'Mars'a Yolculukta İlk Büyük Adımı 2021'De Atacağız'

NASA Johnson Space Center Piroteknik Sistem Yöneticisi Oğuz: 'Mars'a gidecek aracın insansız uçuşlarını 2021'de başlatarak hazırlık çalışmaları sonrası ilk büyük adımı atacağız. Bu çok önemli bir aşamanın ardından 2022'de ise insanlı uçuşlara geçeceğiz' 'NASA'nın 2030'da öngörülen Mars yolculuğu kanaatimce biriki yıllık rötarla ancak 2031 veya 2032'de yapılabilecek'

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) Johnson Space Center Piroteknik Sistem Yöneticisi Sırrı Oğuz, Mars'a ilk insanlı uçuş projesinde ilk büyük adımın 2021-2022 yıllarında atılacağını, bununla birlikte 2030 hedeflerinde bir-iki yıllık rötar yaşanabileceğini bildirdi.

Malatyalı İşadamları Derneği'nden (MİAD) yapılan açıklamaya göre, İnönü Üniversitesi tarafından MİAD, Malatya Büyükşehir Belediyesi ve Yeşilyurt Belediyesi'nin desteğiyle üçüncüsü düzenlenen ROBOCOT 2018 Bilim Şenliği'ne bu yıl Avrupa, Amerika, Asya ve Avustralya kıtalarından Türk bilim insanları ve mucitler katıldı.

Robocot 2018 için Malatya'ya gelen Sırrı Oğuz, sistem sorumlusu olduğu Orion Projesi ve Mars Programı hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Mars'a yolculuğun zamanı geldiğinde yapılacağını aktaran Oğuz, ancak birçok kişinin sandığı gibi işlerinin hiç de kolay olmadığını, Mars'a gidecek aracın insansız uçuşlarını 2021'de başlatarak hazırlık çalışmaları sonrası ilk büyük adımı atacaklarını bildirdi.

Bunun çok önemli bir aşama olduğu bilgisini veren Oğuz, ardından 2022'de ise insanlı uçuşlara geçeceklerini, ancak uzay aracının hazır olmasının her şeyi çözmediğini aktardı.

Oğuz, mars görevine gidecek astronotların 6 ay boyunca yer çekimsiz ortamda seyahat edeceğini kaydederek, "Yolculuk boyunca radyasyona maruz kalacaklar. Bütün bu sorunların çözümü elbette zaman alıyor. Bu nedenlerle NASA'nın 2030'da öngörülen Mars yolculuğu kanaatimce bir-iki yıllık rötarla ancak 2031 veya 2032'de yapılabilecek." ifadelerini kullandı.

- "Türkiye uluslararası uzay çalışmalarında daha aktif olmalı"

Oğuz, Türkiye'yi de bilim için, insanlık için yapılan ve yapılacak projelerde görmek istediğinin altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"15 ülkenin ortaklığı ile devam eden Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ) projesi var. Bu projede yer alan ülkelerin üniversitelerinde uzay çalışmaları ile ilgili çok ciddi bir eğitim veriliyor. Ben Türkiye'nin de bir gün uzay projelerinde aktif olarak yer almasını çok isterim. Bu ülkenin yetiştirdiği bir bilim insanı olarak bilgi ve deneyimlerimi paylaşmaktan da ayrıca büyük onur duyarım."

- "Beyin göçü değil beyin gücü olarak görülmeliyiz"

Avustralya Hükümeti Bilimsel Araştırma Merkezi'nde (CSIRO) görevli Hilkat Özgün ise son günlerde sıkça gündeme gelen beyin göçü tartışmalarını değerlendirdi.

Bilim insanlarının ve akademisyenlerin yurt dışını tercih etmesini "beyin göçü" yerine "beyin gücü" olarak değerlendirdiğini aktaran Özgün, "Bizler yurt dışında edindiğimiz bilgi ve deneyimi ülkemize taşıyoruz. Ben enerji depolama alanında çalışıyorum ve bu konuda TÜBİTAK ile sürekli iş birliği halindeyiz." değerlendirmesinde bulundu.

Avustralya'nın yükseköğrenim için tüm dünyadan öğrencilere kapılarını açtığını hatırlatan Özgün, Türkiye'den bu ülkeye öğrenci olarak gidenlerin yüzde 80'inin eğitimi değil, bir şekilde ülkede kalmayı hedeflediklerine dikkati çekti.

Özgün, Türkiye'den Avustralya'yı tercih eden öğrencilere ülkedeki eğitim fırsatlarını değerlendirmelerini önerdi.

Oxford Üniversitesi Öğretim üyelerinden Dr. Emre Korkmaz ise da Türkiye'de eğitimin değerinin henüz tam olarak anlaşılamadığını belirterek, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri gibi birçok ülkede hükümetlerin Oxford Üniversitesi ile özel iş birliği anlaşmaları yaptığını aktardı.

Robocot 2018'in konuklarından İsviçre Fribourg Universitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Coşkun da dünyanın ve Türkiye'nin bir başka sorunu olan Küresel iklim değişikliğine dikkati çekti.Massachusetts Institute of Technology (MIT) ve Dortmund University of Technology'den Prof. Yılmaz Uygun da "endüstri 4.0"ın bir fırsat olarak değerlendirmesi gerektiğini vurguladı.

Uygun, "Ancak bunun için Türkiye'de yeterli alt yapı, ekosistem yok. Ülkemizi gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımızda bizim en önemli eksikliğimiz, dezavantajımız olarak öne çıkıyor. Bu nedenle endüstri 4.0’a uygun alt yapıyı oluşturup ardından üretime geçmeliyiz." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA