'Sürdürülebilir Gelecek İçin Sürdürülebilir Enerji' Raporu Tanıtım Toplantısı

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik: 'Eğer sektör, teknoloji odaklı, daha verimli ve rekabetçi bir yapıda gelişirse, 2030 yılı itibarıyla, elektrik ve doğalgaz sektörlerinin ekonomimize sağlayabileceği katma değer, yüzde 34 gibi yüksek bir oranda artabilir' 'Kalkınma vizyonumuzu gerçekleştirmek için bu büyümenin sürdürülebilir olması gerekiyor. Bunun reçetesi ise, üretim hacmini genişletmek ve verimli ve rekabetçi bir perspektifi güçlendirmek' 'Enerjide dışa bağımlılığımızın azaltılması, arz güvenliğimizin ise artırılması için yenilenebilir enerji potansiyelimizi azami kullanmalıyız'

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, "Eğer sektör, teknoloji odaklı, daha verimli ve rekabetçi bir yapıda gelişirse, 2030 yılı itibarıyla, elektrik ve doğalgaz sektörlerinin ekonomimize sağlayabileceği katma değer, yüzde 34 gibi yüksek bir oranda artabilir." dedi.

TÜSİAD'ın Boston Consulting Group (BCG) ile birlikte hazırladığı "Sürdürülebilir Gelecek için Sürdürülebilir Enerji: Kısa ve Orta Vadeli Öneriler" raporunun tanıtım toplantısı, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez ve TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu Başkanı Kıvanç Zaimler'in katılımı ile İstanbul'da gerçekleştirildi.

Etkinliğin açılışında konuşan Bilecik, raporla, Türkiye'de sürdürülebilir bir enerji sektörü ekosistemi yaratılmasını ve böylelikle Türkiye ekonomisine katkının artırılmasını hedeflediklerini belirterek, TÜSİAD olarak, daima Türkiye'nin kalkınma hedeflerine katkı sağlayacak alanlara odaklandıklarını söyledi.

Bilecik, ekonomik ve sosyal gelişmenin en stratejik bileşenleri arasında yer alan enerji sektörünün de, bu nedenle hep gündemlerinin öncelikli konuları arasında yer aldığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Enerji, her ülke için kritik önemde. Bu önem, sadece temel gereksinimlere cevap verebilme kaygısından da kaynaklanmıyor. Artık enerji konusu, ülkelerin stratejik gündemlerinin en öncelikli konularının başında geliyor. Günümüzün elektrifikasyon, kentleşme, Sanayi 4.0 gibi mega trendleri, enerjiye olan talebi artırırken, iklim değişikliği, azalan doğal kaynaklar gibi tehditler de sektörün dinamiklerini kökten değiştiriyor.

Geldiğimiz noktada, kişi başına düşen enerji tüketimi, enerji veriminin bir göstergesi olan enerji yoğunluğu, enerji arzının karbon yoğunluğu gibi temel göstergeler, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkı ortaya koyuyor. Neticede, enerji değer zincirinin her halkasının gelişimi ayrı bir önem kazanıyor. "

Bilecik, güçlü olmak için eskiden fosil kaynaklara sahip olmak gerektiğini anımsatarak, bugün ise güçlü olmanın, enerjinin ne kadar verimli üretildiğine, yenilenebilir enerji potansiyelinin hangi oranda arz portföyünün bileşeni yapılabildiğine, enerji verimliliğinin üretim ve kullanım dahil değer zincirinin tüm aşamalarında ne kadar artırıldığına ve enerji teknolojileriyle yetkin insan kaynağının ne ölçüde geliştirildiğine bağlı olduğunu anlattı.

Türkiye'nin enerji gündeminde tüm bu gelişmelerin dikkate alınması gerektiğine dikkati çeken Bilecik, TÜSİAD olarak arz güvenliğine ilişkin konuları ve bölgesel riskleri, enerji sektörünün bu yönlerde yapısal dönüşümü için itici bir güç olarak gördüklerini dile getirdi.

- "Yeni küresel düzenin belirleyicisi, sanayinin dijital dönüşümüdür"

Geçen hafta açıklanan 2017 yılı büyüme rakamlarını anımsatan Bilecik, yüzde 7,4 ile Türkiye ekonomisinin son 4 yıldaki en yüksek büyüme oranını yakaladığını anımsattı ve "Bu başarı, ortak bir başarıdır ve elbette ülkemiz adına bütün Türkiye için memnuniyet vericidir. Temelde bakıldığında kalkınma vizyonumuzu gerçekleştirmek için bu büyümenin sürdürülebilir olması gerekiyor. Bunun reçetesi ise, üretim hacmini genişletmek ve verimli, rekabetçi bir perspektifi güçlendirmektir." ifadelerini kullandı.

