'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde Görev Tanımlarını Ayrıştırdık'

İHÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atar: 'Hükümet sistemi değişikliği 1982 anayasası üzerindeki bazı maddelerin değiştirilmesiyle yapıldı. Bu Türk tipi bir başkanlık sistemi. Biz de bu yeni başkanlık sistemini kurgularken görev tanımlarını net bir şekilde ayrıştırmak gerektiğini düşündük. Böylece görev atamalarında mümkün mertebe çatışmaya yol açmayacak bir düzenleme yapıldı, bu da bir üstünlüktür' 'Üniter devletlerde bütçe krizi tolere edilebilir bir şey değildir. Bunu anayasal olarak düzenlememiz gerekiyordu. Şöyle bir madde yaptık; 'Bütçe teklifini Cumhurbaşkanı verir, meclis eğer kabul etmezse, ülke yönetimi zarar görmemesi için Cumhurbaşkanı geçen yıl bütçesini enflasyon oranının arttırılmış şekliyle uygular. Meclis kabul edinceye kadar.' Bu da ülkedeki bütçe krizlerini ortaya çıkmasını engelleyecek bir düzenlemedir' 'Televizyonlardaki yüzde 50 artı bir yanlış bir değerlendirmedir. Seçilebilmek için geçerli oyların yarıdan fazlasının alınması gerek. Yani yüzde 50 artı, ne kadar olursa. Ama asgarisi yüzde 50 artı 0.25'tir'

İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Atar, 1982 anayasası üzerindeki bazı maddelerin değiştirilmesiyle Türk tipi başkanlık sistemi oluşturulduğunu belirterek, "Biz de bu yeni başkanlık sistemini kurgularken görev tanımlarını net bir şekilde ayrıştırmak gerektiğini düşündük. Böylece görev atamalarında mümkün mertebe çatışmaya yol açmayacak bir düzenleme yapıldı, bu da bir üstünlüktür." dedi.

Atar, İHÜ Hukuk Kulübü tarafından Güncel Hukuki Meseleler Konferans Serisi - 2 çerçevesinde düzenlenen "Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Uyum Süreci" konulu konferansta yaptığı konuşmada, 16 Nisan 2017'de gerçekleştirilen referandumla parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişin kabul edildiğini söyledi.

2000'li yıllardan sonra doğan kişilerin parlamenter sistemin sorunlarını kavramasının pek mümkün olmadığının altını çizen Atar, "Her zaman parlamentoda tek parti çoğunluğu sağlayamıyor. Böylece tek başına hükümeti kurması mümkün olmuyor ve koalisyonlar ortaya çıkıyor. Bizim gibi çok temel sorunları ve çok ciddi politika farklılıkları olan partilerin, koalisyon kurması mümkün değildir. Olsa bile koalisyon dönemleri istikrar sağlanamamıştır." diye konuştu.

7 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin çoğunluğu sağlayamaması sonucu koalisyon çabalarına girişildiğini hatırlatan Atar, o tarihte ekonomide bozulma başladığına dikkati çekti.

Yeniden yapılan seçimle AK Parti'nin tek başına hükümetin başına geçmesiyle tekrar istikrar sağlandığına işaret eden Atar, parlamenter sistemin sağlıklı koalisyonların kurulabileceği ülkelerde mümkün olabildiğini ifade etti.

- "Bu Türk tipi bir başkanlık sistemi"

Prof. Dr. Atar, başkanlık sisteminin yaklaşık 30 senedir Türkiye'de tartışıldığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"15 Temmuz darbe girişimiyle MHP'nin Türkiye'deki paradigmaları değişti. MHP başkanlık sistemini görüşmek için çağrı yaptı. Görüştüler ve bu parlamentodan geçti. Bugünkü başkanlık sisteminin kurgusu 2012 yılında yapılmıştır. Yeni bir anayasa yazdık ve hükümet sistemi olarak başkanlık sistemi modelini yazdık. Şu anda onun üzerinde bir takım değişiklikler yapılarak komisyona sunuldu. MHP, 15 Temmuz'dan sonra fikir değiştirince 2012'de yapılan anayasa kurgusu alındı. MHP 'yeni bir anayasa yapamayız' dedi. Hükümet sistemi değişikliği 1982 anayasası üzerindeki bazı maddelerin değiştirilmesiyle yapıldı. Keşke anayasa sıfırdan yeni bir anayasa sistemi şeklinde oluşturulsaydı. Bu Türk tipi bir başkanlık sistemi. Biz de bu başkanlık sistemini kurgularken görev tanımlarını net bir şekilde ayrıştırmak gerektiğini düşündük. Böylece görev atamalarında mümkün mertebe çatışmaya yol açmayacak bir düzenleme yapıldı, bu da bir üstünlüktür."

