'Irak'ta Kurulacak Hükümet Siyasi Süreç İçin Son Şans'

ORSAM Irak Araştırmacısı Watheq AlSadoon: 'Irak'ta kurulacak koalisyon hükümetinin gerçek bir siyasi programa sahip olması ve mezhepçilikten kaçınması gerekiyor. Aynı zamanda Irak'a dış müdahalenin de önünü kapatması gerekiyor. Çünkü kurulacak hükümetin Irak'taki siyasi süreç için son şans olduğunu düşünüyorum' 'ABD, içinde İran etkisinin kısıtlı kalacağı bir hükümet kurulmasını kabul edebilir' İRAM Başkan Vekili Hakkı Uygur: 'Belki bir ortak nokta bulunana kadar Irak'ta bir hükümet kurulmasını engelleyebilir. Böyle bir şeye gidebilir. Bunu yapacak güçleri mevcut. Ya da tam tersi bir yöne de gidebilir çünkü eğer dün Pompeo'nun dediği gibi tarihin gördüğü en ağır yaptırımlara maruz kalacaksa İran, bu noktada komşu ülkeler İran için çok önemli olacak. Irak ile ticari ilişkileri var. Bu bahsettiğim geniş ekonomik ilişkilerin yanı sıra siyasi ilişkiler var. Hatta askeri ilişkileri var. Belki de henüz gücü varken Irak'ta bir an önce hükümet kurulmasını da isteyebilir'

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezinin (ORSAM) Irak Araştırmacısı Watheq Al-Sadoon, Irak'ta kurulacak bir koalisyon hükümetinin mezhepçilikten kaçınması gerektiğini belirterek, "Aynı zamanda Irak'a dış müdahalenin de önünü kapatması gerekiyor. Çünkü kurulacak hükümetin Irak'taki siyasi süreç için son şans olduğunu düşünüyorum." dedi.

ORSAM Genel Merkezi'nde "Seçim Sonrası Irak" konulu panel düzenlendi

ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü Bilgay Duman moderatörlüğünde yapılan panelde, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisinden Doç. Dr. Serhat Erkmen, İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Başkan Vekili Dr. Hakkı Uygur, ORSAM Irak Araştırmacısı Watheq Al-Sadoon konuşmacı olarak yer aldı.

ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörü Duman, Irak'taki son seçimlerin yapılış ve siyasi ortam itibarıyla diğer seçimlerden farklı olduğunu dile getirerek, “Irak çok farklı bir ortamda seçime girdi. Irak’ta güvenlik boşluğunun olduğu, siyasal istikrarsızlığın halen devam ettiği, mülteci krizinin yaşandığı ve bununla ilgili çözüm bulunamadığı ve halen devlet hizmetlerinin sağlanamadığı bir seçim gerçekleşti.” dedi.

Duman, 2003 ABD’nin işgalinin ardından Şiiler, Sünniler ve Kürtlerin Irak’ın ana siyasi aktörleri olduğunu hatırlatarak, “2014 seçimlerine gelene kadar seçimlerin nasıl geçtiğine dair, ‘Şiiler şu kadar kazandı. Kürtler şu kadar kazandı. Sünniler, Türkmenler bu kadar kazandı’ diyorduk ancak 2018 seçimlerine gelinen süreç içerisinde çok çetrefilli bir siyasal ortamla karşı karşıya kaldık. Irak’ın yürütücü gücü olan Dava Partisi dahi ilk kez seçimlerde kendi ismi ile girmedi. İki ayrı listeyle seçimlere katıldı. Bir taraftan Nuri el-Maliki öncülüğündeki Kanun Devleti Koalisyonu, diğer tarafta mevcut Başbakan Haydar El-İbadi öncülüğündeki koalisyon.” diye konuştu.

Irak’ta 2005’ten bu yana en düşük katılımlı seçim olduğunu vurgulayan Duman, bugün itibarıyla hükümet senaryolarının yavaş yavaş konuşulmaya başladığını ve muhtemelen bir çoğunluk hükümetinin kurulabileceğini söyledi.

- Kurulacak hükümet son şans

ORSAM Irak Araştırmacısı Watheq Al-Sadoon ise konuşmasında, Irak'ta yapılan seçimin ülkedeki önceki seçimlerle karşılaştırıldığında birçok yenilik barındırdığına işaret ederek, "Birçok iç ve dış faktör Irak'ta yeni hükümetin kurulmasını etkileyecektir. İç faktörlere baktığımızda, Irak'taki hükümeti kuracak grubun, seçimi kazanan grup olması şart değil. Nihai seçim sonuçlarından sonra parlamentoda kurulacak en büyük koalisyon hükümetini de kuracak. 2003'ten sonra Irak siyasetindeki en büyük sorun güvensizlik." diye konuştu.

Irak'ta 15 senedir süregelen güvensizlik ve mezhepçilik sorununun devlet kurumlarındaki yolsuzluk ve zayıflığa neden olduğunu ve bunun da dış müdahalelerin yolunu açtığını kaydeden Al-Sadoon, hem Iraklılar hem de dini liderlerin bu şekilde devam etmek istemediklerine bunun da seçime katılım oranına yansıdığına dikkati çekti.

