelerde öğretmenlik de yapan Takestani, Tahran Şüheda Müzesi'nde 7 yıl boyunca minyatür ve tezhip atölyesinin amiri olarak çalıştı. 1991-2005 yılları arasında ise Kum'daki Hazreti Fatıma-i Masume Türbesi'nde kıymetli el yazması ve eski Kur'an-ı Kerim ve tarihi hat nüshalarının onarımı ve ciltlenmesi alanında görev yaptı.

Tezhip alanında da çalışmalar yapan sanatçı, Mesnevi, Hafız, Sadi, Hayyam, Şems-i Tebrizi Divanı, Şehname olmak üzere İran edebiyat ve şiir kitaplarından bazılarını resimlerle süsledi.

Takestani, geleneksel sanat alanında kaleme aldığı başta "Basics of Iranian Painting" adlı kitabın yanı sıra birçok esere imza attı. Sanatçı Türkiye'de iki sergi açarak eserlerini sanatseverlerle buluşturdu.
Kaynak: AA