10. Uluslararası İslam Ve Ekonomi Sempozyumu

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş: 'İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde böylesine büyük gelir dağılımı adaletsizliği olmamıştı. Bu, dünyanın hem politik hem ekonomik anlamda en önemli sorunlarından birisidir. Bugün Akdeniz'de, Ege'de yaşadığımız ve sonu belli olmayan bir maceraya doğru yol alan düzensiz göçmen yolculuklarının arkasındaki en temel nedenlerden birisi gelir dağılımı adaletsizliğidir' 'İslam ekonomisinin, İslam finansının bu anlamda geliştireceği enstrümanlar dünyadaki küresel borç düzenini kıracak önemli araçlardan birisi olacaktır. Sadece Müslümanlar için değil, İslam dünyasının dışındaki finansal küresel kapitalizmin zulmü altında inleyen milyarlarca insan için de kurtuluş vesilesi olacak adımları oluşturacaktır' 'Yeni bir küresel finansal mimariyi, mutlaka önümüzdeki 10 yıllarda kurmak mecburiyetindeyiz. Bütün hayatı kar maksimizasyonu üzerine odaklamış olan çevrelerin çatışma alanı olarak hayatı ve dünyayı tanımaya kapitalist anlayışın yerine insanlar arasında katılımcılığı, karşılıksız vermeyi, ortaklık değerlerini ve ortaklık ahlakını yeniden hatırlatacak yeni bir paradigmaya ihtiyacımız var'

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, dünyanın hem politik hem ekonomik anlamda en önemli sorunlarından birinin gelir adaletsizliği olduğu belirterek, "Bugün Akdeniz'de, Ege'de yaşadığımız ve sonu belli olmayan bir maceraya doğru yol alan düzensiz göçmen yolculuklarının arkasındaki en temel nedenlerden birisi gelir dağılımı adaletsizliğidir. İslam ekonomisinin, İslam finansının bu anlamda geliştireceği enstrümanlar dünyadaki küresel borç düzenini kıracak önemli araçlardan birisi olacaktır." dedi.

Kurtulmuş, İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle İstanbul İktisatçılar Derneği (İKDER) tarafından İstanbul Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "10. Uluslararası İslam ve Ekonomi Sempozyumu"nun açılışında yaptığı konuşmada, Müslümanlar açısından son 2 asırdır modernizmin her alanda zihinleri işgal ettiği ağır bir yenilgi ve travma sürecinin sonucu bugünlere gelindiğini; iktisadi hayatta, siyasi ve toplumsal düşüncede, fikirde, sanatta, edebiyatta ve birçok alanda modernitenin çok üstte bir yere koyarak zihinleri kuşatmasına müsaade edildiğini anlattı.

Ekonominin, İslami düşünce ve fikriyattan oldukça uzak bir alan olarak ele alındığına işaret eden Kurtulmuş, "İslam ekonomisinin 21. yüzyılda yeniden düşünülmesini sağlamak mecburiyetindeyiz. Pratik olarak ciddi bir takım altüst oluşları yaşıyoruz, önümüzdeki 10 yıllarda da bunun süreceği görülüyor." diye konuştu.

Kurtulmuş, son çeyrek yüzyılda dünyanın içine girdiği krizlere değinirken, şöyle devam etti:

"Özellikle 2013'ten sonra FED'in finansal sıkılaştırma politikası çerçevesinde ortaya çıkan küresel finansal durum, gelişmekte olan ülkelerin aleyhine bir seyir takip ediyor. Bu süreç parayı elinde bulunduran güçleri daha fazla güçlendirmiş, dünyada gelir dağılımı adaletsizliğini ortaya çıkaracak yeni bir gelişmenin başlangıcı olmuştur. Bugün dünyanın yüzde 1'i dünyadaki toplam servetin yüzde 50'sine sahip ama dünya nüfusunun yüzde 70'i dünyadaki toplam zenginliğin sadece yüzde 3'üne sahip. İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde böylesine büyük gelir dağılımı adaletsizliği olmamıştı. Bu dünyanın hem politik hem ekonomik anlamda en önemli sorunlarından birisidir.

