MHP Genel Başkan Yardımcısı Depboylu Engellilerin Sorunlarına Dikkat Çekti

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kadın, Aile ve Engellilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Deniz Depboylu, "Engellilerimizin yaşamın pek çok alanında karşılaştığı sorunlar, engeli olan bireylerin içinde yaşadıkları toplumla işlevsel bir bütünlük içinde yaşamalarını güçleştirmektedir" dedi.

Depboylu, MHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında 10-16 Mayıs tarihlerinin Engelliler Haftası olarak kutlandığına dikkat çekerek, “Ne yazık ki şenliklerle süslenmesi gereken bu süreç engelli vatandaşlarımızın çözülemeyen sorunlarının gölgesinde kalıyor. Engelli vatandaşlarımız sosyal dışlanmaya en fazla maruz kalan, toplumsal bütünleşme ile ilgili sorunlar yaşayan, koruyucu önlemler ile yaşam standartları yükseltilmesi gereken özel bir gruptur. Maalesef engellilerimizin yaşamın pek çok alanında karşılaştığı sorunlar, engeli olan bireylerin içinde yaşadıkları toplumla işlevsel bir bütünlük içinde yaşamalarını güçleştirmektedir” ifadelerini kullandı.

Yaşanan tüm sorunların çözümünün yardıma ihtiyacı olan engellilerin sayısının, sıkıntılarının ve beklentilerinin belirlenmesiyle mümkün kılınabileceğine dikkat çeken Depboylu, şunları söyledi:

“Ülkemizde TÜİK tarafından 2002 yılında ’Türkiye Engelliler Araştırması’ ve ardından 2010 yılında ’Engellilerin Sorun ve Beklenti Araştırması’ olmak üzere iki saha çalışması yapılmış, takip eden sekiz yıllık süreçte hiçbir çalışma yapılmamıştır. ASPB 2011 nüfus ve konut araştırması çerçevesinde ülkemizde engelli nüfusun oranının yüzde 6.9 olduğu belirtilerek, 2 milyon 85 bin erkeğin ve 2 milyon 792 bin kadının en az bir engeli olduğu bilgisini paylaşmıştı. Ancak bugün mevcut sayının verilen bilginin çok daha üstünde olduğunu bilmekteyiz. Engelli vatandaşlarımızın sayısı ve sorunlarıyla ilgili olarak en kısa sürede kapsamlı bir çalışma yapılmak zorundadır.”

Depboylu, engellilerin yaşadığı sorunların bir kısmını şöyle dile getirdi:

“Karşı karşıya olduğumuz en büyük sorun yoksulluktur. Yapılan araştırmalar, dünyanın her yerinde engellilerin büyük çoğunluğunun toplumun yoksul kesimlerinden geldiğini ve yoksulluk içinde yaşadıklarını göstermektedir. Her ülke, vatandaşı olan engelli bireylerin yoksulluk sorununu çözmek için birbirinden farklı politikalar üretmektedir. Ülkemizde bu sorunun çözümü amaçlanarak mevcut hükümet tarafından engelli vatandaşlarımıza engelli maaşı ödenmeye başlanmıştır. Ancak bu uygulama kendi içinde çözülmesi gereken sorunlar barındırmaktadır. Engelli ve yaşlı aylığı için birlikte yaşadıkları hanedeki bireylerin de yoksul olması şartı aranmaktadır. Bakıma ihtiyacı olan engellinin evde bakımı için aileye ödenen destek nedeniyle engelli aylıkları kesilmektedir. Engelli bireyin evinde yaşayan bakıma muhtaç yaşlıların emekli aylıkları da hane içi geliri olarak kabul edilmekte, sorun maddi manevi büyümektedir. Ailesinin geliri esas alınarak ’muhtaç değilsin’ diye aylığı kesilen engelliler, yasal olarak muhtaç olmasalar da bu defa ailelerine muhtaç bırakılmışlardır. Yaşanan mağduriyetin giderilmesi için engellilerin muhtaçlığının belirlenmesinde ’hane başına düşen gelir’ uygulamasından vazgeçilip, kendi gelirinin esas alınmasına yönelik düzenleme yapılmalı, engellilerin yaşadığı mağduriyet giderilmelidir. Günümüzde üniversiteye gitmeyen 18 yaşını doldurmamış erkek çocukları ile üniversiteye giden gençler 25 yaşını dolduruncaya kadar verilen SGK desteği zihinsel engelli erkeklere de uygulanmaktadır. Yaş sınırını aşan engelli gençler sağlıklı gençler gibi sosyal güvencesi olan anne babaları üstünden kazandıkları sağlık bakım haklarını kaybetmektedir. Yine anne babası vefat etmiş ise, 18 yaşından büyük zihinsel engelli erkek hiçbir şeyden faydalanamamaktadır. Zihinsel engelli olan erkek ile engeli olmayanlar arasında uygulamada farklılık yoktur. Sağlıklı bir genç ile yüzde 60’ın üzerinde zihinsel engeli olan bir genç nasıl eşit sayılabilir? Her anne babanın korkusu kendi vefatlarından önce evlat acısı yaşamaktır. Engelli ana babalarının en büyük korkusu ise evlatlarından önce ölüp onu geride korumasız ve çaresiz bırakmaktır. Engelli vatandaşlarımızın maddi sorunlarının çözülerek, bakımlarının devlet tarafından güvence altına alınması mecburidir. Ülkemizde engelliler kendi aralarında da eşit fırsatlara sahip değildir. Engellilerin malul sayılması ve maluliyet aylığı bağlanmasında farklı uygulama bulunmaktadır. Engellilerin eşit fırsatlara sahip olabilmeleri kapsamında doğuştan ya da sigortalılıktan önce engeli olanlar da 5510 sayılı Kanun’un malul sayılma ve maluliyet aylığı bağlanması ile ilgili hükümlerinden yararlandırılmalıdır.”

