'Türkiye Güney Kafkasya'ya Çıkar Amaçlı Yaklaşmıyor'
AVİM temsilcisi Turgut Kerem Tuncel: 'Türkiye Güney Kafkasya'ya çıkar amaçlı yaklaşmıyor' Avrupa Politika Merkezi kıdemli politika analisti Amanda Paul: 'AB, elindeki 'yumuşak güç' ile Güney Kafkasya'daki demokratik, ekonomik ve insani gelişmeleri destekliyor'.
Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) temsilcisi Turgut Kerem Tuncel, ülkelerin Güney Kafkasya'daki politikalarını değerlendirerek, "Türkiye, Güney Kafkasya'ya çıkar amaçlı yaklaşmıyor." ifadelerini kullandı.
AVİM ve Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçiliği, bir otelde "Üç Güney Kafkas Devletinin Bağımsızlığının 100. Yıl Dönümü" başlıklı konferans düzenledi.
"Güney Kafkasya'daki Çatışmalara Bakış Açısı" başlıklı panelde, Rusya, ABD, AB ve Türkiye perspektifinden Güney Kafkasya'daki olaylar değerlendirildi.
ABD'nin eski Avrupa-Avrasya ilişkilerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Matthew Bryza, konuşmasında, ABD'nin Güney Kafkasya'daki duruşu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Bryza, ABD ile Rusya'nın bölgeye ilgi duyan iki büyük güç olduğunu fakat bunların problemlerin çözümüne farklı yaklaştığını ifade etti.
Rusya'nın kurulduğu günden bu yana bölgesel krizlere şans olarak baktığını belirten Bryza, ülkeleri de kendi çıkarı uğruna kullandığı iddiasında bulundu.
- "AB, Güney Kafkasya'daki ekonomik ve insani gelişmeleri destekliyor"
Avrupa Politika Merkezi kıdemli politika analisti Amanda Paul, Avrupa Birliği'nin (AB) Güney Kafkasya ile ilişkisinde, özellikle son 25 yılda bölgeye birçok yardım yaptığını belirtti.
AB'nin son yıllarda Güney Kafkasya'ya güvenlik temalı projelerle geldiğini belirten Paul, "AB, elindeki 'yumuşak güç' ile Güney Kafkasya'daki demokratik, ekonomik ve insani gelişmeleri destekliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Paul, Rusya'nın bölgede tansiyonu arttıran bir siyaset izlediğini belirterek, 2008'de Rusya'nın Gürcistan'la savaşmasını buna referans olarak gösterdi.
AB'nin Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki "Karabağ Sorunu"na da barışçıl yöntemlerle yaklaştığını belirten Paul, bu noktada zaman zaman gerilen Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin yeniden inşa edilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Moskova Devlet Üniversitesinden Yulia Nikitina, SSCB'nin yıkılmasından bu yana Rusya'nın bölge politikalarından bocaladığını ifade etti.
Rusya'nın krizlere milliyetçi bir perspektiften yaklaştığına işaret eden Nikitina, bunun Ruslara SSCB'den miras kaldığını belirtti.
Nikitina, Kafkasya bölgesindeki sorunların çözümü için diyalog yoluna gidilmesi gerektiğini belirterek, uzun süreli siyasi sorunların birer ders gibi ülkelerin önünde durduğunu kaydetti.
- "Türkiye, Güney Kafkasya'ya çıkar amaçlı yaklaşmıyor"
AVİM temsilcisi Tuncel de SSCB'den sonra Rusya'nın birçok siyasi acemilik yapmasına rağmen Türkiye'nin sorunlara olgun bir tavırla yaklaştığını söyledi.
Türkiye'nin uzun yıllardır Asya ile Avrupa arasında bir "köprü" görevi gördüğüne vurgu yapan Tuncel, "Türkiye, Güney Kafkasya'ya hiçbir zaman çıkar amaçlı yaklaşmıyor." dedi.