Bugün Akdeniz'de, Ege'de yaşadığımız ve sonu belli olmayan bir maceraya doğru yol alan düzensiz göçmen yolculuklarının arkasındaki en temel nedenlerden birisi gelir dağılımı adaletsizliğidir. Afrika'nın, Asya'nın çaresiz, yoksul ve hiçbir gelecek ümidi olmayan milyonlarca insanı, çaresinin bir takım sağlıksız yollarla Batı dünyasına, daha doğrusu zengin kuzey dünyasına gitmekte buluyor. Uluslararası kaçak göçmen sorunundan küresel terörizmin artan kaynaklarına, insan kaynaklarına kadar birçok sorunun altındaki temel ekonomik problemin küresel gelir dağılımı adaletsizliği olduğunu hepimiz biliyoruz. Önümüzdeki 10 yılların en temel sorunu ne din ve mezhep çatışmaları ne medeniyetler arasında kavga olacak; zengin kuzeyle yoksul güneyin çatışması olacak. Bu çerçevede başka hiçbir siyasi ayrılık olmasa bile yoksul güneyin insanları hayatta kalmak, yarım bardak temiz su, yarım lokma yiyecek ekmek bulmak için dünyanın zengin kuzey ülkelerine doğru göç etmek durumunda kalacak."

Dünyada dengesizlik döneminin hakim olduğunu dile getiren Kurtulmuş, dünyadaki kurulmuş borç düzeninin insanlığı içinden çıkılamaz bir hale insanlığı getirdiğini ve tutsak aldığını, hem ülke içinde hem ülkeler arasındaki gelir dağılımı adaletsizliğinin temel sorunlarından birinin, borçlulaşma süreci olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, borca dayalı finansal sistemin insanlığı hapsettiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dünyada neredeyse şirketlerin tamamının şu ya da bu oranda ortakları finansal kuruluşlardır. Bu ne iş ahlakını ne yatırımların düzgün şekilde yönlendirilmesini ne katma değeri yüksek alanlara yatırım yapılmasını mümkün kılan bir hapsoluştur. Herkesin, uluslararası finansal sistemin, finansal kapitalizmin kurumlarının gölgesinde köleleştirilmesidir. Bu durum çözülmediği, insanları borçluluk düzeninden kurtaracak yeni adımlar bulunmadığı sürece insanoğlunun hali perişandır. İslam ekonomisinin, İslam finansının bu anlamda geliştireceği enstrümanlar dünyadaki küresel borç düzenini kıracak önemli araçlardan birisi olacaktır. Sadece Müslümanlar için değil, İslam dünyasının dışındaki finansal küresel kapitalizmin zulmü altında inleyen milyarlarca insan için de kurtuluş vesilesi olacak adımları oluşturacaktır. Bugün dünyada insanoğlu üretiyor, satıyor, ihracat yapıyor, dünyadaki toplam reel ekonomik üretimin yıllık değeri 20 trilyon dolar. Dünyadaki finansal varlıkların toplam miktarı 250 trilyon dolar. Dünyanın gücünü finansal kapitalizm eline almış vaziyette."

- "Altına dayalı yeni bir para biriminin tartışılması vakti gelmiştir"

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, yeni bir ekonomik sistem arayışının zaruri olduğunu vurgulayarak, "Tarih boyunca olmadığı kadar çok Müslümanın eline önemli fırsat geçmiş, önüne çok büyük sorumluluk alanı çıkmıştır. Adaleti ana ekseni, kuşatıcı dairesi olarak gören yeni ve bereketli bir paradigmaya ihtiyacımız var. Bütün hayatı kar maksimizasyonu üzerine odaklamış olan çevrelerin çatışma alanı olarak hayatı ve dünyayı tanımaya kapitalist anlayışın yerine insanlar arasında katılımcılığı, karşılıksız vermeyi, ortaklık değerlerini ve ortaklık ahlakını yeniden hatırlatacak yeni bir paradigmaya ihtiyacımız var." dedi.

