Katar'da 'Osmanlı'dan Günümüze Katar-Türkiye Siyasi, Sosyal Ve Kültürel İlişkiler Paneli' Düzenlendi

Katar'daki 29'uncu Uluslararası Doha Kitap Fuarı çerçevesinde "Osmanlı’dan günümüze Katar-Türkiye Siyasi, Sosyal ve Kültürel İlişkiler Paneli" düzenlendi.

Panele konuşmacı olarak Türkiye'nin Doha Büyükelçisi Fikret Özer ile birlikte tarih ve kültür araştırmacısı Dummar Bingöl ve Doha Yunus Emre Kültür Merkezi Müdürü Dr. Selçuk Kürşat Koca katıldı.

Büyükelçi Özer, panelde yaptığı konuşmada, Türkiye ile Katar arasında tarihi dostluk ve kardeşlik bağları ile köklü ve sağlam siyasi ilişkilerin bulunduğunu ifade etti.

Katar ve Türkiye arasında çok güzel ilişkiler bulunduğunu aktaran Özer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidara geldikten sonra Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile kurduğu dostlukla iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da geliştiğini belirtti.

Özer, Katar'ın her fırsatta kendini Türkiye'nin yanında hissettiğini, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı arayıp ilk desteği veren kişinin Şeyh Temim olduğunu ifade etti.

Büyükelçi Özer, komşuları haksız bir şekilde Katar'a ambargo uyguladığında Türkiye'nin ilk dakikadan itibaren buna karşı durduğunu, bunun yanında Haziran 2018'de Türkiye'nin maruz kaldığı ekonomik krizde Türkiye'ye ilk yardım elini uzatan ülkenin Katar olduğunu, Türkiye'ye 15 milyar dolar destek vereceğini söyleyerek Doha yönetiminin dostluğunu bir kez daha ispatladığını dile getirdi.

Tarih ve kültür araştırmacısı Bingöl de Katar devletinin kurucusu kabul edilen Şeyh Casim bin Muhammed Al Sani'nin döneminde Katar'ın bölgesine göre en parlak dönemini yaşadığını, Şeyh Casim’in yaptığı reform ve yeniliklerle Katar'ın bölgede ilmi, fıkhi, siyasi ve ekonomik olarak ileri bir düzeyde olduğunun gözlendiğini belirtti.

Osmanlı arşiv belgelerinde, Katar halkının refah düzeyinin inci avcılığı, Hindistan ve Doğu Afrika’yla yapılan ticaret sayesinde zenginleştiğinin görüldüğünü ifade eden Bingöl, bu durumun Katar’ı dış tehditlerin hedefi haline getirdiğine ve sürekli çevresindeki kabilelerle mücadele etmek zorunda kaldığına işaret etti.

Araştırmacı Bingöl, Şeyh Casim’in kendisini Osmanlı’nın bir parçası hissettiğini, halifeye bağlı olduğunu ve mücadelelerin hepsinde Osmanlı Devleti’nin hakimiyetinin bölgede devam etmesini istediğini aktardı.

Osmanlı devletinin de Al Sani ailesine çok güvendiğini her şartta bölgedeki hakimiyetin ellerinde olması gerektiğini düşündüğünü aktaran Bingöl, bunun en açık örneğinin, Şeyh Casim’e 1888 yılında üstün hizmet ve sadakat nişanesi olan Kapıkulu unvanının verilmesi olduğunu ifade etti.

Doha Yunus Emre Kültür Merkezi Müdürü Koca da iki dost ve kardeş ülke Katar ve Türkiye’nin, tarihten günümüze birçok alanda ilişki içerisinde olduğunu dile getirdi.

Kültürel iletişim ve etkileşimin, mimari alanda kendini en fazla askeri ve dini yapıların inşasında gösterdiğini ifade eden Koca, Osmanlının bu dönemde Doha ve Zubara’da kaleler inşa ettirdiğini aktardı.

Bölgenin ilk kubbeli camisini Osmanlıların inşa ettiğini ve bunun da günümüzde Suk Vakıf bölgesindeki Ebulkubeb Camisi (Kubbeli Cami) olduğunu dile getiren Koca, şu an Katar’ın en büyük Camisi olarak bilinen Muhammed bin Abdulvahab camisinin de Osmanlı döneminden kalma Ebulkubeb Camisinin büyütülmüş hali olduğunu kaydetti.

İki ülke arasında eğitim, bilim ve sanat alanında Osmanlı’dan günümüze ilişkilerin artarak devam ettiğini aktaran Koca, Türk edebiyatından çok sayıda eserin Arapça’ya çevrildiğini, Türk öğrencilerin Arapça, Katarlı öğrencilerin de Türkçe öğrenmek için yoğun bir çaba içinde olduğunu, Türk dizilerinin bölgedeki popülaritesinin de bu ilişkileri olumlu yönde etkilediğini söyledi.

Bu yıl Rusya'nın onur konuğu olduğu 29'uncu Uluslararası Doha Kitap Fuarı, bugün sona eriyor.

Kaynak: AA