Meslek Örgütlerinin Yapısı Tartışılıyor

Türkiye'deki mesleki örgütlenme modelinin gözden geçirilmesi, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yeni bir yaklaşımla kapsamlı bir reforma tabii tutulması üzerinde duruluyor Türk Tabipleri Birliğinin Zeytin Dalı Harekatı'na karşı yaptığı açıklamayla başlayan tartışmalar, meslek örgütlerine yönelik yeni düzenlemeyi gündeme taşıdı Liberal Düşünce Topluluğu Genel Koordinatörü Yılmaz:'28 Şubat'ta bu meslek kuruluşları insanların dikkatini daha fazla çekti' LDT Yönetim Kurulu Üyesi ve Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yayla:'Herkesin kanunen üye olma zorunluluğu bulunan bir örgütü bir grubun ele geçirmesi, sonra da o grubun, amaçları dışına taşarak herkesi bağlayacak şekilde açıklamalar yapması ahlaki tehlike olarak yorumlanmaktadır' 'Mühendisler, mimarlar, avukatlar gibi meslek birliklerinde keskin bir şekilde ideolojik pozisyon alınıyor'

ALİ KEMAL AKAN - Türkiye'deki mesleki örgütlenme modelinin gözden geçirilmesi yeniden gündeme geldi. Tüm meslek mensuplarının kanunen üye olma zorunluluğu bulunan bir örgütü ele geçiren bir grubun herkesi bağlayacak şekilde açıklamalar yapması, mevcut modeldeki "en büyük tehlike" olarak gösteriliyor.

Türk Tabipleri Birliğinin Zeytin Dalı Harekatı'na karşı yayımladığı bildiriyle başlayan tartışmalar, meslek örgütlerine yönelik yeni düzenleme yapılmasını gündeme taşıdı.

Meslek örgütlerinin, "üyelerinin sorunlarını gündeme getirmek, halkın talep ve ihtiyaçlarına çözüm aramaktan çok, politik görüşlerle öne çıktığı" düşüncesi kamuoyunda daha sık dillendirilmeye başlandı.

Liberal Düşünce Topluluğunca (LDT) yaklaşık 7 yıl önce hazırlanan "Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Reform Önerisi" raporu da yaşanan son tartışmalar üzerine yeniden gündeme geldi.

"Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu ve üst kuruluşu" şeklindeki mesleki örgütlenmenin yerine, "kuruluş bakımından serbestliği, üyelik ve finansman bakımından gönüllülüğü, teşkilatlanma ve hukuki nitelik bakımından da özel hukuk tüzel kişiliğini esas alan yeni bir örgütlenme modeli" tasarlanması önerilen çalışmada, meslek kuruluşlarının sivil toplum kuruluşu haline getirilmesinin, bunların hesap verme ve yönetim sorumluluklarını güçlendireceği, üye odaklı hizmetlerin kapsam ve niteliğinin de gelişeceği savunuldu.

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının mevcut yapılanmasının çoğulcu demokrasi, sivil toplum, örgütlenme özgürlüğü, serbest rekabet ve serbest piyasa ekonomisinin değer ve kurumları bakımından çeşitli mahsurlar barındırdığı aktarılan çalışmada, kamusal tipteki örgüt yapısı ve işleyişinin siyaset, toplum ve ekonomi alanında vesayetçi ve bürokratik bir yapı oluşturduğuna vurgu yapıldı.

- Mesleki örgütlenme modeli özgürlükler ve birey hakları bakımından sınırlayıcı

Mevcut örgütlenme modelinin, ittihatçı zihniyetin, tek parti dönemi ile 1961 Anayasası'nın getirdiği vesayetçi düzenin ve yönetim yaklaşımının bir uzantısı olduğu belirtilen çalışmada, Türkiye'deki mesleki örgütlenme biçimine ilişkin şu görüşler öne çıktı:

"Meslek mensupları, mesleki faaliyetlerini serbestçe yürütme konusunda sıkı bir müdahaleyle karşılaşıyor ve meslek kuruluşlarına üyelik nedeniyle çeşitli mali ve mali olmayan külfetlerle karşı karşıya kalıyor. Zorunlu üyelik esası ve örgütlenme konusundaki tekçi yapı, demokratikleşme, özgürlükler ve birey hakları bakımından sınırlayıcı ve kısıtlayıcı. Alternatif örgüt kurulamaması, örgütlenme özgürlüğü ve bireysel tercih serbestisiyle çelişiyor. Meslek kuruluşları ve üst kuruluşları tüm üyelerini temsil etme, hizmet sunumunda etkinlik ve üye memnuniyetini sağlama bakımından yetersiz kalıyor. Kamusal tipteki örgütlenme sivil toplumun ve sivil toplum kuruluşlarının gelişimine zarar veriyor, meslek örgütleri arasında haksız rekabete neden oluyor. Meslek kuruluşlarının sunduğu kimi hizmetler ve kullandıkları yetkiler serbest piyasa ekonomisinin işleyişine müdahale niteliğinde olup, rekabeti sınırlıyor. Meslek kuruluşlarının mal ve hizmet fiyatlarına yönelik müdahalesi (rekabet ihlalleri) ve meslek mensuplarının üyelik nedeniyle üstlendikleri mali yükümlülükler, neticede tüketicilerin aleyhine işliyor."

- Üç farklı örgütlenme modeli örneği

LDT'nin çalışmasında, meslek örgütlerinin "Kuruluş bakımından serbestlik, üyelik ve finansman bakımından gönüllülük, teşkilatlanma ve hukuki statü bakımından özel hukuk tüzel kişiliği, faaliyet ve hizmetler bakımından serbestlik, devletle ilişkiler bakımından bağımsızlık/özerklik" şeklinde yeniden yapılandırılması görüşü öne çıkıyor.

Toplulukça, üzerinde çalışılan "Serbestlik ve Gönüllü Üyelik Esasına Dayalı Dernek Tipi Örgütlenme", "Serbestlik ve Gönüllü Üyelik Esasına Dayalı Sendika Tipi Örgütlenme", "Dernek Statüsünde Oda/Birlik Tipi Örgütlenme" modellerinin de tartışılması öneriliyor.

LTD tarafından önerilen örgütlenme modeliyle meslek örgütlerinin, sivil toplumun, çoğulcu demokrasinin ve serbest piyasanın bağımsız aktörleri haline geleceği, gerçek anlamıyla sivil toplum kuruluşları olarak niteliklerine uygun bir misyon üstleneceği vurgulandı.

Bu modelle meslek mensuplarının hak ve menfaatlerinin korunacağı da belirtildi.

- "28 Şubat'ta bu meslek kuruluşları insanların dikkatini daha fazla çekti"

LDT Genel Koordinatörü Özlem Çağlar Yılmaz, 1992'den bu yana faaliyet yürüten topluluğun, meslek birliklerinin yapısının serbestleştirilmesi konusunda tartışmalar yapılmasını gündemde tuttuğunu dile getirerek, 2011 yılında bu konuda kapsamlı bir araştırma raporu hazırladıklarını söyledi.

Yılmaz, meslek odalarıyla ilgili temel problemin, bunların kamu kurumu niteliğinde olması, anayasal olarak düzenlenmelerine rağmen mesleğe girmek, iş yapmak için herkesin üye olma mecburiyetinde tutulması, yönetimdekilerin tüm üyelerini temsil eder gibi siyasi içerikli değerlendirmeler yapmaları olduğunu dile getirdi.

28 Şubat'ta bu meslek kuruluşlarının insanların dikkatini daha fazla çektiğini söyleyen Özlem Çağlar Yılmaz, ayrıca piyasa içerisinde çalışan insanların, odaların aşırı düzenleyici yapısından çok rahatsız olduklarını ifade etti.

- "Keskin bir şekilde ideolojik pozisyon alınıyor"

LDT Yönetim Kurulu Üyesi ve Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla ise 7 yıl önce hazırlanmasına öncülük ettiği "Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Reform Önerisi" çalışmasıyla, meslek örgütlerinde görülen problemleri çözmek üzere hareket ettiklerini belirtti.

Bu kuruluşların üyeliğinin "gönüllülüğe değil mecburiyete dayandığı"nı belirten Yayla, ayrıca kuruluşların siyaset teorisinde "ahlaki tehlike" denilen durumları meydana getirdiğini vurguladı.

"Herkesin kanunen üye olma zorunluluğu bulunan bir örgütü bir grubun ele geçirmesi, sonra da o grubun, amaçları dışına taşarak herkesi bağlayacak şekilde açıklamalar yapması 'ahlaki tehlike' olarak yorumlanmaktadır." diyen Prof. Dr. Yayla, bu durumu odalarda gördüklerini kaydetti.

Yayla, "Bu bizi rahatsız etti. Bunların sivil toplum kuruluşu olmaması da ayrıca problem. Kanunla kuruluyorlar. Ticaret ve sanayi odaları dışındakilerde daha ağır bir şekilde bu problem görülüyor. Çünkü ticaretin, ekonominin insanları ılımlaştırıcı bir tarafı var. Mühendisler, mimarlar, avukatlar gibi meslek birliklerinde, keskin bir şekilde ideolojik pozisyon alınıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Atilla Yayla, 28 Şubat sürecinde de bu kuruluşların antidemokratik pozisyon aldıklarına işaret etti.

"Daha önce böyle bir şeyin gerekli olduğu düşünülmüyordu, çünkü bunlar devletin uzantısı olarak düşünülerek kuruldular." diyen Yayla, "Sistem bundan memnundu ama demokratik siyaset AK Parti gibi sistem dışı bir partiyi iktidara getirince komiklik sırıtmaya başladı. Dolayısıyla problem hem daha belirgin hale geldi hem de ağırlaştı." dedi.

Prof. Dr. Yayla, çalışma hazırlanırken görüştükleri üyelerin, mesleki çalışma şartlarını iyileştirecek katkı yapılmadığını, dışlandıklarını, baskı altında kaldıklarını, özellikle aidatın hesabını soramadıklarını söylediklerini aktardı.
Kaynak: AA