Tuncel, Rusya ve batılı devletlerin Güney Kafkasya'ya daha çok ekonomik ve ideolojik sebeplerle yaklaştığını işaret ederek, Türkiye'nin bölgeye din dahil hiçbir konuda art niyetli yaklaşmadığını dile getirdi.
Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin zaman zaman çok gerildiğini hatırlatan Tuncel, buna rağmen Türkiye'nin masaya hiçbir zaman "askeri müdahale" seçeneğini koymadığını da sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
AVİM ve Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçiliği, bir otelde "Üç Güney Kafkas Devletinin Bağımsızlığının 100. Yıl Dönümü" başlıklı konferans düzenledi.
"Güney Kafkasya'daki Çatışmalara Bakış Açısı" başlıklı panelde, Rusya, ABD, AB ve Türkiye perspektifinden Güney Kafkasya'daki olaylar değerlendirildi.
ABD'nin eski Avrupa-Avrasya ilişkilerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Matthew Bryza, konuşmasında, ABD'nin Güney Kafkasya'daki duruşu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Bryza, ABD ile Rusya'nın bölgeye ilgi duyan iki büyük güç olduğunu fakat bunların problemlerin çözümüne farklı yaklaştığını ifade etti.
Rusya'nın kurulduğu günden bu yana bölgesel krizlere şans olarak baktığını belirten Bryza, ülkeleri de kendi çıkarı uğruna kullandığı iddiasında bulundu.
- "AB, Güney Kafkasya'daki ekonomik ve insani gelişmeleri destekliyor"
Avrupa Politika Merkezi kıdemli politika analisti Amanda Paul, Avrupa Birliği'nin (AB) Güney Kafkasya ile ilişkisinde, özellikle son 25 yılda bölgeye birçok yardım yaptığını belirtti.
AB'nin son yıllarda Güney Kafkasya'ya güvenlik temalı projelerle geldiğini belirten Paul, "AB, elindeki 'yumuşak güç' ile Güney Kafkasya'daki demokratik, ekonomik ve insani gelişmeleri destekliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Paul, Rusya'nın bölgede tansiyonu arttıran bir siyaset izlediğini belirterek, 2008'de Rusya'nın Gürcistan'la savaşmasını buna referans olarak gösterdi.
AB'nin Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki "Karabağ Sorunu"na da barışçıl yöntemlerle yaklaştığını belirten Paul, bu noktada zaman zaman gerilen Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin yeniden inşa edilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Moskova Devlet Üniversitesinden Yulia Nikitina, SSCB'nin yıkılmasından bu yana Rusya'nın bölge politikalarından bocaladığını ifade etti.
Rusya'nın krizlere milliyetçi bir perspektiften yaklaştığına işaret eden Nikitina, bunun Ruslara SSCB'den miras kaldığını belirtti.
Nikitina, Kafkasya bölgesindeki sorunların çözümü için diyalog yoluna gidilmesi gerektiğini belirterek, uzun süreli siyasi sorunların birer ders gibi ülkelerin önünde durduğunu kaydetti.
- "Türkiye, Güney Kafkasya'ya çıkar amaçlı yaklaşmıyor"
AVİM temsilcisi Tuncel de SSCB'den sonra Rusya'nın birçok siyasi acemilik yapmasına rağmen Türkiye'nin sorunlara olgun bir tavırla yaklaştığını söyledi.
Türkiye'nin uzun yıllardır Asya ile Avrupa arasında bir "köprü" görevi gördüğüne vurgu yapan Tuncel, "Türkiye, Güney Kafkasya'ya hiçbir zaman çıkar amaçlı yaklaşmıyor." dedi.
Tuncel, Rusya ve batılı devletlerin Güney Kafkasya'ya daha çok ekonomik ve ideolojik sebeplerle yaklaştığını işaret ederek, Türkiye'nin bölgeye din dahil hiçbir konuda art niyetli yaklaşmadığını dile getirdi.
Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin zaman zaman çok gerildiğini hatırlatan Tuncel, buna rağmen Türkiye'nin masaya hiçbir zaman "askeri müdahale" seçeneğini koymadığını da sözlerine ekledi.