NSU Davası Kültür Üniversitesi'nde Konuşuldu

İKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dr.h.c.mult. Öztürk: 'Buradan çıkarılması gereken dersler var. Eğer bir devlet hukuk devletiyse kendisiyle yüzleşmekten ve sorgulamaktan çekinmez. Almanya'da da yapılan budur' NSU Davası müdahil avukatlarından Özata: 'Dava sürecinde bir bombalı saldırı daha olduğunu öğreniyoruz. 24 tanığın bunlara yardım ettiğini öğreniyoruz. Böylece NSU'nun izole olmadığını görüyoruz. Kurbanlarını seçme yöntemi de bunu kanıtlıyor'

İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dr.h.c.mult. Bahri Öztürk, Almanya'daki NSU Davası'na ilişkin, "Buradan çıkarılması gereken dersler var. Eğer bir devlet hukuk devletiyse kendisiyle yüzleşmekten ve sorgulamaktan çekinmez. Almanya'da da yapılan budur." dedi.

Öztürk, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nce üniversitenin Şirinevler Kampüsü'nde düzenlenen ve Almanya'daki NSU Davası'nın tartışıldığı panelde konuştu.

Çok önemli bir konuyu işleyeceklerini dile getiren Öztürk, "Dönerci cinayetleri olarak basına yansıyan ama daha farklı niteliği olan ve ırkçılığın nerelere vardığını gösteren bir konuyu ele alacağız. Buradan çıkarılması gereken dersler var. Eğer bir devlet hukuk devletiyse kendisiyle yüzleşmekten ve sorgulamaktan çekinmez. Almanya'da da yapılan budur." diye konuştu.

Öztürk, bunun çok sık rastlanan bir durum olmadığını anlatarak, "Bu nedenle de üzerinde durulması ve dersler çıkarılması gereken bir konu. Başka ülkelere örnek oldunuz. Böyle durumların sadece Almanya'da olduğunu düşünmeyin. Bizim de burada aynı şey yapmamız lazım. Konuyu sadece NSU çerçevesinde değerlendirmek doğru olmaz." değerlendirmelerinde bulundu.

Almanya Barosu müdahil avukatlarından Avukat Onur Özata da 90'lı yıllarda yabancılara karşı yapılan saldırıları anımsatarak, Almanya'da yabancılara karşı bu tutumun bazı yerlerde kurumsallaştığını kaydetti.

Almanya'da 13 yıl boyunca farklı boyutlarda terör estirildiğini dile getiren Özata, "Dava 6 Mayıs 2013'te başladı. Yaklaşık 5 yıldır devam ediyor. 416 duruşma günü gerçekleşti. Bu bir Alman cinayet davası için çok büyük rakam. Bu normalde 10 duruşma günü sürer. 95 mağdur, 60 avukat tarafından temsil ediliyor. Bunlar büyük rakamlar ve Almanya tarihinde bir ilk." ifadelerini kullandı.

Özata, federal savcılığın iddianameyi 5 yılda hazırladığını anımsatarak, şöyle devam etti:

"Müdahil avukatlar ve savcılık ortak hareket eder normalde. Fakat bu davada biraz farklı bir gelişme var. Federal başsavcılık, avukatların NSU'yu açığa çıkarmaması için elinden geleni yaptı. Müdahil avukatların çokça dilekçesi kabul edilmedi. Onlara göre tez şu; NSU izole bir üçlüydü. İntiharlarla NSU bitti diye düşünüyorlar. Bunun yanlı olduğuna dair pek çok örnek var. Dava sürecinde bir bombalı saldırı daha olduğunu öğreniyoruz. 24 tanığın bunlara yardım ettiğini öğreniyoruz. Böylece NSU'nun izole olmadığını görüyoruz. Kurbanlarını seçme yöntemi de bunu kanıtlıyor. Mutlaka başka yerli yardımcıları olması gerekiyor. Mesela Halit Yozgat internet kafede vurulurken, Hessen eyaleti anayasayı koruma dairesi çalışanı Andreas Temme de orada bulunuyor. Ne gariptir ki Temme o sırada Neo nazi lideri Benjamin G ile uzun uzun telefonla görüşmüştü."

Özata, konuşmasında Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın yaşananlardaki rolü hakkında bilgiler vererek, NSU'nun tümüyle aydınlatılmadığını kaydetti.

Alman Konsolosluğu’ndan Kültür ve Basın Konsolosu Meik Clemens Laufer ise panelde ele alınan konunun Almanya kadar Türkiye'yi de ilgilendirdiğini söyledi.

NSU'nun Alman kamuoyunu yıllarca meşgul ettiğini aktaran Laufer, "Hem Türkiye ve hem de Almanya'ya temas eden bir konunun ele alınması son derece önemli. NSU elbette sıra dışı bir konu. NSU cinayet, soygun ve bombalama eylemlerini gerçekleştiren bir terör örgütüydü. Nefret, cinayet ve siyasetle beraber anılan NSU Almanya'nın birleşmesi sonrasında tarihin karanlık noktalarında yer alıyor." ifadelerini kullandı.

Laufer, konunun Almanya'nın güncel politik konularından biri olduğunu aktararak, "Almanya mükemmel değil. NSU devletin ihmalkar tutum sergilemesine örnek teşkil ediyor. Ama bu tür olayların gelecekte bir daha yaşanmamasını sağlayabiliriz." dedi.

Panelde ayrıca NSU Davası kapsamında "Alman Hukuku’nda kamu davasına katılma", "Türk Hukuku’nda kamu davasına katılma", "Alman Hukukunda Ceza Muhakemesinin yürüyüşü" ve "Türk Hukukunda Ceza Muhakemesi'nin yürüyüşü" gibi konu başlıklarının tartışıldı.

- NSU davası

Almanya'da 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmek, 2 bombalı saldırı ve 15 banka soygunu yapmakla suçlanan NSU terör örgütü üyelerinin varlığı ve cinayetlerdeki rolü, 4 Kasım 2011'de tesadüf sonucu ortaya çıkmıştı.

NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 4 Kasım 2011'de bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş ve intihar ettikleri öne sürülmüştü.

Mayıs 2013'ten bu yana Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinde görülen davada, NSU terör örgütü üyesi olma suçundan yargılanan Beate Zschaepe, NSU üyelerinin son kullandıkları hücre evini ateşe verdikten birkaç gün sonra polise teslim olmuştu.

Davada, aralarında NSU terör örgütünün hayattaki tek üyesi Zschaepe ile örgüte yardım ve yataklık yapmakla suçlanan 4 kişi yargılanıyor.

Kaynak: AA