21. YILINDA 28 ŞUBAT MAĞDURLARI - 'Başını Açacak Olan Peruğunu Yanında Getirmişti'

28 Şubat sürecinde başörtüsüyle okula alınmadığı için üniversite eğitimini yarıda bırakan üç çocuk annesi Yiğit, yarım kalan hayallerini tamamlamaya çalışırken haklarına da kavuşmayı istiyor Yiğit: 'Bu yasağı yarıyıl tatili döneminde yaptılar. İkinci dönem okula geldiğinde herkes hazırlıklıydı. Devam edecek olan ya da başını açacak olan peruğunu yanında getirmişti' 'Biz, kendi mesleğimizi yapmak istiyoruz. Öğretmen olmak için okuduk. Bu, hayalimizdi. Şu anda belediyede kısmi oranda öğretmenlik yapıyoruz ama asıl istediğimiz bu değil'

21. YILINDA 28 ŞUBAT MAĞDURLARI - 'Başını Açacak Olan Peruğunu Yanında Getirmişti'
SEFA ŞAHİN - 28 Şubat sürecinde başörtüsüyle okula alınmadığı için üniversite eğitimini yarıda bırakan üç çocuk annesi Reyhan Yiğit, yarım kalan hayallerini tamamlamaya çalışırken haklarına da kavuşmayı istiyor.

Üniversitelerde yoğun baskıların yaşandığı 28 Şubat postmodern darbesi sürecinde, başörtüsü nedeniyle haksızlığa uğrayan 40 yaşındaki Yiğit, o dönem yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.

Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü'nü 1996'da kazandığını belirten Yiğit, "Üniversite son sınıfın ikinci dönemi geldiğinde öğrencilerin başörtülü olarak derslere giremeyeceği söylendi. Bir güvenlik görevlisi kapıya koyuldu. Biz binaya alınmadık. Öyle olunca ben de okulu bıraktım. Sınavlara ve derslere giremediğim için de devamsızlıktan dolayı okuldan atıldım." diye konuştu.

- Yasak ilk Hacettepe Üniversitesinde başladı

Başörtüsü yasağının başkentte ilk olarak Hacettepe Üniversitesinde başladığını ifade eden Yiğit, kendi fakültesinde "ikna odaları" bulunmadığını, buna rağmen öğrencilerin gelecek problemin farkında olduğuna dikkati çekti.

Başörtülü arkadaşlarının çoğunun okula devam edip etmemeye karar verdiğini söyleyen Yiğit, "Bu yasağı yarı yıl tatili döneminde yaptılar. İkinci dönem okula geldiğinde herkes hazırlıklıydı. Devam edecek olan ya da başını açacak olan peruğunu yanında getirmişti." diye konuştu.

Okuldaki bazı arkadaşlarının, ailesinden gördüğü tepki nedeniyle başörtüsünü çıkardığını söyleyen Yiğit, "O gün için kendi adıma bırakmanın doğru olduğunu düşündüm çünkü bunu hep imtihan olarak gördüm. Peruk takmayı ya da başımı açıp devam etmeyi asla düşünmedim." dedi.

- "Kapıdan girerken gözlerimden yaş geldi"

Başörtüsü probleminin ardından idarecilerin, öğrencilere herhangi bir esneklik uygulamadığını aktaran Yiğit, okulu bıraktıktan sonra arkadaşlarını görmek için arada bir okula gittiğini, kapıdan girerken gözlerinden yaş geldiğini dile getirdi.

Başörtüsü yasağının ardından 2005'te öğrenci affının çıkarıldığını ama başörtüsü sorununun devam ettiğine dikkati çeken Yiğit, tek ders sınavına girerek üniversiteden mezun olduğunu vurguladı.

- "Kendi mesleğimizi yapmak istiyoruz"

Değişen atama ve sınav sistemi, yaş faktörü ve sahip olunan sorumluluklar gibi birçok olumsuz etken nedeniyle atanma konusunda sıkıntılar yaşadıklarını bildiren Yiğit, şöyle devam etti:

"Mezun olanlar bir yıl öncesine kadar direkt atanıyorlardı. 2000'de Devlet Memurluğuna Giriş Sınavı vardı. O da formalite bir sınavdı. Yani girenlerin hepsi 45-50 puanla atanmıştı. 12 yıl geçtikten sonra KPPS'ye, ayrıca bir alan sınavına ve eğitim bilimleri sınavına giriyorsunuz. Bizim hayatımızda çok şey değişmiş oldu. Evlendik, çoluk çocuk sahibi olduk. O sınav (KPSS) ciddi bir sınav. Özellikle alan sınavı, çok ciddi bir çalışma gerektiriyor. Herkes senelerce dershaneye gidiyor."

Ankara Büyükşehir Belediyesi Kuşcağız Aile Yaşam Merkezinde, ek ders ücreti karşılığında çalıştığını kaydeden Yiğit, "Biz, kendi mesleğimizi yapmak istiyoruz. Öğretmen olmak için okuduk. Bu, hayalimizdi. Şu anda belediyede kısmi oranda öğretmenlik yapıyoruz ama asıl istediğimiz bu değil. Diğer arkadaşlarımız da farklı şehirlerde farklı işlerde çalışıyorlar. Tezgahtarlık yapan arkadaşım var mesela. Herkes bir şekilde hayata tutundu." dedi.
Kaynak: AA