Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın Açıklaması (4)

'(ABD'nin İsrail'deki büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması) Mayıs ayında ABD'nin bu uygulamasıyla birlikte kesinlikle bir küresel tepki gelecektir. Ülkelerden, STK'lardan, kamuoyundan gelecektir' '(Suriye'nin kuzeyinde kamp kurulması hazırlığı) Güvenlik sağlandığı andan itibaren Atme'de olur başka yerlerde olur, bu kampların kurulmasıyla ilgili çalışmalarımız hemen hayata geçecek. Biz hazırlıklarımızı yaptık. Çünkü İdlib, çatışmasızlık bölgesi olarak, Türkiye'nin sorumluluğunda olan bölge'

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD Başkanı Donald Trump'ın mayıs ayı ortasında, İsrail'deki büyükelçiliğin Kudüs'e taşınması yönündeki açıklamasına ilişkin, "Mayıs ayında ABD'nin bu uygulamasıyla birlikte kesinlikle bir küresel tepki gelecektir. Ülkelerden, STK'lardan, kamuoyundan gelecektir." dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Bir basın mensubunun, "Erken yerel seçim veya genel seçim söz konusu mu?" sorusu üzerine Kalın, gündemlerinde erken seçim olmadığını belirtti. Kalın, "Seçim 2019'da hem yerel seçimler martta hem de genel seçimler kasım ayında gerçekleşecek. Şu anda bununla ilgili farklı bir durum söz konusu değil." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın yaptığı açıklamaların açık ve net olduğunu dile getiren Kalın, "Bir erken seçim olur, olacak beklentileri ya da söylentileri üzerinden özellikle Zeytin Dalı Harekatı devam ederken, ekonomimiz belli bir istikrar yakalamışken böyle zihin bulandırıcı spekülasyonlara itibar etmemek gerekir." diye konuştu.

Kalın, devlet büyüklerinin yaptığı açıklamaların net olduğunu, bu konuyu her gün kurcalayıp erken seçim yaptırmaya çalışmanın mantıklı ve makul olmadığını söyledi.

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin soruya karşılık Kalın, Başbakan Yıldırım'ın dün yaptığı açıklamanın kapsamlı ve net olduğunu söyledi.

Bu fabrikaların iyi işletilmediği ve zarar ettiği için özelleştirildiğini ifade eden Kalın, daha önce de benzer kurumların başarılı bir şekilde özelleştirildiğini aktardı. Kalın, bu kurumların kara geçtiğini, çalışan işçiler açısından da herhangi bir mağduriyetin söz konusu olmadığını hatırlattı.

Gıda güvenliğine ilişkin konuların da gündeme getirildiğini anımsatan Kalın, şöyle devam etti:

"Geçmişte de bununla ilgili Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının katı kuralları uyguladığını biliyoruz. Vatandaşın gıda güvenliğini şeker üzerinden tehlikeye sokacak herhangi bir uygulamaya, üretime müsamaha göstermesi, kabul etmesi, söz konusu değildir hiçbir zaman. Bunu kim hangi gerekçeyle söylüyorsa delilleriyle ortaya koyması gerekir. Dolayısıyla bu fabrikaların özelleştirilmesinin temel amacı verimlilik, üretkenlik açısından daha iyi bir noktaya taşınmasıdır. Bunların özelleştirilmesi gıda üretimiyle güvenliğiyle ilgili mevzuatın dışına çıkacakları anlamına asla gelmez. Tam tersine özel şirketler, kurumlar da bu kurallara, kanunlara tabidirler. Bu süreç bu çerçevede ilerleyecek. İnşallah güzel neticelerini de verimlilik, üretkenlik açısından hep birlikte görürüz."

- "Önceliğimiz güvenliğin sağlanması"

Astana süreci kapsamında İstanbul'da yapılması planlanan üçlü zirvenin tarihinin sorulması üzerine Kalın, Astana zirvelerinin devamı olan üçlü zirvenin İstanbul'da nisan ayı başında yapılacağını, tarih kesinleştiğinde kamuoyuyla paylaşılacağını belirtti. Kalın, Suriye'deki genel gidişat, Doğu Guta meselesi ve diğer konularla ilgili önemli neticelerin alınacağı bir zirve olacağını vurguladı.

