Çelik, TBMM Dışişleri Komisyonu Üyelerini Bilgilendirdi

AB Bakanı Çelik (2): 'Sığınmacı krizinde, TürkiyeAB iş birliğinin nasıl olumlu sonuçlara yol açtığının altı çizildiğinde aslında çok daha güçlü bir TürkiyeAB birlikteliğine ihtiyaç olduğu ortadadır. Fakat bu konuda bir ilerleme sağlandığını düşünmüyorum' 'Türkiye olarak AB'nin Balkanlardaki ülkeleri tam üyelik perspektifi içine almasını sonuna kadar destekliyoruz. Balkanlardaki barışın korunması açısından bu entegrasyon sürecinin iyi işlemesi gerektiğini düşünüyoruz' 'Avrupa siyasetinde artık aşırı sağ, marjinal bir unsur olmaktan çıkmıştır, merkez siyaseti tayin eden bir noktaya gelmiştir. Aşırı sağın ajandası artık merkez sağ ve merkez sol partilerin ajandasını da ele geçirmeye başlamıştır'

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, sığınmacı krizinde Türkiye-AB iş birliğinin nasıl olumlu sonuçlara yol açtığının altı çizildiğinde çok daha güçlü bir Türkiye-AB birlikteliğine ihtiyaç olduğunu belirterek "Fakat bu konuda bir ilerleme sağlandığını düşünmüyorum." dedi.

TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerini, Türkiye-AB ilişkileri ve son gelişmeler konusunda bilgilendiren Çelik, 1945 sonrası düzenin temel özelliklerinden birinin ABD’nin çok taraflılık taahhüdü olduğunu dile getirerek şimdi ise dünyanın giderek daha az “uluslararası”, daha az “düzenli” ve daha az “liberal” bir hale geldiğini anlattı.

Artık ayrılmaz müttefiklerin mutlak iş birlikleri döneminin de yavaş yavaş sonuna gelindiğini ifade eden Çelik, İngiltere'nin AB'den ayrılma sürecini örnek gösterdi.

Çelik, uluslararası sistemde, siyasi ve ekonomik açılardan güç dağılımında bir eksen kayması yaşandığına dikkati çekerek Çin'in, Batı medeniyeti karşısında siyasi ve askeri açıdan da yeni bir küresel güç merkezi olmaya başladığını, Rusya'nın da AB ve NATO’nun doğu kanadını oluşturan geniş bir coğrafyada etkinliğini artırdığını vurguladı.

AB'nin de bugün daha önce hiç yaşamadığı sınamalarla karşı karşıya olduğuna işaret eden Çelik, söz konusu sınamaları İngiltere'nin AB’den ayrılma süreci, sığınmacı krizi, aşırı sağın yükselişi ve transatlantik ilişkilerdeki belirsizlik şeklinde sıraladı.

Bakan Çelik, birlik tarihinde ilk defa bir üye devletin ayrılma yolunda adım atmasının, bütünleşmenin geri döndürülemez şekilde sona erebileceği kaygısını ortaya çıkardığının altını çizerek bu süreci Türkiye olarak yakından takip ettiklerini anlattı. Çelik, Brexit sürecinde gelinen aşamada, AB’nin müzakerelerde hep bir adım önde olduğunu, İngiltere'de ise durumun her geçen gün daha sıkıntılı bir hal aldığını söyledi.

Çelik, İngiltere'nin olmadığı bir AB içindeki yeni güç dengelerinin nasıl şekilleneceğinin de önemli bir soru olarak ortaya çıktığını belirtti.

Sığınmacı krizinin "Avrupa’nın 11 Eylül’ü" olduğunu ve Avrupa'daki tüm siyasi haritayı şekillendirecek kadar büyük bir etki doğurduğunu kaydeden Çelik, düzensiz göçün engellenmesi konusunda mesafe katedilmiş olsa da düzensiz göçle ilgili doğal sorunların yanı sıra üretilmiş sorunlar bulunduğuna dikkati çekti.

Çelik, "Üzülerek söylüyoruz ki Avrupa siyasetinde artık aşırı sağ, marjinal bir unsur olmaktan çıkmıştır, merkez siyaseti tayin eden bir noktaya gelmiştir. Aşırı sağın ajandası artık merkez sağ ve merkez sol partilerin ajandasını da ele geçirmeye başlamıştır." diye konuştu.

Uluslararası konjonktürün, AB’yi başta güvenlik olmak üzere uluslararası sistemdeki rolünü yeniden tanımlamaya zorladığını anlatan Çelik, birliğin Lizbon Antlaşması'ndan bu yana ilk defa kendisine siyasi bir yön belirleme çabasının içine girdiğini söyledi.

AB'nin Batı Balkanlara yönelik politikasına da değinen Çelik, "Biz Türkiye olarak AB'nin Balkanlardaki ülkeleri tam üyelik perspektifi içine almasını sonuna kadar destekliyoruz. Balkanlardaki barışın korunması açısından bu entegrasyon sürecinin iyi işlemesi gerektiğini düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.

Çelik, sığınmacı krizinde Türkiye'nin oynadığı role işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sığınmacı krizinde, Türkiye-AB iş birliğinin nasıl olumlu sonuçlara yol açtığının altı çizildiğinde aslında çok daha güçlü bir Türkiye-AB birlikteliğine ihtiyaç olduğu ortadadır. Fakat bu konuda bir ilerleme sağlandığını düşünmüyorum. AB'de ciddi bir liderlik sorunu var. Karar alma mekanizmaları çok iyi çalışmıyor."

Türkiye'de Suriyeliler için harcanması için AB tarafından taahhüt edilen 3 milyar avroluk fona ilişkin de değerlendirmede bulunan Çelik, aktarmanın doğru mekanizmalarla yapılmadığını ve fonun sözleşmeye bağlanması ile sahada harcanmasının iki farklı şey olduğunu vurguladı.

Bakan Çelik, Zeytin Dalı Harekatı'na da değinerek sonuçta ortaya çıkan tablonun son derece kıymetli olduğunu ifade ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Avrupa'ya "Gelin Suriye'nin içinde beraber konutlar yapalım. Bu göçü tersine çevirmiş oluruz hem de bir daha buraya terör örgütlerinin yerleşmesini engellemiş oluruz." sözlerini hatırlattı.

Çelik, göçmenlerin Avrupa'ya gitmesi halinde aşırı sağ akımların hepsinin bugün iktidarda olacağına ve Avrupa'daki liderlerin hiçbirinin seçim kazanamayacağına dikkati çekti. Bakan Çelik, Avrupa'nın istikrarının Türkiye'nin milli çıkarları açısından önemli olduğuna vurgu yaptı.

Bakan Çelik, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi konusunun ilk olarak AB tarafından gündeme getirilse de sonradan teknik bir meseleden siyasi bir meseleye çevrildiğini söyledi. AB ile beraber ilerlemenin yolunun fasıllar olduğunu dile getiren Çelik, AB'nin eleştirdiği konularda fasıl açması gerektiğini ve üzerinde beraber çalışılması gerektiğini kaydetti.

Türkiye'nin 18 Mart mutabakatıyla Akdeniz'deki ölümleri durdurduğunu hatırlatan Çelik, mutabakata göre Avrupa'nın da gönüllü insani kabulle çok sayıda mülteci alması gerektiğini ancak bunun yapılmadığını ifade etti.

(Bitti)

Kaynak: AA