'Mevsimsel Dönüşler Doğanın Dengesini Bozuyor'

OMÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kefelioğlu: 'Mevsimsel dönüşler, memeli hayvanlar için uykuya yatma ve uykudan kalkma işini öne çekti. Bu hayvanların mart ayı içinde kış uykusundan kalkmaları gerekirken şubat ayında uyandılar ancak erken uyandıkları için etraflarında bolca buldukları besinleri bulamamaya başladılar' 'Normalde ocak şubat aylarında doğada görmememiz gereken hayvanları görmeye başladık. Yüzeye çıkan hayvan mecburen besin bulmak zorunda. Kendi besinini bulamayacağı için başka besine yönelecek ama doğada bir besin zinciri var. Doğal olarak bütün canlıların yaşamsal aktiviteleri bozulacak'

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu, "Mevsimsel dönüşler, memeli hayvanlar için uykuya yatma ve uykudan kalkma işini öne çekti. Bu hayvanların mart ayı içinde kış uykusundan kalkmaları gerekirken şubat ayında uyandılar ancak erken uyandıkları için etraflarında bolca buldukları besinleri bulamamaya başladılar." dedi.

Prof. Dr. Kefelioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, akademik çalışmalar kapsamında sık sık yabani hayvanların yaşamını ve doğadaki değişikliklerin onların üzerindeki etkilerini gözlemlediklerini aktardı.

Zaman zaman yaban hayvanların farklı davranışlar içine girdiğini aktaran Prof. Dr. Kefelioğlu, "Bir canlının elinde takvim yok. İnsanlar takvime göre 'Kış geldi, yaz geldi' diye kendini planlıyor ama hayvanların böyle bir takvimi yok. Hayvanlar yazı kışı, günün uzaması veya kısalmasından anlıyor. Onların takvimi de budur. Kış uykularını da göçü de buna göre ayarlıyorlar. Mevsimsel değişiklikler hayvanların tüm davranışlarını, döngülerini etkiliyor." diye konuştu.

- Memeliler şubatta kış uykusundan uyandı

Örneğin yılanların hava soğuduğu zaman katılaşıp toprak altına girdiğini, toprak ısındığında da metabolizmalarının hızlanıp yeniden toprak üstüne çıktıklarını anlatan Kefelioğlu, şöyle devam etti:

"Memeli hayvanların durumu daha vahim. Çünkü onlar kış uykusuna yatıyor. Toprak belirli ısıya gelene kadar uyanmazlar. Mevsimsel dönüşler, memeli hayvanlar için uykuya yatma ve uykudan kalkma işini öne çekti. Bu hayvanların mart ayı içinde kış uykusundan kalkmaları gerekirken şubat ayında uyandılar ancak erken uyandıkları için etraflarında bolca buldukları besinleri bulamamaya başladılar. Bu da açlıkla karşı karşıya kalan hayvanlar için toplu ölümler demek. Tabii bu nedenle üremeleri de aksıyor."

Kefelioğlu, yılanların toprağın erken ısınması nedeniyle çıkmamaları gereken bir dönemde toprak üstüne çıktıklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Mecburen bu hayvanların alışkanlıkları değişmeye başlayacak. A besini ile besleniyorken B besinine yönelecekler. Bu da doğadaki biyolojik dengeleri sarsacak. Normalde ocak şubat aylarında doğada görmememiz gereken hayvanları görmeye başladık. Yüzeye çıkan hayvan mecburen besin bulmak zorunda. Kendi besinini bulamayacağı için başka besine yönelecek ama doğada bir besin zinciri var. Doğal olarak bütün canlıların yaşamsal aktiviteleri bozulacak. Bu nedenle doğada bir karmaşa mevcut. Bu durum yıllarca devam ederse hayvanlar buna uyum sağlayacak ama bu nasıl bir uyum olacak. Bazıları uyum sağlayamadığı için yok olacak, bazıları ise başka bir adaptasyon içine girecek."

- Mısır kobra yılanı Şanlıurfa'da görüldü

Sıcaklıklar nedeniyle Türkiye'de hiç gözükmeyen Mısır kobra yılanının Şanlıurfa'da görüldüğünü aktaran Prof. Dr. Kefelioğlu, şöyle dedi:

"Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümü akademisyenleri Türkiye'deki yılan türleri konusunda çalışma yaparken Şanlıurfa'da ilk kez Mısır kobra yılanı ile karşılaştı. Tabii bunu fotoğraflar ve görüntülerle kayıt altına aldılar. Yani bu tip egzotik türler Türkiye'de artık daha sık görülmeye başlayacak. Denizlerimizde de aynısı yaşanacak. Hiç görülmeyen bir türü görmeye başlayacağız. Bu da denizdeki dengeyi bozacak. Akdeniz ve Ege'de bugüne kadar görmediğimiz pek çok egzotik tür görülmeye başlandı. Bizim yerli türlerimiz bu istilacı türlere yem oluyor. Çünkü onlara karşı savunma mekanizmaları yok. Onlara karşı bir savunma mekanizması geliştiremediler. Bu da yerli türlerin yok oluşuna gidebilir."

Kaynak: AA