21. YILINDA 28 ŞUBAT MAĞDURLARI - 'Bizi Vatan Haini Gibi Görüyorlardı'

28 Şubat sürecinde başörtüsü nedeniyle öğretmenlikten istifa etmek zorunda kalan Kırıkkale Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Hatice Uğurlu, yaşadığı acıları unutmaya çalışıyor Uğurlu: 'Çok zor bir süreçti. Ciddi mobbing vardı' 'O dönem, tamamen dengelerin değiştiği, hukuksal olmayan, inancı yüzünden insanların ötekileştirildiği kötü bir zamandı. Şimdi çok şükür öyle değil'

21. YILINDA 28 ŞUBAT MAĞDURLARI - 'Bizi Vatan Haini Gibi Görüyorlardı'
FATİH GÖKMEN - 28 Şubat sürecinde başörtülü olduğu gerekçesiyle istifa etmek zorunda kalan kimya öğretmeni Hatice Uğurlu, 2006 yılında dönüş yaptığı çalışma hayatını, Kırıkkale Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü olarak sürdürüyor.

Ankara'da Tevfik İleri İmam Hatip Lisesi'nde kimya öğretmeni olarak çalışırken, 28 Şubat döneminde gördüğü baskılar ve aldığı cezalar nedeniyle görevinden ayrılan Uğurlu, yaşadığı zor günleri unutmaya çalışıyor.

Yaşadığı zor günleri AA muhabirine anlatan Uğurlu, 28 Şubat öncesi okulda çok sayıda kadının çalıştığını, başörtülerinin sorun oluşturmadığını belirterek, 28 Şubat'ın ardından başörtüsü nedeniyle baskılara maruz kaldıklarını söyledi.

Uğurlu, "28 Şubat darbesinin ardından bir gün içerisinde müfettişler geldi ve 'neden başörtülü çalışıyorsunuz' diye bütün başörtülü öğretmenlere soruşturma açtı. 'Şimdiye kadar böyle çalışıyorduk ve bir sıkıntı yoktu' diyerek anlatmaya çalıştık. Bunun ideolojik bir sebebinin olmadığını ve inancımız gereği bunu yaptığımızı anlatmaya çalıştık ama bunlar, çok bir şey ifade etmedi ve soruşturma tamamlandıktan sonra bir gece içerisinde hepimizi evimizden uzak okullara sürdüler. Çok zor bir süreçti. Ciddi mobbing vardı. Gittiğimiz okullarda idareciler ve arkadaşlar, sanki bir vatan haini gelmiş gibi, bizimle iletişim kurmuyordu." diye konuştu.

- "Her teneffüste ceza almaya başladık"

Uğurlu, her zorluğa rağmen vatana hizmet etmeye gayret ettiklerini dile getirdi. Sadece sürgün edilmekle kalmadıklarını, sürekli ceza aldıklarını anlatan Uğurlu, şöyle devam etti:

"Neredeyse her teneffüs ceza alıyorduk. Normalde disiplin olarak cezaların sırayla gitmesi lazım ama bir günde 2-3 ceza alarak eve geldim. Gelen bütün kişiler, mesleğimizde çok iyi olduğumuzu, bununla ilgili soruşturulmadığımızı, sadece başörtüsüyle ilgili soruşturulduğumuzu söylediler. En son kademe ilerlemesi cezası da aldım. O dönem doğum iznine ayrılmam, atılma cezasını engelledi. Raporluyken bile müfettiş evden çağırdı ve ifademi almak istediğini söyledi. O süreçte devam eden arkadaşların hepsi atıldı. Ben de 1999 yılında ücretsiz izinliyken ve hukuksal anlamda da mücadelemiz sonuç vermeyince istifa ettim. O dönemde hukuk dışı şeyler oluyordu. Karşılık bulamayınca ümidimizi kestik. Atılmamak için istifa dilekçemi gönderdim."

Uğurlu, 2006 yılına kadar çalışma hayatına ara verdiğini, çalışan, vatanı ve milleti için bir şeyler üretmek isteyen bir insan olarak ciddi moral bozukluğu yaşadığını söyledi.

- "Daha demokratik bir ortamda çalışmalarımıza devam ediyoruz"

O günleri ve yaşadığı acıları unutmaya çalıştığını dile getiren Uğurlu, şöyle konuştu:

"2006'da göreve dönmek için başvuru yaptım. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına müracaat etmiştim, nasip burasıymış. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunda öğretmen olarak başladım. 9 yıl kadar kurumun bütün hizmet alanlarında çalıştım. Sonra Bakanlığın Ankara İl Müdürlüğünde şube müdürü ve il müdür yardımcılığı yaptım. 15 ay önce de Bakanımızın takdiriyle Kırıkkale'ye il müdürü olarak atandım. Vatanıma ve milletime hizmet ürettiğim için çok mutluyum. O zaman da vatanıma ve milletime hizmet üretiyordum, şimdi de öyle. Değişen bir şey yok. O dönem, tamamen dengelerin değiştiği, hukuksal olmayan, inancı yüzünden insanların ötekileştirildiği kötü bir zamandı. Şimdi çok şükür öyle değil. Daha demokratik bir ortamda çalışmalarımıza devam ediyoruz."

O dönem başörtüsünün "devlete karşı bir hareket" gibi algılandığını, sonraki süreçte, bunun sadece insanların inancı gereği kıyafetinin bir parçası olduğunun anlaşıldığını belirten Uğurlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"İnsanları kıyafetlerine bakarak konumlandırmak çok yanlış. Şu anda bunun önünde bir engel olmaması ve gayretle çalışıyor olmamın, insanların kafasındaki ön yargıyı da götürdüğünü düşünüyorum. O zaman başörtüsüyle ilgili endişesi olan insanların, şimdi böyle bir endişesi yok. Bizlere başörtüsüyle görev verildi diye farklı bir uygulama içerisinde değiliz. Devletin düzeni içerisinde yapmamız gereken görevlerimize devam ediyoruz."
Kaynak: AA