Eğitimciler 'Öğretmenlik Meslek Kanunu' İçin Öneri Metni Hazırladı

Türk Eğitim Derneğinin düşünce kuruluşu olan TEDMEM, 2023 Eğitim Vizyonu'nda yer alan 'Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin eğitim camiasının önerilerini içeren bir çalışmaya imza attı Aralarında İngiltere, Almanya, Kanada, Çin ve Avustralya'nın da bulunduğu 30 ülkeden 73 yasal metin incelenerek hazırlanan çalışmada, öğretmenler için etik ilkeler ve standartlar tanımlandı Çalışmada 'öğretmenlik', 'uzman öğretmenlik' ve 'başöğretmenliği' kapsayan kariyer basamakları sistemi oluşturulması, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesi, ek ders ücretlerinin kaldırılarak maaşlarda iyileştirmeye gidilmesi ve eğitim fakültelerine girişte yetenek/yetkinlik ölçütlerinin de dikkate alınması önerilerinde bulunuldu.

Türk Eğitim Derneğinin (TED) düşünce kuruluşu olan TEDMEM, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2023 Eğitim Vizyonu'nda yer alan "Öğretmenlik Meslek Kanunu"na ilişkin eğitim camiasının önerilerini içeren bir çalışma yaptı.

TEDMEM'in, Eğitim Vizyonu'nun önemli unsurlarından Öğretmenlik Meslek Kanunu'na katkı sunmak ve bu konuda eğitim camiasının görüşlerini yansıtmak amacıyla yürüttüğü çalışma, aralarında İngiltere, Almanya, Kanada, Çin ve Avustralya'nın da bulunduğu 30 ülkeden 73 yasal metin incelenerek hazırlandı.

İlgili paydaşların ve kanun yapıcıların dikkatine sunulan "Öğretmenlik Meslek Kanunu" öneri metninde öğretmenler için etik ilkeler ve standartlar tanımlandı.

Çalışmada eğitim fakültelerine ilişkin, "Öğretmen yetiştiren programların kontenjanları Türkiye'deki öğretmen ihtiyacı ile uyumlu bir şekilde sınırlandırılmalı. Öğretmenler sadece eğitim fakültelerinde yetiştirilmelidir." önerisi getirildi.

Ayrıca "gemi yapımı" gibi eğitim fakültelerinde programı olmayan alanlarda "Öğretmenlik Sertifika Programı"nın getirilerek söz konusu alanlara ilişkin öğretmenlerin de yetiştirilmesi gerektiği kaydedildi.

- "En az bir yıl tam zamanlı uygulama zorunlu hale getirilmeli"

TEDMEM'in hazırladığı çalışmada, düzenlemenin yasalaşmasının ardından bir yıl içerisinde MEB ve YÖK iş birliğinde öğretmen yetiştirme programları için bağımsız bir akreditasyon sistemi oluşturulması gerektiği aktarıldı.

Ayrıca öğretmen yetiştirme programlarında görev yapan öğretim elemanları için de okullarda deneyim zorunluluğu ve teşvikler oluşturulmasının önemine dikkat çekilerek şu öneriler sıralandı:

"Öğretmen yetiştiren yükseköğretim programlarına bağlı olarak Ar-Ge uygulama okulları açılması teşvik edilmelidir. Öğretmen yetiştirmede öğrenciler için en az bir yıl tam zamanlı uygulama zorunlu hale getirilmelidir. Öğretmen yetiştiren programlara öğrenci kabulü, üniversiteye öğrenci seçme ve kabulünden farklılaştırılmalıdır. Eğitim fakültelerine girişte seçme işlemi, öğretmenliğe uygunluk, mesleğe yatkınlık gibi hususlar dikkate alınarak yetenek, yetkinlik, beceri ile insana ve öğrenmeye yönelik tutumların çoklu yöntem ve araçlarla değerlendirilmesine dayalı şekilde gerçekleştirilmelidir."

- "Sözleşmeli öğretmenlik kaldırılmalı"

Siyaset ve bürokrasi için kadrolu öğretmen atamasının dışında uygulamaların yarattığı sıkıntılara vurgu yapılan çalışmada, "Her öğretim yılı başında norm kadro esasına göre açık bulunan tüm kadrolara atama yapılmalıdır. Kadro yetersizliği gibi bir nedenle sözleşmeli, ücretli veya vekil öğretmen uygulaması ile ihtiyacın karşılanması eğitimsel açıdan kabul edilemez." değerlendirmesinde bulunuldu.

