Osmanlı'da Şifa Yöntemlerini Merak Eden Bu Müzeye Geliyor

TÜ bünyesinde 21 yıl önce kurulan ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Sultan 2. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, çok sayıda ziyaretçi çekiyor 15. yüzyıldaki tedavi biçimlerinin minyatür ve heykellerle anlatıldığı müzede, tedavide kullanılan müzikler de ziyaretçilere dinletiliyor

Osmanlı'da Şifa Yöntemlerini Merak Eden Bu Müzeye Geliyor
CİHAN DEMİRCİ - Trakya Üniversitesi (TÜ) bünyesinde 21 yıl önce kurulan ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Sultan 2. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, yerli ve yabancı çok sayıda ziyaretçi çekiyor.

15. yüzyıldaki tedavi biçimlerinin minyatür ve heykellerle anlatıldığı müzede, tedavide kullanılan müzikler de ziyaretçilere dinletiliyor.

Müzede, Osmanlı döneminin kıyafetlerini giyen görevliler ziyaretçileri karşılarken, tedavi biçimlerinin anlatıldığı çok sayıda bilgilendirici afiş de misafirlere sunuluyor.

Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2. Bayezid Külliyesi'nin 1488 yılında inşa edildiğini söyledi.

Külliyenin içerisinde cami, hastane, medrese, imarethane ve tabhanenin (senatoryum) yer aldığını belirten Tabakoğlu, "Külliyenin hastanesi döneminin en ileri sağlık kurumu. Hamamı, medresesi ile muhteşem bir örnek. 1488'de yapılan bu yapıyı Balkanlar'dan ve birçok coğrafyadan gelenler ziyaret ediyor. Gelenler görüyor ki önce gönüller fethediliyor, sonra gerçek fetihler ortaya çıkıyor." dedi.

Harap halde olan külliyenin önemli bir lokasyon haline getirildiğini ifade eden Tabakoğlu, şöyle devam etti:

"Trakya Üniversitesi'nin de kurulmasıyla, 2. Bayezid Külliyesi bir yıkıntı halinde üniversite bünyesine geçti. 10 yıl kadar tamiratı sürdü. 1997 yılında külliyeye bir sağlık müzesi kuruldu. Rahmetli Ratip Kazancıgil'in çok büyük gayretleri ve emekleri vardır. Sağlık müzesi kurulduğunda yıllık 3 bin 500 ziyaretçi almaya başladı. Müzemiz gittikçe kendini yeniledi.

Her yönetim buraya bir taş koydu ve Avrupa En İyi Sunum Ödülü, Avrupa En İyi Müze Ödülü, Üniversite En İyi Müze ödülü aldı. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmesiyle ziyaretçi sayısı arttı. Hangi konuda olursa olsun müzemiz ulusal ve uluslararası ödüller alıyor. 2. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, prestij müzemiz haline geldi. Yıllık 3 bin 500 ziyaretçi sayısıyla başladığımız yolculuk, geçtiğimiz haftalarda günlük 7 bin kişiye ulaşan sayıyla taçlandı. Dünyanın dört bir yanından ve ülkemizden çok sayıda ziyaretçilerimiz geliyor."

- "5 duyuya hitap eden müze"

Müzenin yapıldığı 15 yüzyıldaki aslına uygun oluşturulduğunu dile getiren Tabakoğlu, "Nasıl sağlık hizmeti veriliyordu, medresede nasıl bir eğitim veriliyordu bunu mümkün olduğu kadar 5 duyuya hitap edecek şekilde gösteriyoruz." dedi.

Tabakoğlu, "Müzede buhurdanlıklarla koku ve o zaman uygulanan müzik tedavisini, müzenin ortamına müzik olarak sunuyoruz. Müzenin kurulmasına öncülük eden Ratip Kazancıgil'in bize vasiyetini yerine getireceğiz. Külliyenin imarethaneleri var. Osmanlı imarethanelere çok önem vermiş. Önce insan... Karnını doyuracak ve sağlığına hizmet edecek ve sonra onu eğitecek. İmarethanelerin nasıl olduğunu, bir imarethane nedir, bir mutfak nedir ve nasıl oluşturulur, bunun müze hazırlıklarına başladık. Türkiye'de bu konunun en uzman kişisi olan İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. Fethiye Erbay ile çalışıyoruz. Çatı oluştu ve sonunda inşallah buraya bir yeni müze İmaretler Müzesi ekliyoruz." şeklinde konuştu.

- "Bölgenin kültür lokomotifi"

2. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi Müdürü Hakan Akıncı da Sağlık Müzesi'nin kentin ve ülkenin turizmine büyük katkı sağladığını söyledi. Akıncı, Edirne'nin tarihi ve kültürel etkinliklerinden olan Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri ve Kakava şenliklerinde müzenin ziyaretçi sayısının tavan yaptığını dile getirdi.

Sağlık müzesinin bölgenin kültür lokomotifi olduğunu anlatan Akıncı, "Müzemiz 15. ve 18. yüzyıl Osmanlı tıbbının en iyi anlatıldığı mekandır. Burada 15. yüzyılda Sabuncuoğlu Şerafettin'in tedavi biçimleri, birinci elden kaynaklar ve vakfiyelerle desteklenerek dönemin minyatürler ve heykellerle anlatılıyor. Gerek Balkanlar, gerek Avrupa ve gerek Orta Asya'dan gelen ziyaretçilerimize sunuluyor ve onların bizler hakkında bilgi sahibi olmasına sebep oluyor. Örnek vermek gerekirse, Afrika'dan yeni Müslüman olmuş bir kabilenin üyeleri ve kralı müzemizi ziyaret etti. Onlar burada gördükleri karşısında hayretlere düştüler. Afrika'dan gelen ziyaretçilerimiz Osmanlı'nın tıp alanındaki başarısını burada öğrendiler. Bir kez daha Müslüman olduklarına şükrettiklerini söylediler." şeklinde konuştu.

Kaynak: AA