“Engellilik işsizliğin de başlıca nedenleri arasında olduğu için işsizlik ve yoksulluk arasında bir neden sonuç bağlantısına da sebebiyet vermektedir” diyen Depboylu şunları dedi:

“Engellilere yönelik istihdam politikaları büyük ölçüde kota tekniğine dayanmaktadır. Kamu kurumlarının çalıştırmak zorunda olduğu engelli kontenjan oranı yüzde 3’tür. Birçok ülkede kamu kurumlarında yüzde 5 ve üzerinde engelli kotası uygulaması yapılmaktadır. Bu kota oranı bizde de geçerli olmalıdır. Kamuda istihdam edilmek üzere engelliler için ayrılmış kontenjanların önemli bir kısmı boştur. Atama bekleyen engellilerimizin kamuda istihdamı önem arz etmektedir. Engelli istihdam kriterlerinin, engel gruplarının kendi içlerinde engel oranları ve niteliklerine göre ayrılarak belirlenmesi yaşanabilecek haksızlık ve mağduriyetlerin oluşmasını önleyecektir. Bir toplumda yaşayan her bireyin yapabileceği bir iş vardır. Engel durumları dikkate alınarak, uygun eğitimleri almış, rehabilitasyon hizmetlerinden yararlanmış engellilerimiz de kendilerine uygun işlerde çalışabilir, üretime ve de kendi bütçelerine katkıda bulunabilirler. Bugün engellilerin sahip oldukları engelden kaynaklanan özellikleri ve nitelikleri de dikkate alınarak hangi işlerde çalışabilecekleri konusunda elde ciddi bir araştırma, bir çalışma bulunmamaktadır. Her bireyin olduğu gibi engellilerin de iş piyasasının özellikleri ve gereksinimleri doğrultusunda eğitilmesi, istihdam için hazırlanması gerekir. Engellilerin istihdamla bağlantılı sorunları istihdam gerçekleştikten sonra da ortaya çıkmakta ve iş yaşamı içinde de devam etmektedir. Bu sorunlar da ayrı bir çalışma gerektirmektedir.”

Eğitim konusunda yaşanan sıkıntılara da dikkat çeken Depboylu, “Engellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki bir diğer engel de eğitim konusunda karşılaştıkları sorunlardır. Tüm ülkelerde eğitim sistemi, öncelikle nüfusun engelli olmayan kesimi için planlanıp uygulanmaktadır. Böylece daha en baştan eğitim sistemi, engellileri dışlayan bir anlayışa sahip olmakta, daha sonra da engellileri eğitim sistemiyle bütünleştirecek çeşitli programlar geliştirilmeye çalışılmaktadır. Müfredat programları, engel türleri ve dereceleri ile engellilerin kişisel özellikleri ve gereksinimleri de dikkate alınacak şekilde esnek hazırlanmalıdır. Engellilerin eğitiminde görevlendirilmek üzere yeterli sayıda meslek elemanı yetiştirilmeli ve istihdam edilmelidir. Eğitim kurumları engelli çocuklarımız ve gençlerimiz için ulaşılabilir kılınmalı ve fiziki şartları uygun hale getirilmelidir” ifadesini kullandı.

Depboylu, engellilerin kaliteli yaşam sürmelerinin önündeki engellerden birinin de ulaşım ve fiziksel çevre sorunu olduğuna dikkat çekti.
Kaynak: İHA