Son 30-40 yılda İslam dünyasındaki bilim adamları ve düşünürlerin yeni bir iktisadi paradigmanın oluşturulması için gayretleri olduğunu ve bu konuda ciddi müktesebat geliştiğini anlatan Kurtulmuş, çözümün pratik alanına ilişkin şunları paylaştı:

"Dünyada yeni bir küresel finansal sistem mimarisine ihtiyaç var. Sayın Cumhurbaşkanımızın ısrarla ve cesaretle dile getirdiği 'Dünya 5'ten büyüktür' tezi, dünyada yeni bir siyasal sistem mimarisine dikkati çeken, bu özlemi dile getiren önemli bir haykırıştı. Dünyada başta BM olmak üzere küresel siyasal kurumların hiçbirisinin insanlığa adaleti getirmesi mümkün değil. Aynı şekilde dünyadaki küresel finansal sistem kurumlarının hiçbirisinin de aradığımız küresel adaletli bir ekonomik düzeni kurması mümkün değil. IMF'den Dünya Bankasına, kalkınma alanındaki uluslararası kuruluşlara kadar birçok kuruluşun yeniden gözden geçirilmesi, fonksiyonlarının yeniden yapılandırılması gerekiyor. Küresel ticaretin yeniden düzenlenmesi mecburiyeti var. Her ne kadar Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) diye bir örgüt varsa da o örgüt de içi boşaltılmış, ruhu artık vefat etmiş bir örgüttür. DTÖ, zenginlerin hiçbir şekilde takmadığı, fakirlerin ya da gelişmekte olan ülkelerin uymak zorunda bırakıldığı bir takım kuralları uygulayan bir kurum haline gelmiştir. Dünyada ticaretin yeniden gözden geçirilmesi ve düzenlemesi gereklidir.

Türkiye'nin sadece kendisi için değil, dünyadaki küresel finansal kapitalizmine karşı arayış içindeki birçok ülke için dile getirdiği önemli hususlardan birisi, milli para birimleriyle ticaret yapılması talebidir. Türkiye, Rusya, İran, Çin, Hindistan ve özelikle gelişmekte olan ülkeler kendi ticaretlerini milli para birimleri üzerinden yaparlarsa, içi boşalmış olan ve artık bir rezerv para olmaktan öte hiçbir anlamı kalmayan Amerikan Dolarına bağlılığın da ciddi oranda ortadan kalkacağı açıktır. Artan dolarizasyon ihtiyacını azaltmanın yolu milli para birimleriyle küresel ticaretin yeniden tanzim edilmesidir. Diş macunu tüpten çıkmıştır, artık dünyada altına dayalı para, yeni bir para biriminin tartışılması vakti gelmiştir. Sadece bir iktisatçı olarak değil bir siyasetçi olarak da söylediğimde bu lafın neye karşılık geldiğini çok iyi biliyorum, ne tehlikeli bir laf olduğunu da biliyorum. Ama adalet arayanlar için eğer hakikate dair bir şey söyleyeceksek, bu lafı da birilerinin söylemesi lazım. Altına dayalı para sisteminin konuşulması gereği, Sayın Cumhurbaşkanımızın dünya kamuoyuna mal ettiği bir tartışmadır. Büyük bir cesaretle dile getirmiştir. Türkiye de cesaretli şekilde bu konuyu uluslararası gündemde tutmaya devam edecektir."

Kurtulmuş, çoğulcu, yeni ve finansal ölçekte kabul edilebilir finans yöntemlerinin bulunması, tröstleşme, tekelleşmeye karşı ciddi tedbirlerin alınması gerektiğini belirterek, "Yeni bir küresel finansal mimariyi mutlaka önümüzdeki 10 yıllarda kurmak mecburiyetindeyiz." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA