22 Mayıs Uluslararası Biyoçeşitlilik Günü

Doğal yaşam çeşitliliğinin korunmasını ve geliştirilmesini hedefiyle yarın düzenlenecek etkinlikler, Uluslararası Biyoçeşitlilik Anlaşması'nın yürürlüğe girmesinin 25'inci yıl dönümü temasıyla yapılacak.

Doğal yaşam çeşitliliğinin korunmasını ve geliştirilmesi amacıyla yarın kutlanacak Uluslararası Biyoçeşitlilik Günü, Uluslararası Biyoçeşitlilik Anlaşması'nın yürürlüğe girmesinin 25'inci yıldönümü temasıyla gerçekleşecek.

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF)-Türkiye'den yapılan açıklamaya göre, yarın Uluslararası Biyoçeşitlilik Günü tüm dünyada kutlanacak.

Doğal yaşam çeşitliliğinin korunması ve geliştirilmesi hedeflenen günde, farkındalığı artıracak ve toplumsal bilinci yükseltecek etkinlikler düzenlenecek.

Bu yılki etkinlikler, Uluslararası Biyoçeşitlilik Anlaşması'nın yürürlüğe girmesinin 25'inci yıldönümü temasıyla gerçekleştirilecek. 25 yılda bu alanda başarılanlar ve başarılamayanların dökümü yapılırken, geleceğe ilişkin yol haritası değerlendirilecek.

Uluslararası Biyoçeşitlilik Anlaşması 1992'de Brezilya'nın Rio de Janerio kentinde düzenlenen Yeryüzü Zirvesi'nde 150 ülke tarafından imzalandı. 4 Temmuz 1993'e kadar imzaya açık tutulan anlaşmaya katılan ülke sayısı 168'e çıktı. 29 Aralık 1993'te ise Birleşmiş Genel Kurulu'nda görüşülerek yürürlüğe girdi.

Anlaşma, özellikle sürdürülebilir kalkınma ve gelişme kavramları üzerine odaklanıyor. Hayvan, bitki, mikroorganizma çeşitliliği ve bunların ekosistemlerinin ötesine geçen anlaşma insanların gıda, güvenlik, barınma, ilaç, sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama haklarını da dikkate alarak sürdürülebilirliği daha geniş bir perspektiften ele alıyor.

Türkiye, biyolojik çeşitliliğin korunmasını, sürdürülebilir kullanımını ve genetik kaynakların kullanımından doğan faydaların adil bir şekilde paylaşılmasını amaçlayan bu sözleşmeyi, 14 Mayıs 1997'de onaylayarak taraf ülkeler arasına katıldı.

- Doğa ile uyumlu bir gelecek mümkün

WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Dr. Sedat Kalem, 2 yılda bir hazırlanan Yaşayan Gezegen Raporu'na göre son 50 yılda karasal türlerin popülasyonlarında yüzde 38, deniz türlerinin popülasyonlarında yüzde 36 azalma olurken, en fazla kaybın yüzde 81 ile sulak alanlarda yaşandığını belirtti.

Kalem, bu gidişatı tersine çevirmek için hala fırsat olduğunu vurgulayarak, "Tür koruma programlarıyla birlikte korunan alanların hızla genişletilmesi ve güçlendirilmesi ve doğal kaynak kullanan bütün sektörlerin (enerji, inşaat, üretim vs.) çalışmalarında biyoçeşitliliği dikkate alması gerekiyor. Bununla birlikte, başarılı sonuçların alındığı örnekler de var. Bu konuda kamunun sivil toplumla iş birliği yapması önemli." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA