'Deizm Yayılıyor' İddiası

ÖNDER Genel Başkanı Bekiroğlu:'Deizm, ateizm ve benzeri problemler, kaynağı itibariyle toplumsal boyutu olan problemlerdir, tüm ahlaki ve fikri arızalarımız gibi. Bu problemlerin çözümünde imam hatiplerin, Diyanetin, ilahiyatların daha büyük rol üstlenmesini arzulayabiliriz ama problemin kaynağı olarak bu kurumları görmek bilerek ya da bilmeyerek hedef saptırmak ve kendi toplumsal gerçekliğimizle yüzleşmemek anlamına gelir' 'Bizim ÖNDER, imam hatip mezun dernekleri ve paydaş kurumlar olarak yaptığımız gözlemler, nicel ve nitel araştırmalar, tüm Türkiye’de yerinde ve birebir yaptığımız görüşmeler göstermektedir ki imam hatipler inanç, ahlak, milli ve manevi duygular açısından, kısa sürede çok önemli mesafeler kat etmiş ve etmektedir. Ülkemizdeki tüm öğrencilerimiz gibi imam hatipli öğrencilerimiz de milletine, İslam dünyasına ve insanlığa hem nicel olarak hem nitel olarak çok daha büyük hizmetler yapacaktır'

Önder İmam Hatipliler Derneği (ÖNDER) Genel Başkanı Halit Bekiroğlu, "Deizm, ateizm ve benzeri problemler, kaynağı itibariyle toplumsal boyutu olan problemlerdir, tüm ahlaki ve fikri arızalarımız gibi. Bu problemlerin çözümünde imam hatiplerin, Diyanetin, ilahiyatların daha büyük rol üstlenmesini arzulayabiliriz ama problemin kaynağı olarak bu kurumları görmek bilerek ya da bilmeyerek hedef saptırmak ve kendi toplumsal gerçekliğimizle yüzleşmemek anlamına gelir." dedi.

ÖNDER Genel Başkanı Bekiroğlu, imam hatip öğrencileri arasında ateizm ve deizmin yaygınlaştığı yönündeki tartışmalar üzerine yaptığı yazılı açıklamada, bir süredir deizm, ateizm, nihilizm, agnostizm ve benzeri eğilimler üzerinden, Türkiye'de din ve dindarlık tartışılmaları yapıldığını ve bu konuların imam hatip okulları ve ilahiyatlarla ilişkilendirildiğini hatırlattı.

Dini hassasiyetle meselelere bakan kitlelerin kendi özeleştirilerini yapmalarının, eksiklerini ve hatalarını masaya yatırmalarının kıymetli olduğunu vurgulayan Bekiroğlu, şöyle devam etti:

"Bunu yaparken; gerçeklikleri göz ardı etmemek, gerçekleri ortaya koyarken kendine haksızlık yapmamak, uygun ortamda, zamanda ve ilgilisiyle meseleleri müzakere etmek gereklidir ve hatta elzemdir.On yıllardır dindar kitleyle ilgili olumlu hiçbir değerlendirme yap(a)mamış kişi/kurumların ise konuları araçsallaştırmaya çalışmaları, bu konular üzerinden bütün bir dindar kitleyle, siyasetle, entelektüel zeminle ilgili genelleştirmeler yapmaları ise manipülasyon amaçlıdır ve muhatap alınmaya dahi değer değildir.Ülkemizde dini hassasiyeti olan insanlar büyük ölçüde kaynağı/zemini imam hatip okulları olmak üzere Diyanet teşkilatı, İlahiyat fakülteleri ve akademi camiası, kanaat önderleri ve formel eğitim dışındaki manevi atmosferlerle birlikte din meselesini; geleneğinden tevarüs ederek kendi bağlamında ilmek ilmek dokuyarak bir noktaya getirmişlerdir. Bu kurumların, camiaların ve kişilerin elbette eksiklikleri/hataları vardır ama bunları etkisizleştirme gayretinin yanlış olduğu ve büyük ölçüde kurgusal olduğu bilinmelidir.Özellikle imam hatip okullarında ve ilahiyatlarda okuyan gençlerimiz üzerinden genellemeler içeren yorumlar, farkında olarak ya da olmayarak bütün bu kitleleri rahatsız etmektedir. Bu mevzuları iyi niyetle ve öz eleştiri mahiyetinde yapanların aynı hassasiyetleri göz önünde bulundurarak değerlendirme yapmaları kıymetlidir."

Türkiye'de ve İslam dünyasında "çoğunlukla sağlıksız yaşanan" modernleşme, kapitalistleşmenin birçok alanında olduğu gibi eğitim ve dolayısıyla maneviyat alanında da tahribata sebebiyet verdiğini kaydeden Bekiroğlu, açıklamasını şöyle tamamladı:

"Bu tartışmalar sürerken en önemli husus; gençlerimizi anlamak, onları dışlamamak, küçümsememek ve bizden kaynaklı eksikliklere/hatalara odaklanmaktır. Kişi, fikir ya da kurumlarla ilgili genellemeler yerine (abartılsa bile) bir kişideki hatayı/eksiği dahi önemsemek gerekmektedir.Deizm, ateizm ve benzeri problemler kaynağı itibariyle toplumsal boyutu olan problemlerdir, tüm ahlaki ve fikri arızalarımız gibi. Bu problemlerin çözümünde imam hatiplerin, diyanetin, ilahiyatların daha büyük rol üstlenmesini arzulayabiliriz ama problemin kaynağı olarak bu kurumları görmek bilerek ya da bilmeyerek hedef saptırmak ve kendi toplumsal gerçekliğimizle yüzleşmemek anlamına gelir.Özellikle imam hatip meselesinin “tarafgirlik, karşıtlık” üzerinden değerlendirilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca bu konuların imam hatipli öğrencilerin sayısal artışı ile ilişkilendirilmesini de yanlış buluyor; 28 Şubat’ta yüzde 10 olan imam hatipli oranının tüm bu gürültüye/abartıya rağmen yüzde 14 olmasını sosyolojik olarak makul görüyor ve niceliğin niteliğe, niteliğin niceliğe kurban edilmemesi gerektiğini savunuyoruz. İmam hatipli öğrenci sayısından çok, eğitim sistemimizi ve toplumsal ahlakımızı konuşmanın daha anlamlı olacağını düşünüyoruz.Bizim ÖNDER, imam hatip mezun dernekleri ve paydaş kurumlar olarak yaptığımız gözlemler, nicel ve nitel araştırmalar, tüm Türkiye’de yerinde ve birebir yaptığımız görüşmeler göstermektedir ki imam hatipler inanç, ahlak, milli ve manevi duygular açısından, kısa sürede çok önemli mesafeler kat etmiş ve etmektedir. Ülkemizdeki tüm öğrencilerimiz gibi imam hatipli öğrencilerimiz de milletine, İslam dünyasına ve insanlığa hem nicel olarak hem nitel olarak çok daha büyük hizmetler yapacaktır.Güncel olarak konuştuğumuz konuları sığ bir gündeme dönüştürmediğimiz ve birbirimizi suçlama gerekçesi yapmadığımız takdirde; yapılan hizmetler, makul öz eleştiriler inancımızdan, geleneğimizden ve tarihimizden aldığımız güçle çok daha ahlaklı, samimi, uyumlu ve istikamet üzere bir toplum haline gelmemize vesile olacaktır."
Kaynak: AA