Burcuoğlu Açıklaması 'Yıldız Sarayı Kültür Merkezi Gibiydi'

Acı tatlı hatıralarıyla Yıldız Sarayı’nın tarihini kaleme alan Ziya Burcuoğlu, “Tiyatrosu ve devasa kütüphanesiyle Yıldız Sarayı, âdeta bir kültür merkeziydi” dedi.

Yazar Burcuoğlu, kitabında, Yıldız Sarayı’nın ihtişamını, “Tahsil görürken bu mekânın çok tesirinde kalırdık, Altın varaklı duvarlarının ihtişamından derste uyuklayamazdık bile...” ifadeleriyle anlatıyor. Burcuoğlu, sarayın bulunduğu bölgenin tarihi hakkında ise, “Beşiktaş sırtlarındaki bölge, Kanuni Sultan Süleyman zamanında av yeri olarak kullanılıyordu. Muhteşem bir tabiata sahip olan Yıldız bölgesine, III. Selim Han, bir kasır yaptırmış. Sultan Abdülaziz de, Yıldız’a Büyük Mabeyin binasını inşa ettirmiş. Ancak saray, Sultan II. Abdülhamid zamanında asıl hüviyetine kavuşmuş. Abdülhamid Han, saraya Küçük Mabeyn Köşkünü ilave etmiş” şeklinde ifade ediyor.

Mekânın kompleks şekilde olan Topkapı Sarayı’na benzediğini söyleyen Burcuoğlu, “Malumunuz Osmanlı İmparatorluğu İstanbul’da dört yerden idare olunmuş; Beyazıt’taki Eski Saray, Topkapı Sarayı, Dolmabahçe ve Yıldız Sarayı... Ancak Yıldız ile Topkapı Sarayı’nın benzerlikleri fazla” diyor.

“Tarih orada yazıldı”

Yıldız Sarayı’nın ehemmiyetinin Sultan Abdülhamid’den geldiğini söyleyen Burcuoğlu, “Abdülhamid Han, atalarının başlarına gelenleri görünce emniyet maksadıyla Yıldız’a yerleşti. Yıldız Sarayı, onun zamanında, ‘saray’ oldu. Kendisi yıllarca Osmanlıyı buradan idare etti. Daha ziyade Dolmabahçe Sarayı’nda ikamet eden Sultan Vahdettin de Yıldız Sarayı’nı zaman zaman kullandı. Padişah, Mustafa Kemal Paşa’yı İstiklal Harbi için Anadolu’ya göndermeden evvel bu saraydaki Küçük Mabeyin binasında görüştü. Millî mücadelenin ateşi de Sultan tarafından bu binadan yakıldı” ifadelerini kullanıyor.

"Halifenin hediyesidir"

Sultan Abdülhamid’in sanatçı ruhuna değinen Burcuoğlu, “Yıldız Sarayı bir kültür merkezi gibiydi. Sultan Abdülhamid Yıldız Sarayı’nda bir tiyatro açtırmıştı. Padişah İtalya’dan ekipler getirerek, saraydaki tiyatronun inkişaf etmesini sağladı. Yine Osmanlı coğrafyasının fotoğraflarından müteşekkil Yıldız Fotoğraf Albümleri de o yıllarda meydana getirildi.

Çalışanlarının sayısı bir ara 12 bin kişiyi geçen Yıldız Sarayı’nda dillere destan bir kütüphane de vardı. O devirde neşredilen, yerli ve yabancı eserler hemen bu kütüphanedeki yerini alırdı. Abdülhamid Han, sarayındaki bu kültürü, gönderdiği kitaplarla bütün Osmanlıya taşıdı. Mesela Abdülhakim Arvasi hazretlerinin Van’daki medresesine önce bir memurunu göndererek ihtiyaçlarını öğrenmiş, sonra sandıklar dolusu kitabı göndermiştir. Abdülhakim Efendi, sandıkları açtığında, ‘Halife-i müslimin hediyesidir’ yazılı bir not bulmuştur” diyor.

“İttihatçılar yağmaladı”

Buna rağmen tarihî mekânın trajik hadiselere de sahne olduğuna dikkat çeken yazar “En acısı Abdülhamid Han’ın hal edilişi (tahttan indirilişi) ve sarayın yağmalanmasıydı. Selânik’ten gelen Harekât Ordusu, Sırp yağmacılarla birlikte buraya girmişlerdi. Saraydaki bütün kıymetli eşyalar hatta perdeler bile çalındı” diye konuşuyor.

“Sarayı kumarhane olarak kullandılar”

Yıldız Sarayı’nda üzücü zamanlar da yaşanmış. Tarihî mekân, 1926-1927 yıllarında kısa bir müddet de olsa bir İtalyan şirketinin kullanımına verilerek, kumarhaneye çevrilmiş. Yazar Ziya Burcuoğlu bu hadiseyi şöyle anlatıyor: "Mekândaki Şale Köşkü, bir izinle İtalyan Mario Serra tarafından gazino ve kumarhane olarak işletildi. Sultan Abdülhamid Han ile özdeşleşmiş olan bir sarayın, böyle bir yere dönüştürülmesinin sembolik bir manası vardı tabii... Ancak o yıllarda rejime yakın bir isim burada yüklü miktarda para kaybedince kumarhane kapatıldı".

“En büyük tek parça halı”

İki mabeyin binası, bahçeler ve köşklerden meydana gelen saraydaki Şale Köşkü, Alman İmparator Wilhelm’in ziyareti öncesinde yaptırılmış. Bu köşk, dünyanın en büyük yekpare halılarından birini barındırıyor. 450 metrekarelik tek parça halının oraya nasıl girdiği bilinmemekte.
Kaynak: İHA