"Suriye'nin kuzeyinde sivillerle ilgili 170 bin kişilik bir kamp hazırlığı içinde olan AFAD ve Kızılay'ın hazırlıkları ne durumda?" sorusu üzerine Kalın, İdlib tarafında kamp kurulmasıyla ilgili çalışmaların devam ettiğini ifade etti. İdlib'de nüfusun yoğun olduğunu, orada yaşama tutunmaya çalışan insanların bulunduğunu anlatan Kalın, şartların iyileştirilmesi amacıyla kamp kurulması çalışmasının yapıldığını söyledi.

Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Orada önceliğimiz güvenliğin sağlanması. Güvenlik sağlandığı andan itibaren Atme'de olur başka yerlerde olur, bu kampların kurulmasıyla ilgili çalışmalarımız hemen hayata geçecek. Biz hazırlıklarımızı yaptık. Çünkü İdlib, çatışmasızlık bölgesi olarak, Türkiye'nin sorumluluğunda olan bölge. Şu ana kadar da 6 gözlem noktasını Türk Silahlı Kuvvetlerimiz orada tesis etmiş durumda, altı tane daha kaldı. Onlarla birlikte 12'ye çıkacak. Ama bu mültecilerin, sivillerin daha iyi şartlara kavuşturulması için kamp çalışmamız da orada devam ediyor. Beklentimiz, İdlib'de, Afrin'de, diğer bölgelerde güvenliğin sağlanıp orada hayatın normale dönmesiyle mültecilerin ülkelerine geri dönmesidir."

İbrahim Kalın, güvenliğin sağlanması halinde mültecilerin ülkelerine dönmeleri için de gerekli yardımın yapılacağını kaydetti.

- "Kesinlikle bir küresel tepki gelecektir"

"ABD Başkanı Donald Trump'ın, mayıs ayı ortasında İsrail'deki büyükelçiliği Kudüs'e taşıyacağına yönelik beyanatı var. Türkiye, İslam İşbirliği Teşkilatı ve BM bünyesinde atılımlarda bulundu. Bu kararın geçersizliği konusunda yeni atılımlar olacak mı?" sorusunu yanıtlarken Kalın, ABD'nin, büyükelçiliğini Kudüs'e taşıması ve Kudüsİsrail'in başkenti olarak tanıması kararına ilişkin sürecin yaşandığını hatırlattı.

Kalın, Amerika'nın bu konuda yalnız kaldığını, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 128 ülkenin bu karar aleyhine karar aldığını söyledi. Kalın, ortaya çok ciddi bir küresel mutabakat çıktığını vurguladı.Bu konuda küresel vicdan ve hassasiyetin oluştuğuna dikkati çeken Kalın, şunları söyledi:

"Mayıs ayında ABD'nin bu uygulamasıyla birlikte kesinlikle bir küresel tepki gelecektir. Ülkelerden, STK'lardan, kamuoyundan gelecektir. Bu adım Filistin barış sürecini daha da çıkmaz hale getirecektir. Şu anda maalesef yürüyen bir Ortadoğu barış süreci de yok. İki devlette çözüm, lafzen dile getiriliyor. Ama bunun hayata geçirilmesiyle ilgili atılan tek bir adım bile yok. Tam tersi İsrail devleti, yeni yerleşim politikalarıyla iki devletli çözümü imkansız hale getirmek için elinden geleni yapıyor. Dolayısıyla bu sürece hiçbir şekilde katkı vermeyecek. Daha da içinden çıkmaz hale getirecek. Ama ABD'ye yönelik tepkileri de daha da artıracaktır. Bizim buradan çağrımız, bu anlamsız, lüzumsuz işten feragat etmeleri, uzak durmalarıdır. Bunu yapmaları halinde elbette Türkiye olarak bizim, İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın, diğer İslam ülkelerinin birtakım adımları olacaktır. Bununla ilgili çalışmalar da devam ediyor. Nasıl o süreçte konu BM'ye kadar götürüldü ve netice alındıysa bununla ilgili de bizim hem ülkeler olarak hem İslam İşbirliği Teşkilatı olarak atacağımız birtakım adımlar olacaktır. Amerikan yönetimine tekrar sağduyu çağrısı yapmak isteriz."

(Bitti)
Kaynak: AA