Türk tipi başkanlık sisteminin Amerikan sisteminden ayrılan yönlerini de değerlendiren Atar, Amerikan sisteminde başkanın önemli atamalarının kongrenin onayına tabi olduğunu ve bunun uzun süreçlerle başkanı zayıflattığı için eleştirildiğinin altını çizdi.

- "Bütçe, başkanlık sisteminde parlamentonun en büyük silahı"

Türk tipi başkanlıkta bütçe maddesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Atar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Başkanlık sisteminde başkanlar önce bir bütçe taslağı ortaya koyabiliyor. Ama bunun mecliste onaylanması tümüyle parlamentonun yetkisinde. Bütçe başkanlık sisteminde parlamentonun en büyük silahı. Bu da başkanların elini kolunu bağlaması için kullanıldığında ülke yönetilemez hale geliyor. ABD'de diğer başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerde bütçe krizi çıktığında etkileyeceği yer aslında federal hükümet daireleridir. Sorun olsa da sistem yürüyor. Üniter devletlerde bütçe krizi tolere edilebilir bir şey değildir. Bunu anayasal olarak düzenlememiz gerekiyordu. Şöyle bir madde yaptık; 'Bütçe teklifini Cumhurbaşkanı verir, meclis eğer kabul etmezse, ülke yönetimi zarar görmemesi için Cumhurbaşkanı geçen yıl bütçesini enflasyon oranının arttırılmış şekliyle uygular. Meclis kabul edinceye kadar.' Bu da ülkedeki bütçe krizlerini ortaya çıkmasını engelleyecek bir düzenlemedir."

ABD sisteminde başkanın kararname çıkarma yetkisinin sınırlarının olmadığına işaret eden Atar, ABD'de çok güçlü bir anayasa mahkemesi olduğunu fakat Türkiye'de yargı sorunları olduğu için kararname için anayasada çok net sınırların koyulması gerektiğini vurguladı.

- Seçilmek için asgari oy yüzde 50 artı 0,25

24 Haziran'da parlamentonun ve başkanın seçileceğini belirten Atar, seçim sistemiyle ilgili şu bilgileri verdi:

"Başkanlık seçimleri sisteminde 2 tur var. Başkan birinci turda seçilemezse, iki hafta sonra ikinci tur yapılacak. Televizyonlardaki yüzde 50 artı bir yanlış bir değerlendirmedir. Seçilebilmek için geçerli oyların yarıdan fazlasının alınması gerek. Yani yüzde 50 artı, ne kadar olursa. Ama asgarisi yüzde 50 artı 0.25'tir. Bunu alırsa başkan seçilmiş olur. Diğer ittifakın gücü de önemlidir. İkinci tur olmaz. Aynı gün meclis seçimi yapılır. İttifak yüzde 51 oy alırsa parlamentoda yüzde 60 oranında sandalye alır.

Eğer cumhurbaşkanı 24 Haziran'da seçilemezse, yani hiçbir aday yüzde 50'yi alamazsa iki hafta sonra sadece başkan için bir seçim daha yapılacak. Orada da iki aday yarışacak. Bu iki adaydan biri çok yüksek ihtimalle birinci olur. Partiler tek tek girseydi. AK Parti avantajlı olacaktı. CHP barajı geçerdi. MHP, HDP ve SP'nin barajı geçip geçemeyeceği belli olmaz. Geçemezlerse AK Parti 400 milletvekili alırdı. 200'ünü de CHP alırdı."

Kaynak: AA