Binlerce Yıl Önceden Gelen Nadir Besin

Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Nihal Özdemir, buğdayın en doğal türünün “siyez buğdayı” olduğunu belirterek, “Binlerce yıl önceki formunu muhafaza eden nadir besinlerden birisi. Yapılan çalışmalarda siyez buğdayının besleyici değerinin, protein ve antioksidan içeriğinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir” dedi.

Binlerce Yıl Önceden Gelen Nadir Besin
Diyetisyen Özdemir, yaptığı açıklamada, diğer buğday türlerine göre gliadin ve gluten oranları daha düşük olan siyez buğdayının, gluten hassasiyeti olan, çölyak olan kişilere rahatlıkla tavsiye edildiğine dikkat çekerek, “Mineral açısından zengin olmakla birlikte, önemli bir kısmını fosfor oluşturur. Ayrıca kalsiyum, manganez, sülfür, çinko, demir, bakır ve selenyum gibi vücudumuz için değerli mineraller de diğer buğdaylara oranla daha fazladır” şeklinde konuştu.

Kan hücrelerinin oluşması ve aneminin önlenmesinde rol oynayan folik asit miktarı diğer buğday türlerine göre kayda değer ölçüde yüksek olduğunu ifade eden Özdemir, ”Siyez buğdayı, aynı zamanda bulgur haline de getirilmektedir. Lif açısından zengin, protein değeri yüksek, sindirim ve sinir sistemi için gerekli B vitaminleri içeren, diyet lif içeriği yüksek, glisemik indeksi düşük olan bu besini zayıflama sürecinde gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz” dedi.



2 katı protein

Normal ekmeklik buğday 100 gramında 10-12 gram protein içerirken siyez buğdayının 100 gramında 14.1- 25.2 gram protein içerdiğini vurgulayan Özdemir, “Toplam protein ve aminoasit kompozisyonu incelendiğinde; esansiyel aminoasitler olan (vücuda dışarıdan besinlerle alınması zorunlu olan) lisin ve glutamik asit içeriğinin yüksek olduğu belirlenmiştir” diye konuştu.

Diyetisyen Özdemir, lisinin vücudumuz için öneminden bahsederek, kas ve kemik büyümesini sağlayan aminoasitlerden biri olduğunu söyledi.

Özdemir, lisinin kalsiyum emilimini düzenlediğini, vücutta nitrojen dengesini sağlayarak, aşırı stres ve yorgunluk durumunda kas kütlesinin korunmasını sağladığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ameliyat sonrası ve yaralanma sonrası gibi dokuların hasar görmüş olduğu durumlarda dokuların yenilenip, enzim, hormon, antikor üretimini sağlayarak iyileşme sürecine katkıda bulunur. Lisin yetersizliğinde ise saç dökülmesi, konsantrasyon güçlüğü, odaklanamama, enerji kaybı, kilo kaybı ve iştahsızlık görülebilmektedir.”

Mineral deposu

Siyez buğdayının mineral açısından zengin olmakla birlikte, önemli bir kısmını fosforun oluşturduğunu belirten Özdemir, “Ayrıca kalsiyum, manganez, sülfür, çinko, demir, bakır ve selenyum gibi vücudumuz için değerli mineraller de diğer buğdaylara oranla daha fazladır” dedi.

Özdemir, siyez buğdayının vücudun temel besin ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde insan fizyolojisi ve metabolik fonksiyonları üzerinde ilave faydalar sağladığını, böylelikle hastalıklardan korunmada ve daha sağlıklı bir yaşama ulaşmada etkinlik gösteren besinler olan fonksiyonel besinler olarak fenolikler, tokoferoller, karotenoidler, fitokimyasallar açısından da oldukça yüksek içeriğe sahip olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: İHA