Bilecik, yeni küresel düzenin belirleyicisini, sanayinin dijital dönüşümü olarak açıklayarak, TÜSİAD olarak kendilerinin de, Türkiye'nin ekonomik anlamdaki yeni hikayesinin "Sanayinin Dijital Dönüşümü" üzerinden yazılacağına inandıklarını söyledi.

Bu dönüşümün, enerji arz güvenliğinin sağlandığı bir ekosisteme ihtiyaç duyduğuna dikkati çeken Bilecik, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ülkemizde enerji, kamu maliyesinde ve iş dünyasının yatırım planlamasında önemli bir parametredir. Bugün artık, daha fazla katma değeri, daha az enerji tüketerek üretmek zorundayız. Ekonomide büyümenin sürdürülebilirliği, enerji sektörünün sürdürülebilir büyümesine ihtiyaç duyuyor. Enerjide dışa bağımlılığımızın azaltılması, arz güvenliğimizin ise artırılması için yenilenebilir enerji potansiyelimizi azami kullanmalıyız.

İklim değişikliğiyle mücadele için, yerli kaynaklarımızı çevresel tedbirleri almak kaydıyla artırılması için enerji verimliliğini değer zincirinin tamamında teşvik etmeliyiz. Güçlü bir arz-talep dengesi için şeffaf, öngörülebilir ve rekabetçi bir piyasa tesis etmeliyiz. Mevcut yatırımların finansal sürdürülebilirliği ve enerji talebini destekleyecek yeni yatırımların gelişimi için gerekli tedbirleri almalıyız. Yatırımı cazip kılacak düzenleyici çerçeveyi geliştirmeliyiz. Şebeke altyapısının iyileştirilmesi önemli konuların başında geliyor, hızlandırmalıyız. İnsan kaynağının yetkinliği, dijitalleşme fırsatları, dağıtık enerji, akıllı şebekeler ve depolama teknolojileri konularına odaklanmalıyız."

- "Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı" önemli bir açılım

Erol Bilecik, bakanlığın sektörün rekabetçiliğine, verimliliğine, teknolojilerde yerlileşmeye ve arz güvenliğinin sürdürülebilirliğini güçlendirmeye yönelik yoğun gayretlerini çok kıymetli bulduklarını dile getirdi.

Bilecik, geçen hafta, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan "Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı"nın çok önemli bir açılım olduğuna dikkati çekerek, konuşmasını şöyle tamamladı:

"TÜSİAD olarak biz de, 'Sürdürülebilir Gelecek için Sürdürülebilir Enerji: Kısa ve Orta Vadeli Öneriler' çalışmamız ile sektörün arz güvenliğini güçlendirmeyi ve sektörün daha verimli, rekabetçi ve sürdürülebilir bir yapıya ulaştırılması için somut gelişim alanlarını tespit edip, bu alanda uygulanabilir öneriler geliştirmeyi hedefledik. Rapor kapsamında hazırlanan 'Sürdürülebilir Büyüme Senaryosu', müthiş bir rakamı da ortaya koydu. Eğer sektör, teknoloji odaklı, daha verimli ve rekabetçi bir yapıda gelişirse, 2030 yılı itibarıyla, elektrik ve doğal gaz sektörlerinin ekonomimize sağlayabileceği katma değer, yüzde 34 gibi yüksek bir oranda artabilir. Bu, muazzam bir oran.

Bu değerli çalışmanın, Milli Enerji ve Maden Politikası ile çok önemli kesişim noktaları olduğuna inanıyoruz. Yenilikçi, katılımcı ve bütüncül bir bakış açısıyla hazırlanan bu çalışmamızın, sektöre yönelik değerlendirmelere önemli bir girdi teşkil etmesini temenni ediyoruz. Güçlü Türkiye'nin hedeflerine ulaşması için ''Geç de olmasın, güç de olmasın!' Çünkü inanıyoruz ki, enerji sektöründe doğru hamlelerle, Türkiye'nin küresel rekabette hak ettiği yeri alması için geç değil. Aynı zamanda bu hedef, güç de değil."

Kaynak: AA