Terörizmin Finansmanı İle Mücadele Konferansı

İçişleri Bakanı Soylu: 'Terörizmin tanımlanmasında hala 'Benim teröristim, senin teröristin.' diye bir anlayış ortaya konuluyorsa elbetteki bir arpa boyu yol alabilmek mümkün değil” 'Çok uluslu ticari şirketlere benzeyen yenilikçi bir terörizm yapısı var. Modern yönetim ilkelerini kullanıyorlar” 'Göçmen kaçakçılığından özellikle PKK/YPG'nin ve DEAȘ'ın oldukça yüksek kazancı var. Yani terörizmin çıktıları ve özneleri arasında simbiyotik bir bağ var”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Terörizmin tanımlanmasında hala 'Benim teröristim, senin teröristin.' diye bir anlayış ortaya konuluyorsa elbetteki bir arpa boyu yol alabilmek mümkün değil.” dedi.

Bakan Soylu, Fransa'nın başkenti Paris’te düzenlenen Terörizmin Finansmanı ile Mücadele Konferansı'nda, "Terörizmin Finansmanı ile Mücadelede İşbirliği" konulu oturumda konuştu.

Soylu, konuşmasına, konferansın hayal edilen 21. yüzyıla katkıda bulunması temennisiyle bașladı.

Türkiye'nin genel tecrübesinin toplantıdaki kısa konuşma süresine sığdırılamayacağını belirten Soylu, terörle mücadeledeki en büyük eksikliğin ülkelerin birbirlerini dinlememesinden kaynaklandığını ifade etti.

Soylu, "Oysa terör örgütleri bizden daha fazla konuşuyorlar, bizden daha fazla birbirleriyle ve modern dünyayla iletişim halindeler. Daha kozmopolitler. Bir Fransız ve İngiliz, DEAŞ saflarında, PYD saflarında rahat şekilde çalışabiliyor." diye konuştu.

- "Yenilikçi bir terörizm yapısı"

Terörün 21. yüzyılda küresel boyutlu sorun haline geldiğine değinen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çok uluslu ticari şirketlere benzeyen yenilikçi bir terörizm yapısı var. Modern yönetim ilkelerini kullanıyorlar. Kendilerine ait finans ağları var. Yüksek teknolojiye sahipler. 11 Eylül saldırılarında teröristlerin hep birlikte uçak kullandıklarını gördük. Fırat Kalkanı operasyonu ile ele geçirilen DEAŞ kamplarında bomba fabrikaları, yarım kalmış uçak projeleri gördük. Drone kullanarak saldırı düzenliyorlar. Bilgiden ve internetten alabildiğine, teknolojiden en üst düzeyde istifade ediyorlar."

Toplantıda DEAŞ ve El-Kaide'nin finansman desteğinin hep birlikte konușulduğunu hatırlatan Soylu, oysa Türkiye'nin uzun yıllardır mücadele ettiği PKK ve onun yeni şubesi olan PYD ve YPG'nin henüz tam olarak tehlikesini dünyanın kavrayamadığını, FETÖ'nün konușulmadığını vurguladı.

- "Göçmen kaçakçılığından PKK/YPG'nin ve DEAȘ'ın yüksek kazancı var"

Soylu, PKK'nın uyuşturucudan elde ettiği gelirin yıllık 1,5 milyar dolar olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Göçmen kaçakçılığından özellikle PKK/YPG'nin ve DEAȘ'ın oldukça yüksek kazancı var. Yani terörizmin çıktıları ve özneleri arasında simbiyotik bir bağ var. Çıktıları, şiddet, uyuşturucu ve göç. Özneleri ise DEAȘ, El-Kaide, PKK, PYD, FETÖ ve hepsi birbiriyle ortak hareket ediyorlar. İstihbarat ve eleman paylaşıyorlar. Eğer biz, DEAŞ ve El-Kaide ile mücadele edip diğerlerini ıskalarsak, terör ve onun finansmanı devam edecektir. Patlayan bombanın adı değil, patlamış olması önemlidir."

Yenilikçi terörizmin finansmanının parayı elde etme ve paranın yasa dışı transferi olarak iki ayağı olduğunu belirten Soylu, "Para kaynakları yağma, Musul Merkez Bankası gibi banka soygunları, uyuşturucu kaçakçılığı, göçmen kaçakçılığının yanı sıra maalesef istihbarat örgütlerinin ve legal devletlerin yardımlarından oluşuyor." dedi.

Soylu, PKK'ya Avrupa'dan birçok dernek eliyle doğrudan para gönderildiğinin Türkiye'nin kriminal raporlarında mevcut olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

"Keza ABD'nın PYD'ye açıkça 5 bin TIR silah yardımı yaptığı da herkes tarafından biliniyor. Bu silahların terör eylemlerinin yanı sıra silah ticaretine konu olup olmadığından da emin değiliz. Avrupa'da serbestçe gezen ve siyasilerin görüş alışverişinde bulunduğu PYD'nin DEAȘ'la mücadele ettiği iddiası da esas itibarıyla gerçek değil. Rakka'dan çıkmak için bu iki örgütün anlaştığını biliyoruz. Biz Fırat Kalkanı Harekatı'yla DEAȘ'a operasyon yaparken PYD, DEAȘ'a tek mermi atmadı ve aynen bir șey daha ifade etmek istiyorum; PYD'nin DEAȘ'la iș birliği özellikle 'ölüm yolları' dediğimiz göç yollarında birbirine para aktarımı da çok nettir. Bir ülkeden bir ülkeye, Türkiye'ye veya Avrupa'ya göç transferinde bir ailenin geçiș ücreti 5 bin dolardır. Bundan PYD, bundan DEAȘ, bundan birçok organize ve kaçakçılık örgütü ve terör örgütleri pay almaktadır. Bunlara kulaklarımızı tıkarsak meseleyi teknik boyutta değerlendirir ve irdelersek sonuç alamayacağımız ortadadır."

