Tunus'taki Tekne Faciasından Kurtulanlar AA'ya Konuştu

Tunus'ta yaklaşık 100 kişinin hayatını kaybettiği göçmen teknesi faciasından kurtulanlar yaşadıklarını AA'ya anlattı ElHamma beldesi sakini Halid Turabi (22):'Gece boyu 7 kişi sırayla bir bidona tutunarak saatlerce yüzdük. Üç kişi bidona tutunurken diğerleri yüzüyordu. Aramızdan bazıları sırt üstü yüzerken yorgunluğa dayanamayarak kendini bırakacak gibi oluyordu. O anlarda birimizi 'Buraya geri gel. Hepimiz kurtulacağız. Evde annen seni bekliyor' diye motive etmeye çalıştık' ElHamma gençlerinden Usame Keydi (22):'İnsanlar birbirini çekiştiriyor, birbirine tutunmaya çalışıyordu. Ben hayatımda ilk defa böyle bir manzara gördüm' Tekne kazasından kurtulan Bassam Zuveyli: 'O an aklıma gelen ilk fotoğraf annemdi. Hayal edin 180 kişi bir denizin ortasında canını kurtarmaya çalışıyor. Senden küçükler, büyükler hepsi çığlık çığlığa hayatta kalmanın mücadelesini veriyor. Geceleri bu manzara aklımdan çıkmıyor'

EL-HAMMA - ENES CANLI - Tunus açıklarında geçen hafta batan ve yaklaşık 100 kişinin hayatını kaybettiği göçmen teknesi faciasından sağ kurtulanlar, Tunus emniyet makamlarının insan kaçakçılarına göz yumduğunu söyledi.

Tunus'un güneyindeki Sfaks vilayetine bağlı Kerkene Adası açıklarında 3 Haziran'da batan yaklaşık 180 kişinin bulunduğu teknede hayatını kaybedenlerin çoğunluğunu Tunuslular oluşturuyor. Tekne faciası sonrası Akdeniz'den her gün yeni cesetler çıkarılırken Avrupa rüyası ile tekneye binen Tunuslular arasında yaşları 25 ile 30 arasında değişen gençlerin yoğunlukta olması dikkati çekiyor.

Tekne kazası sonrası ateşin düştüğü yerlerden biri de Tunus'un Gabes vilayetine bağlı 130 bin nüfuslu El-Hamma beldesi oldu.

El-Hamma beldesinden ölüm teknesine binen 58 gençten 45'i yeni bir hayat şansıyla ailelerinin yanına dönmeyi başarırken 13 gencin umutları ise Akdeniz'de yitip gitti.

- Yanında birini getirene indirim, 6 kişi getirene ücretsiz "Avrupa"

Tekne faciasından sağ kurtulmayı başaranlar, AA muhabirine yaptıkları açıklamalarda, 15 bin nüfusa ve 160 kilometrekarelik bir alana sahip olan Kerkene Adası'nda, Tunus'un farklı beldelerinden gelen yüzlerce kişinin bir tekneyle denize açılmasından güvenlik makamlarının haberinin olmamasının "imkansız" olduğunu söyledi.

Yaklaşık 100 kişinin yaşamını yitirdiği tekne faciası sonrası güvenlik zafiyeti tartışmalarının gündeme geldiği Tunus'ta, ilk olarak İçişleri Bakanlığı Kerkene Adası ve adanın bağlı olduğu Sfaks vilayetinde 10 üst düzey güvenlik yetkilisinin görevine son vermiş daha sonra da Başbakan Yusuf Şahid tartışmaların odağındaki isim olan İçişleri Bakanı Lütfi İbrahim'i görevden almıştı.

Kerkene Adası'ndaki insan kaçakçılarının kişi başı 3 bin Tunus dinarı yani yaklaşık bin avro istediği, yanında 1 kişi getirene 500 Tunus dinarı indirim yaptığı ve 6 kişi getirenden ise ücret almadığı belirtildi.

İnsan kaçakçılarının yolculuk öncesi insanları Sfaks vilayetinde toplayarak balıkçı tekneleri ile Kerkene Adası'na taşıdığı ve burada kapalı kasa kamyonetlerle 20'şer kişilik gruplar halinde farklı evlere yerleştirdikleri aktarıldı.

Yaklaşık 10 gün kadar bu evlerde bekletilen kaçakların daha sonra umut tacirleri tarafından 20'şer kişilik gruplar halinde motorlu kayıklarla açıkta bekleyen tekneye bindirildiği ifade edildi.