Al-Sadoon, "Irak'ta kurulacak koalisyon hükümetinin gerçek bir siyasi programa sahip olması ve mezhepçilikten kaçınması gerekiyor. Aynı zamanda Irak'a dış müdahalenin de önünü kapatması gerekiyor. Çünkü kurulacak hükümetin Irak'taki siyasi süreç için son şans olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.

İran ve ABD'nin şu anki süreci izleyen başlıca faktörler olduğunu dile getiren Al-Sadoon, "ABD, içinde İran etkisinin kısıtlı kalacağı bir hükümet kurulmasını kabul edebilir. Çünkü ABD, tamamen İran karşıtı bir hükümet kurulursa İran'ın bu hükümetle mücadele etmek için Irak'taki istikrarsızlıkları artırabileceğinin farkında. Ama artık ABD'nin tamamen İran yanlısı bir hükümetin kurulmasına izin vereceğini sanmıyorum." ifadelerini kullandı.

Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisinden Doç. Dr. Erkmen de Irak parlamentosundaki dağınıklığın kolay bir şekilde hükümetin kurulamayacağının bir işareti olduğunu belirterek, konuyla ilgili çok fazla pazarlık yapılacağı ancak İran ile ABD faktörünün, dengelerin değişmesinde etkili olabileceği görüşünü paylaştı.

Serhat, sadece oy sayılarına bakarak Irak’ta nasıl bir hükümet kurulacağını kimsenin kestirmediğini, burada İran ve ABD’nin kozları nasıl oynanacağının önemli olduğunu söyledi.

- "Irak, İran için göz ardı edilemeyecek bir ülke"

İRAM Başkan Vekili Uygur da İran için Irak'ın tarihi, mezhebi ve siyasi açılardan en önemli ülkelerden birisi olduğunu belirterek, "Irak, İran için göz ardı edilemeyecek bir ülke." ifadesini kullandı.

İran'ın 2003 Irak işgalinden sonra bölgede etkisini iyice artırdığına dikkati çeken Uygur, Kum ve Necef arasındaki ihtilafın bugün bile hala devam ettiğini vurguladı.

Uygur, İran'ın Irak'a müdahalesini artırdığı süreçte ABD'ye karşı ciddi eylemler gerçekleştirildiğini anımsatarak, "Irak'ta genel seçimden birinci çıkan Şii lider Mukteda es-Sadr'ın İran'la yakın iş birliğini görüyoruz." dedi.

Irak'taki seçim sonuçları değerlendirildiğinde, İran destekçileri ve İran karşıtları olmak üzere iki temel listenin görüldüğü değerlendirmesinde bulunan Uygur, "(ABD Başkanı Donald) Trump'ın İran ile nükleer anlaşmadan çıkması sonucunda oluşacak yapıda Irak özel bir önem kazanacaktır. Başbakan İbadi'nin geçen gün Washington Post'ta çıkan yazısında da vardı. 'Biz Irakİran ve Amerikan çatışması alanı olarak görmek istemiyoruz.' dedi. Şu anda Iraklı bütün Şiilerin dediği şey bu. Çünkü İran ve ABD'nin Irak üzerinde hesaplaşmalarından ciddi bir tedirginlik duyuyorlar." ifadelerini kullandı.

Trump'ın nükleer anlaşmadan çekilmesi ve dün ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun 12 maddelik kriterleri sıralamasının ABD'nin yakın dönemde İran'ı ciddi anlamda kısıtlayacağını gösterdiğini belirten Uygur, "Eğer İran'ın bölgesel etkinliğine nükleer anlaşma ile Obama'nın ön açtığını kabul edersek, işlerin tersine döndüğünü var saymamız mümkün olacaktır. Ve bunun Irak'a yansımaması mümkün değil." görüşünü paylaştı.

Uygur, İran'ın ABD ile Avrupa üzerinden dolaylı görüşmeler sürdürdüğüne işaret ederek, "Belki bir ortak nokta bulunana kadar Irak'ta bir hükümet kurulmasını engelleyebilir. Böyle bir şeye gidebilir. Bunu yapacak güçleri mevcut. Ya da tam tersi bir yöne de gidebilir çünkü eğer dün Pompeo'nun dediği gibi tarihin gördüğü en ağır yaptırımlara maruz kalacaksa İran, bu noktada komşu ülkeler İran için çok önemli olacak. Irak ile ticari ilişkileri var. Bu bahsettiğim geniş ekonomik ilişkilerin yanı sıra siyasi ilişkiler var. Hatta askeri ilişkileri var. Belki de henüz gücü varken Irak'ta bir an önce hükümet kurulmasını da isteyebilir." şeklinde konuştu.

Mevcut durumda ABD ve İran'ın Irakçatışma bölgesi olarak kullanmasına ihtimal vermediğini söyleyen Uygur, İran-Irak ilişkilerinde Necef ve Kum meselesinin özellikle ciddiye alınması gerektiğini vurguladı.
Kaynak: AA