Türkiye'nin bahsettiği bütün bu sorun alanlarıyla, bu örgütlerle ayrım gözetmeden eş zamanlı mücadele ettiğinin altını çizen Soylu, 2014 yılından bu güne kadar DEAŞ tarafından Türkiye’de düzenlenen 20 eylemde 300’den fazla vatandaşın hayatını kaybettiğini hatırlatı.

Soylu, "Bir şeyi ifade etmek istiyorum, bu konferansın başında bir cümle ifade edildi: 'İslami terörizm' diye bir kavram kullanıldı. Eğer 'İslami terörizm' kavramı bu konferansta kullanılıyorsa biz 21. yüzyılda da terörizm konusunda, onu anlama konusunda da daha henüz bir adım atabilmiş, daha henüz bir arpa boyu yol alabilmiş değiliz" diye konuştu.

Bakan Soylu, Türkiye'de son 6 yılda DEAȘ'tan 4 bin 378 kişinin tutuklandığı, şu anda geri gönderme merkezlerinde bine yakın yabancı savaşçı olduğu bilgisini paylaştı.

- "Hepimiz terörle mücadele etmek zorundayız"

Terörün en önemli kaynaklarından birinin uyuşturucu olduğunu anlatan Soylu, Avrupa’da konunun özgürlükler noktasında ele alınıp sentetik uyuşturucu üreten ülkeler bulunduğunu söyledi.

Bu konuda ortak bir mücadele politikası ve anlayış göremediğini dile getiren Soylu, şunları kaydetti:

"Uluslararası raporlara göre ifade etmek istiyorum. Eroin yakalamalarının 2015’te yüzde 16'sı şu anda ise yüzde 20’sinin üzerinde benim ülkem yakalıyor. Türkiye, Avrupa'da eroin yakalamalarının iki katını tek başına gerçekleştirmiş özellikle sentetik uyuşturucuda Avrupa’dan bizim bölgemize Suudi Arabistan'a Ortadoğu’ya nakledilen sentetik uyuşturucularda da ifade etmek istiyorum ki, 5 milyonluk rakamı yaklaşık 3 yıllık sürede yaklaşık 30 milyonluk rakama çıkartabilecek bir kabiliyeti ortaya koymuştur. Bunun da terörizm finansmanında çok önemli bir pay olduğunu elbetteki ifade etmek lazım ve yine diğer bir finans kaynağı ise düzensiz göç, buradan PKK, DEAŞ hatta Ege üzerinden kaçışlarda aşırı sol örgütleri DHKP-C’nin bir organizasyon faaliyetleri var. Elbetteki hepimiz terörle mücadele etmek zorundayız ama bunu nasıl başardığımızı da somut rakamlarla ortaya koymak durumundayız. Bakınız 2015 yılında, 2014 yılında günde Yunanistan’a geçen göçmen sayısı 8 bin 500-9 bin civarındaydı."

Bakan Soylu, 21. yüzyılın ülkelerin terörü kendi sınırları içerisinde çözebileceği bir yüzyıl olmadığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Terör kaynakları da kurutulmalıdır. Bakın Fırat Kalkanı Harekatı'nda yaklaşık harekatı ortaya koyduktan itibaren 165 bin Suriyeli kendi memleketlerine doğru gitti. Ve yine söylüyorum Ortadoğu’dan Kafkasya’dan gelen turistler hangi kaynak üzerinden gelmektedirler, ne türlü paralar ne türlü finansman kaynakları terör örgütlerine aktarmaktadırlar. Ülkeler kendi koordinasyonlarını tüm birimleriyle ortaya koymalıdırlar. Hem terörle mücadelede hem de terörle mücadelenin finansman boyutunda, uluslararası iş birliği maalesef bu konuda yeterli değil, maalesef bu kağıt üzerinde var."

- Terörizmin tanımlanması

Öte yandan Bakan Soylu, "Terörizmin tanımlanması konusunda hala 'Benim teröristim senin teröristin.' diye bir anlayış ortaya konuluyorsa elbetteki bir arpa boyu yol alabilmek mümkün değil." diyerek konferansa katılan ülkelere terör örgütleri arasında ayrım yapmadan mücadele etme çağrısında bulundu.

Devletlerin bir araya gelmesi halinde terörizmi de terörizmin finansmanını da ortadan kaldırabilme imkanına sahip olabileceklerini hatırlatan Soylu, "Ben bu toplantının hayırlı olmasını temenni ediyorum, inşallah 21. yüzyıl hayallerimiz sona ermez çünkü bu şehre milyonlarca turist geliyor ama bir taraftan da elleri tetikte askerler uzun namlulu ve ağır silahlarla meydanlarda dolaşıyorlar. Hiçbirimiz 21. yüzyılı böyle hayal etmedik, hiçbirimiz 21. yüzyılı böyle düşünmedik. Hayal ettiğimiz yüzyılları ancak birlikte ve samimi bir şekilde yakalayabiliriz." dedi.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) merkezinde düzenlenen konferansa, 1989’da OECD bünyesinde kurulan Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu (FATF) üyesi 37 ülke, G20 ülkeleri, DEAŞ’e karşı Uluslararası Koalisyon ve Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı kuruluşların temsilcileri katıldı.

Bakan Soylu, toplantı sonrası Fransa İçişleri Bakanlığına geçerek Fransa İçişleri Bakanı Gerard Collomb ile heyetler arası görüşme gerçekleştirdi.
Kaynak: AA