Çalışmada ayrıca KPSS konusunda da değişikliğe gidilerek il bazında boş kadro ilanı, il bazında tercih ve il bazında değerlendirme yapılması gerektiği aktarıldı.

Okul müdürlerinin 24 kredilik okul yöneticiliği sertifika programını tamamlayanlar arasından atanması, müfettişlik sisteminin yeniden inşa edilerek okullarda etkili bir teftiş yapısının oluşturulması, öğretmenlerin yer değiştirme ve nakil işlemlerinin okulların eğitim öğretime ara verdiği yaz dönemi içinde yapılması da öneriler içerisinde sıralandı.

- "Uzman öğretmenlik" ve "Başöğretmenlik" önerisi

TEDMEM'in çalışmasında öğretmenlerin devamlı olarak kendilerini yetiştirmeleri ve geliştirmelerinin önemine de vurgu yapıldı. Bu kapsamda öğretmenin üç yıllık süreçte kendisinden beklenen gelişmeleri gösterememesi durumunda kurulacak bir komisyon aracılığıyla değerlendirmeye alınması ve gelişme kaydedilemediğinin saptanması halinde bu öğretmenle yolların ayrılması önerisi getirildi.

Çalışmada, bazı fakültelerin sadece yüksek lisans sürecine odaklanması, "öğretmenlik", "uzman öğretmenlik" ve "başöğretmenliği" kapsayan bir kariyer basamakları sistemi oluşturulması gerektiği belirtildi.

Ayrıca ek ders ücretlerinin tamamen kaldırılması, bunun yerine maaşlarda iyileştirmeye gidilmesi ve özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin brüt aylık ücretlerinin dengi resmi kurumlardan az olmayacak şekilde yeniden düzenlenmesi önerisinde bulunuldu.

Çalışmada, dezavantajlı yerleşim birimlerinde görev yapanlar için de konut temini/desteği, yıpranma payı verilmesi gibi teşviklerin sağlanmasının önemli olduğu ifade edildi.

- "Öğretmenlerin öğrencilerini utandıracak, onurunu kıracak söz ve davranışlardan kaçınması..."

Etik tanımlamaların da yer aldığı çalışmada, şu öneriler paylaşıldı:

"Bu öneri metniyle ilk kez öğretmenler için diğer öğretmenlere, öğrencilere, ailelere ve topluma karşı davranışlarında uyması gereken etik standartlar tanımlanmaktadır. Bu etik davranış standartları eğitim öğretim ortamlarında hakim olmadıkça, diğer düzenlemelerin hiçbiri öğretmenlik mesleğinin statüsünün ve itibarının yükseltilmesi için yeterli olmayacaktır. Örneğin, öğretmenlerin öğrencilerini utandıracak, onurunu kıracak söz ve davranışlardan kaçınması, mesleğini sevmediğine dair söylemlerden uzak durması, öğrencilerinin farklılıklarını gözetmeksizin onlara hoşgörü ile yaklaşması başlıca etik davranışlardandır."

- "Tüm meslekleri yetiştiren öğretmenlerin kanunu yok"

Öneri metninin hazırlayıcılarından TEDMEM Direktörü Prof. Dr. Emin Karip, çalışmaya ilişkin yaptığı değerlendirmede, halihazırda öğretmenlerle ilgili düzenlemelerin çeşitli kanunlarda, dağınık ve ihtiyacı karşılamaktan uzak kaldığına işaret etti.

Karip, "Sayısı 1 milyona ulaşan muazzam büyüklükte bir öğretmen nüfusunun bir meslek kanunu olmalıdır. Hakimler ve savcılar, mühendisler, mimarlar, Türk Silahlı Kuvvetleri personeli, yükseköğretim personeli, avukatlar, diş hekimleri, tabipler bir meslek veya birlik kanununa sahip. Fakat bu kanunlarda adı geçen meslekleri icra edenlerin tamamını ve tüm bireyleri yetiştiren öğretmenlerin bir meslek kanunu yok." ifadelerini kullandı.

Öğretmenliğin bir meslek olmanın da ötesinde nitelikler barındırdığına dikkati çeken Karip, "Bugünün yetişkinleri olarak çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakabilmenin yolu, onları öğretmen olmaktan gurur duyan ve mesleğinin gerektirdiği yeterlik ve yetkinliklere sahip öğretmenlere emanet etmekten geçer." açıklamasında bulundu.

Kaynak: AA