Yaklaşık 180 kişinin bulunduğu İtalya'nın Lampedusa Adası rotalı tekneden sağ kurtulan Tunuslular, teknenin hareket etmesinden kısa süre sonra motor dairesinin su aldığını ve sonrasında teknenin devrilmesiyle birlikte denizde saatlerce tam anlamıyla bir can pazarı yaşandığını anlattı.

- "Kalbim göğsüme sığmıyordu"

Tekne faciasından kurtulan El-Hamma beldesi sakini 22 yaşındaki Halid Turabi, annesi ve kız kardeşinin bir Avrupa ülkesinde yasa dışı göçmen olarak çalıştığını ve kendisinin de onlara kavuşmak için bu tehlikeli yolculuğu göze aldığını söyledi.

Turabi, teknenin devrilmesinin ardından 180 kişinin denizde ölüm kalım mücadelesi verdiği o anları şöyle anlattı:

"Teknenin devrilmesinin ardından onlarca kişi suya girip aşağı doğru giderek kurtulmaya çalıştı. Tabi bu sırada herkes bir birini çekiştiriyordu. Ben ne kadar kaldığımı bilmiyorum ama sürekli aşağı dalarak, teknenin altından çıkmaya çalışıyordum. Bir yandan da herkes bir birini çekiştiriyordu. Sonunda teknenin yan demirini elimde hissettim ve kendimi çekerek yukarı çıktım. Bu sırada aşağıdakiler yukarı çıkmaya çalışırken birbirini çekiyordu. Kim bilir kaç kişi o anda can verdi. Ben yukarı çıktıktan sonra tam vazgeçecek gibi oldum ama birden aklıma annem geldi ve tekneden uzaklaşarak yüzmeye çalıştım. Tabi kalbim bu sırada göğsüme sığmıyordu. Tekneden uzaklaştıktan sonra sırtüstü dinlenerek yüzmeye başladım."

- "7 kişi sırayla bir bidona tutunarak saatlerce yüzdük"

İki saat boyunca umutsuz bir halde sırt üstü yüzdüğünü belirten Turabi, "Bana tutunarak beni de aşağı çekmesinden korktuğum için yaşayan biriyle karşılaşmaktan endişe ettim." dedi.

Hava karardıktan sonra bir bidona tutunan 3 kişi gördüğünü ve bir an önce bu bidona tutunmak için atıldığını anlatan Turabi, kendisinin tutunmasıyla birlikte bidonun battığını ve diğerlerinin bidonu bırakmasını istediğini anımsadığını aktardı.

Daha sonra sırasıyla nöbetleşe şekilde bidon ile yüzdüklerini söyleyen Turabi, hayatının en zor gecesine ilişkin şunları söyledi:

"Gece boyu 7 kişi sırayla bir bidona tutunarak saatlerce yüzdük. Üç kişi bidona tutunurken diğerleri yüzüyordu. Bu sırada bu kişilerden birinin halamın oğlu Halil olduğunu fark ettim. Birçok insanın öldüğünü söyleyerek karşılıklı şekilde ağlamaya başladık. Aramızdan bazıları sırt üstü yüzerken yorgunluğa dayanamayarak kendini bırakacak gibi oluyordu. O anlarda birimizi 'Buraya geri gel. Hepimiz kurtulacağız. Evde annen seni bekliyor' diye motive etmeye çalıştık."

- "Buradan sağ kurtulursan annemi ara ve ona onu çok sevdiğimi söyle"

Bidonla yüzerken iki kere boğulma tehlikesi atlattığını kaydeden Turabi, o an halasının oğluna "Buradan sağ kurtulursan annemi ara ve ona onu çok sevdiğimi söyle" dediğini anlatırken gözyaşlarını tutamadı.

Gece boyunca "altı kere ölüp dirildiğini" sözlerine ekleyen Turabi, kurtuluş hikayesini ise şöyle anlattı:

"Sabaha karşı açıkta bir tekne olduğunu fark ettik ve hep birlikte bağırmaya başladık. İlk anda bizi duymadılar ancak sonradan birileri bizi fark etti. Bizi birer birer denizden başladılar. Bu sırada bana atılan can simidine başımı geçirecek dahi takatim kalmamıştı. Sonunda beni kollarımdan çekerek tekneye çıkardılar. Teknede sahil güvenlik tarafından denizden çıkarılan bir ceset de bulunuyordu. Teknedeki asker bizlere 'Bakın bu insancağız yaşayamadı. Sizler kurtuldunuz. Bugün hayatınızın ilk günü. Elhamdülillah yeniden doğdunuz. İşte bu hayat. Kendinize buna yapmayın, kendinizi ölüme atmayın.' dedi."

- "Sabahları sık sık boğulma hissiyle uyanıyorum"

Turabi hala yaşadığı o kabus dolu gecenin etkisinden kurtulamadığını, sabahları sık sık boğulma hissiyle uyandığını ve tutundukları o bidonda bulunan benzinin kokusunu genzinde hissettiğini anlattı.

Hayatta olduğuna hala inanamadığını dile getiren Turabi, denizden kendisini kurtaranların aksine karadaki güvenlik güçlerinin uyguladığı muamelenin çok kötü olduğunu belirtti.

Turabi, "İnsanlar ölümden yeni kurtulmuş. Bunun verdiği heyecanla konuşurken seslerini yükseltebiliyor. Neticede bu insanların içleri sevinç dolu, bırak konuşsunlar. Ama güvenlik güçlerinin uyguladığı muamele kabul edilemezdi. Polis, ramazan gününde küfürler savurarak insanları dövüyor ve onları susturmaya çalışıyordu." diye konuştu.

- "Ölümü gözlerimle gördüm"

Turabi, son olarak Avrupa rüyası ile denize açılmayı düşünenlere söyle seslendi:

"Gençlere mesajım şu: Sakın bu yolu denemeye çalışmayın. Ben ölümü gözlerimle gördüm. Size söylenenlere kanmayın. Ben ölümü on kere gördüm, hatta öldüm ve hayata geri döndüm diyebilirim. Hiç kimsenin benim yaşadıklarımı yaşamasını istemem."

- Polis merkezlerinde küfür ve dayak

El-Hamma gençlerinden Usame Keydi (22) de aynı şekilde teknenin devrilmesiyle birlikte gece boyu bir tahta parçasına tutunarak yüzdüğünü ve bu şekilde hayatta kaldığını anlattı.

Sahil güvenlik güçlerinin "ertesi sabaha karşı olay yerine gelmesinden" şikayet eden Keydi, karaya çıkarılmalarının ardından götürüldükleri merkezde küfür ve dayağa, kısaca insanlık dışı muameleye maruz kaldıklarını ifade etti.

- "Güvenlik güçlerinin insan kaçakçılarıyla işbirliği yaptığı" iddiası.

Güvenlik güçlerinin insan kaçakçılarıyla işbirliği yaptığını ileri süren Keydi, Kerkene Adası gibi küçük bir yerde güvenlik güçlerinin haberi olmadan böyle bir iş yapmanın mümkün olmayacağını dile getirdi.

Keydi, pasaport almak için en az dört kere başvurduğunu ancak rüşvet vermeden bir sonuç alamadığını ve en sonunda rüşvetle pasaportuna kavuştuğunu aktardı.

Denizden kurtulduğu anları anlatırken sesi titreyen Tunuslu genç, "İnsanlar birbirini çekiştiriyor, birbirine tutunmaya çalışıyordu. Ben hayatımda ilk defa böyle bir manzara gördüm." diye konuştu.

- "Geceleri bu manzara aklımdan çıkmıyor"

Bu arada tekneden sağ kurtulan Bassam Zuveyli (27) de ölümle burun buruna o anları aklından çıkarmasının mümkün olmadığını belirtti.

Zuveyli, "Annemi düşündüm. O an aklıma gelen ilk fotoğraf annemdi. Hayal edin 180 kişi bir denizin ortasında canını kurtarmaya çalışıyor. Mümkün değil. Senden küçükler, büyükler hepsi çığlık çığlığa hayatta kalmanın mücadelesini veriyor. Geceleri bu manzara aklımdan çıkmıyor." şeklinde konuştu.

- "Bu yolculuğu yeniden deneyeceğim"

Tekne faciasından sonra evine dönmeyi başaran Vail Fercani (24) isimli genç ise bu yolculuğu yeniden deneyeceğini söyledi.

Tekne yan dönmeye başlayınca suya atlayarak yüzmeye başladığını, daha sonra bir balıkçı teknesi tarafından kurtarıldığını anlatan Fercani, güvenlik güçlerini teknenin batmasından ancak saatler sonra olay yerine gelmekle suçladı.

Akdeniz üzerinden umuda yolculuğu daha önce dört defa denediğini söyleyen Fercani, "Tunus'ta umudum yok. Burası bana bir gelecek vadetmiyor. Bu yolculuğu yeniden deneyeceğim" ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA